Kömür sonrasının ayak sesleri

Birleşmiş Milletler tarafından Bonn’da gerçekleştirilen İklim Zirvesi tamamlandı. Hedef, iklim krizinin felaketle sonuçlanmaması. Her ne kadar zirvede önemli adımlar atılmış olsa da, küresel ısınma ile mücadele oldukça yavaş ilerliyor.


2015 yılında Paris’te bir araya gelen dünya ülkeleri, temiz kalkınmayı teşvik etmek ve yıkıcı iklim değişikliğini önlemek için eyleme geçmeyi taahhüt etmişlerdi. 2017 yılına geldiğimizde küresel elektriğin neredeyse yüzde 40’ı hala kömürlü termik santrallerden karşılanıyor, bu da kömür kaynaklı emisyonları ve karbon kirliliğini, iklim değişikliğinin başlıca nedeni yapıyor. Kömür yakılmasıyla ortaya çıkan hava kirliliğinin, sağlık üzerindeki olumsuz etkileri, hem insani hem de ekonomik açıdan büyük maliyetlere yol açıyor. Son yapılan araştırmalara göre dünyada her yıl 800 binden fazla kişi kömürden kaynaklanan hava kirliliğine bağlı olarak ölüyor. Bu yüzden, iklim değişikliğiyle mücadele etmek ve küresel ısınmayı 2ºC derecenin oldukça altında tutma taahhütlerini yerine getirmek ve 1,5ºC dereceyle sınırlandırmak için, hükümetlerin atacağı en önemli adımlardan biri, kömürden çıkış olacak.

Zirvedeki umut verici gelişmeler neler oldu, özetleyelim:

Kömür Sonrası Enerji İttifakı

Zirvenin en önemli sonuçlarından biri kuşkusuz Kömür Sonrası Enerji Küresel İttifakı oldu. İttifak, temiz kalkınmayı ve iklim değişikliğini hızlandırmak amacıyla enerji üretiminde kömürden çıkış için eyleme geçme kararı alan farklı hükümet, şirket ve organizasyonu bir araya getiriyor. İttifak üç temel karara dayanıyor:

1. Hükümetler kendi ülkelerinde mevcut geleneksel kömürlü termik santralleri aşamalı olarak kapatmayı ve operasyonel karbon yakalama ve depolama sistemi olmayan tüm yeni geleneksel kömürlü termik santrallere moratoryum ilan etmeyi taahhüt ediyorlar.

2. İş dünyası ve diğer hükümet dışı ortaklar operasyonlarında kömüre dayalı enerji kullanmamayı taahhüt ediyor.

3. Tüm paydaşlar, politikaları ve yatırımları aracılığıyla temiz enerjiyi desteklemeyi ve karbon yakalama ve depolama sistemi olmayan tüm yeni geleneksel kömürlü termik santrallere yaptıkları finansmanı sınırlandırmayı taahhüt ediyor.

Kural Kitabı

Zirvede alınan bir diğer önemli karar da Paris Anlaşması’nı uygulamaya geçirmek için rehber niteliği taşıyacak Kural Kitabı hazırlanması oldu. Paris Anlaşması iklim değişikiği mücadelesinde önemli bir mihenk taşı oldu, anlaşmanın nasıl uygulanacağının esaslarını içerecek olan kural kitabının 2018 yılında yapılacak olan zirvede tamamlanması bekleniyor.

Yüzde 100 yenilenebilir elektriğe geçiş daha uygun maliyetli

Zirve'de Lappeenranta Teknoloji Üniversitesi-LUT ve Energy Watch Group’un (EWG) birlikte hazırladıkları çalışma açıklandı. Çalışmaya göre yüzde 100 yenilenebilir elektriğe geçiş uzun dönemli bir vizyon değil somut bir gerçek. Tamamıyla yenilenebilir enerjiye dayalı bir küresel elektrik sisteminin tüm yıl boyunca ve her saatte uygulanabilirliği mümkün ve büyük oranda fosil yakıtlar ve nükleer enerjiye dayalı mevcut sistemden daha uygun maliyetli.

Rapor, yüzde 100 yenilenebilir elektriğin küresel ölçekte toplam seviyelendirilmiş maliyetinin, 2015 yılında 70 euro/MWh iken, 2050 yılında 52 euro/ MWh’a düştüğünü ortaya koyuyor. Yüzde 100 yenilenebilir enerjiye geçiş, elektrik sektöründen kaynaklanan emisyonları sıfırlayacak ve enerji üretiminde yaşanan toplam kaybı çok büyük oranda azaltacak. 2050 yılına kadar, bugünün istihdam rakamlarının üzerine 17 milyon iş ekleyerek, 36 milyon kişiye iş imkanı yaratacak.

Lappeenranta Teknoloji Üniversitesi Güneş Ekonomisi Profesörü ve EWG Bilim Kurulu Başkanı Christian Breyer'in dediği gibi, “Elektrik sisteminin tamamıyla karbonsuzlaştırılması, bugünkü mevcut teknolojili sistemle karşılaştırıldığında, 2050 yılında az maliyetli sistemde daha kolay olacak. Yenilenebilir enerjiye geçiş, artık teknik fizibilite ya da ekonomik rantabilite konusu olmaktan çıktı ve bir siyasi irade meselesine dönüştü."

