ERGENE ÇAYI’NI KİRLETENLERİ BAĞIŞLAMIŞLAR

 

Orman ve Su İşleri Bakanı , atık sular nedeniyle CHP'li belediyelere ceza kesilmesini önerdiğini;  Cumhurbaşkanı'nın "Ceza kesmekle olmaz. Oraya tesis kurun" talimatı verdiğini söyledi.


 

Ergene çayını kirleten Belediyelere ceza kesme yerine onların af edildiğini açıklayan Bakan, bu affın Cumhurbaşkanının isteğiyle gerçekleştiğini de söyledi. http://www.hurriyet.com.tr/bakan-chpli-belediyelere-ceza-keselim-demis-e....

Bakan açıklaması ile kirletenler arasında OSB’lerin de yer aldığını söylemeden tek suçlunun yerel yönetimler olduğunu ilan etti.

 Bakan açıkça yasalarda yer alan bir yaptırımı, sorumlu ve yetkili olmasına karşın uygulamamış. Görevini yerine getirmemiş.

Sorumluluğunu yerine getirmezken başta İdare olmak diğer suçluları da gizlemiş.

Aşağıdaki yazıdan da görüleceği üzere Ergene Irmağı kirlenmesinde esas sorumlu olan 143 sanayi tesisinin varlığını ve bunların belirtilen tarihte ruhsatsız olarak çalıştığının üstünü örtmüş.

http://www.kimyamuhendisleriplatformu.org/DR/politik-makaleler/geziciler...

 

GEZİCİLER ERGENE’DE, HÜKÜMET NEREDE?

Başbakan her günkü konuşmalarından birini yaptı geçenlerde. Bu konuşmanın içeriğinde yer alan bir konudan söz ederken her gün yaptığı gibi davrandı. Medyanın yetersizliği, taraflılığına, siyaset ve yaşamından uzaklaştırılan halkın konuları takip edememesine güvenerek konuştu. Ergene çayı ile ilgili son günlerde yaptıklarından söz ederek Gezi Parkı kalkışmasına katılanların bu çayın bugüne kadar kirlenmesine karşı duyarsızlığından dem vurdu. Bu nedenle biz de çok önceleri bu sitede yayınlanan bir yazıyı tekrar ön sayfaya alırken bir iki cümle edelim dedik.


Başbakanın suçlamaları

Başbakan Trakya gezisi sırasında değindiği konulardan birisi de bölgedeki kirlenme oldu. Bölge Belediyelerin gerekli önlemleri almadığını belirterek kirlenmenin sorumlusu olarak bölge belediyelerini suçladı. Yaptığı konuşmada kirlenmenin nedeninin havzada faaliyette bulunan 2.037 sanayi tesisinden kaynaklandığını da dolaylı olarak açıklamış oldu. Fabrika açılma sürecinde Belediyelerin müdahil olma durumları olduğu için hemen hemen tümü CHP’li olan bölge belediyelerin sorumluluğunu hatırlattı. Ancak konuşmasında, deşarj izinlerini verenin Çevre İl Müdürlükleri olduğunu yani Hükümetin bu süreç içerisinde belirleyici konumda olduğunu unutturarak merkezi yönetimlerin sorumluluğunu kararttı.

Başbakan konuşmasının konuyla ilgili bölümünde “Bu konuda, çevre deyince istismar etmek için öne çıkanlar bu kirlilik karşısında ne yazık ki sustular, konuşmadılar. Neredeydi Geziciler? Ergene Çayı’nı niye gelip görmediler. Oralara o atık suları atanları niye görmediler? Hani bunlar çevreciydi. Laf ola beri gele. Polise taş atmak, polise hakaret etmek, kanlı terör örgütleri ile beraber hareket etmek konusunda maşallah becerikliler. Ama işe gelince orada yoklar. Proje üretmeye gelince yoklar” dedi.(hürriyet;8 Aralık 2013)

Bu yalan yanlış bilgileri içeren anlatımlara, kendi ifadesiyle laf olsun diye söylenen sözlere söyleyecek sözümüz var.

Ergene çayı kirliliği ve Geziciler

Ergene çayının kirliliği konusu, çevrenin kamuya ait değerli bir varlık olduğu düşüncesinde olan ve yüreği sadece halkın sağlığı ve hakları için çarpan bilim insanları, teknik elemanlar ve çevre duyarlığı olan yurttaşların yıllardır gündemindeydi. Bu duyarlı kesimler Ergene havzasında kirlenmeye bilen ancak üç maymunları oynayarak görmezden gelen merkezi idarelere karşı da seslerini duyurmak için yıllarca büyük çabalar gösterdiler ve önemli baskılara göğüs gerdiler. Yani Başbakanın sözünü ettiği o Geziciler Taksim’e gelmeden önce, yıllardır seslerini sağırlaşmış kulaklara duyurmaya çalıştılar.