Amerika’nın Sözü: #WeareStillInn Hareketi

Trump’un Paris Anlaşması’ndan çekilme kararına karşı geçen yıl ABD’de birçok eyelet, belediye, şirket ve STK “biz halen buradayız” deklarasyonu ile Amerika’nın Sözü hareketini başlatmıştı. 11 Kasım 2017’de, yıl boyunca farklı federal olmayan kamu kuruluşu ve şirket tarafından verilen sözlerin olduğu rapor yayınlandı. Rapor, ABD'de #bizhalaburadayız deklarasyonunu imzalayanların sayısının 2 bin 400’e ulaştığını açıkladı. Raporda 25 trilyon doları temsil eden ve yıllık 1.0 gigaton emisyon salan 20 eyalet, 110 ABD şehri ve bin 400’den fazla şirketin emisyon azaltımı hedefi bulunuyor.

Almanya’dan fon katkısı Macron’dan destek

Almanya, zirvenin başında, Adaptasyon Fonu’na 50 milyon euro, En Az Gelişmiş Ülkeler Fonu’na ise 50 milyon euro olmak üzere, 100 milyon euro aktaracağını açıkladı. Fransız Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise, tüm ülkeleri yüreklendirerek, ABD’nin tavrına karşı birlikte hareket etmeye çağırdı.

Bu arada telekomdan enerjiye, giyimden, gıdaya, beyaz eşyaya kadar birçok farklı alanda faaliyet gösteren 52 Alman şirketi, 11 Kasım 2017’de ortak bir deklarasyon yayınladı. Şirketler bildiride Merkel’den ve Alman Hükümeti’nden iklim eylemini yükselmesini talep etti. Şirketler, ülkenin 2050 iklim eylem planının ekonomik yatırımları önceliklendiren bir reform planı olarak uygulanmasını, enerji dönüşümünün ve yenilenebilir enerji ile enerji verimliliği çalışmalarının hızlandırılmasını ve ulaşım sektörünün dönüştürülerek kapsamlı bir düşük karbonlu ulaşım stratejisinin geliştirilmesini talep etti. Deklarasyonu imzalayanlar arasında, Adidas, ENWB, Deutsche Telecom, Tchibo, Alba Group, Metro, Deutche Börse gibi alman devleri bulunuyor.

Küresel Kömürden Çıkış Listesi yayınlandı

Alman çevre STK’sı Urgewald kömür alanında faaliyet gösteren 770’in üzerinde şirketi kapsayan ve finans sektörü tarafından kömüre yaptıkları finansmanları durdurmakta kullanılabilecek bir veri tabanı tasarladı.

Küresel Kömürden Çıkış Listesi (GCEL - Global Coal Exit List) isimli veri tabanı, kömür arama, kömür madenciliği ve nakliyatından kömüre dayalı elektrik üretimi ve kömürlü termik santrallerin kurulmasına kadar bir yelpazede faaliyet gösteren 770’den fazla şirket hakkında önemli istatistik bilgileri içeriyor.

GCEL’de yer alan şirketler, dünya kömür üretiminin yüzde 88’ni ve dünyadaki kömürlü termik santral kurulu gücünün yüzde 86’sını teşkil ediyor.

Bu arada İtalya, 204 milyar dolar yenilenebilire yatıracak, kömür santrallerini ise 2025 yılına kadar kapatacak. 10 Kasım’da Parlamento’da kabul edilen yeni enerji stratejisine göre, ülke 2030’a kadar enerjiden kaynaklanan emisyonları yüzde 39, 2050 yılına kadar ise yüzde 63 azaltacak. İtalya 2015 yılında elektriğinin yüzde 16'sını fosil yakıtlardan sağlamıştı.

Emisyon azaltımı teknoloji yatırımları ile mümkün

Birleşmiş Milletler Çevre Programı, Paris İklim Anlaşması’nın hedefl erine ulaşılması için ülkelerin mevcut iklim değişikliği planlarını inceledidiği bir rapor yayınladı. Rapora göre, kilit sektörlerde ton başına 100 dolardan daha düşük yatırımlar yaparak yeni teknolojilerin uygulanmaya başlanmasıyla, 2030 yılına kadar 36 gigatonluk emisyon azaltımı gerçekleştirilebilir. Bu miktar emisyon farkını kapatmak için fazlasıyla yeterli. Montreal Protokolü’ne yapılan Kigali Değişikliği, kısa ömürlü iklim kirleticileri için yürütülen çalışmalar ve G20 ülkelerinin 2020’den önce Cancun taahhütlerinin iddiasını arttırmaları da iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin azaltılmasında rol oynayabilir. 2018 İklim Zirvesi, Polonya’da gerçekleştirilecek. Polonya, Avrupa’nın “Kömür Kralı” konumunda. Dolayısıyla ülkede şimdiden “kömürden temizlenme baskısı” kendini hissettirmeye başladı. Eğer bu zirve hedefl erine ulaşır ve kömürde gerileme yaşanırsa, 21. yüzyılda perde çok daha temiz, yeşil bir dünyaya açılır....

21 kasım 2017 dünya, Didem ERYAR ÜNLÜ