Bu site de konuya duyarlığını gösterdi. Ancak Başbakanın küçük görüp, duyarsızlıkla andığı o Gezicilerin çabaları çok eskiye dayanıyor. Onların mücadelesi ve merkezi hükümetin konumunu gösteren bazı bilgileri aşağıda özetlerken, Başbakanın  “laf ola beri gele “ sözlerinin de bir değerlendirmesi yapılmış olacak.

Ergene kirliliğini ilk tespit eden devlettir

Ergene çayında kirlenmenin varlığını tespit etmek için ilk bilimsel çalışmayı DSİ yapmıştır. Bu çalışma, Başbakanın “Gezici, çapulcu” diye çağırdığı o gruplar arasında yer alan TMMOB Çevre Mühendisleri Odası’nın bir kongresinde kayıtlara geçmiştir. 2.Ulusal Çevre Mühendisliği Kongresine  (ÇMO;1997) DSİ’de çalışan bir kimya mühendisi meslektaşımız, 1995 yılı itibariyle Ergenede meydana gelen kirlenmeyi yaratanın çevredeki tekstil, boya ve deri fabrikaları olduğu yapılan kirlilik olduğun ölçümlerle kanıtlıyordu. Üstelik bunların 143’ünün deşarj izinlerinin olmadığı da tebliğinde yer alıyordu.

Konu daha sonraları,1997 yılında içlerinde Üniversitenin, valiliğin bir dizi kamu kuruluşunun yaptığı toplantılarda da ele alınıyor ancak bir eylem ortaya konulamıyordu.

 TMMOB Makina Mühendisleri Odası Edirne Şubesi'nin Kırklareli'nde düzenlediği Trakya'da Sanayileşme ve Çevre Sempozyumu II’ de ( 6 -8 Kasım 1997) yine konu dillendirildi. Ancak bu Sempozyum da sorumluları harekete geçiremedi.

Ergene ırmağına kast edenlere karşı Devletin herhangi bir tavrı görülmezken, bölgenin duyarlı insanları tüm olumsuzluklara rağmen daha sonraki yıllarda konunun takipçisi oldular. Onlarca eylem gerçekleştirdiler.

Hatta bu duyarlılık bir belgesel ile taçlandırıldı. Değerli bir çevreci Nejla Demirci, Ergene Nehri'nde sanayileşmenin neden olduğu kirliliğe ilişkin “Trakya'nın bir muhabbeti” adlı bir belgesel film yaptı. Bu belgeselin hazırlıklarının ve bölgede yapılan çalışmaların zorlukları ve engelleyici baskılara ilişkin bilgiler basında yer aldı.

Geziciler Ergene’ydiler, Hükümet nerede?

Yukarıdaki açıklamalardan sonra  “Neredeydi Geziciler? Ergene Çayı’nı niye gelip görmediler. Oralara o atık suları atanları niye görmediler?” diyen Başbakanın sözlerinin anlamlı “laf” olduğunu söylemek mümkün müdür? “Ama işe gelince orada yoklar. Proje üretmeye gelince yoklar” diye suçladığı bu yürekli insanların Başbakandan takdir ve özür bekleme hakları yok mu?

DSİ kayıtlarına 1995 yılında giren bir konuyu, 2003 yılında o Genel Müdürlük’ te görevlendirilen ve 2007 yılında Çevre ve Orman Bakanlığı görevine getirdiği Bakan arkadaşına yöneltmesi gereken soruları Başbakan başkalarına, sorunun nedeni olmayanlara Gezicilere sormaya hakkı var mı?

Bugünkü Hükümet sorunu biliyorken 10 yıl müdahale etmek için niye beklemiştir? Bu süre içerisinde proje üretmediği için ilgili Bakandan hesap sormama nedeni nedir? Bu güne kadar deşarj izin belgesi almayan bu işletmelere ilişkin hukuki süreç başlatılmasını engelleyen hangi iradedir? 

Bu soruların cevabını bilenler güzel ülkemizin birçok bölgesindeki çevre sorunlarına gösterdiği duyarlılığını gelecekte de gösterecek, Hükümetlerin hareketlenmesini beklemeden.

Aralık 2013.   

Diğer yazılar;

1-http://www.kimyamuhendisleriplatformu.org/DR/technology/ergene-%C4%B1rma...

2-http://www.kimyamuhendisleriplatformu.org/DR/health/bakanl%C4%B1ktan-%E2...