Nükleer Santralın ÇED Raporunda Soru İşaretleri Artıyor

 

Akkuyu Nükleer Santralı için hazırlanan tartışmalı Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporunda, radyoaktif salınım envanterindeki verilerin doğru olmadığı ileri sürüldü. ÇED Raporunun altındaki nükleer enerji mühendislerine ait görünen imzaların sahte olduğu iddiasının hemen arkasından, bu kez de ÇED Raporunda “karbon 14” ve “trityum” izotoplarına hiç yer verilmediği belirtildi.

Cumhuriyet Gazetesi’nden Özlem Güvemli’nin haberine göre, santralın çalışması sırasında çevreye yayılan radyoaktif izotoplar arasında “karbon 14” ve “trityum” ÇED Raporu’nda yer almıyor. Bu iki radyoaktif maddenin miktarı, ÇED raporunda yer verilen ve çevreye yayılan 23 izotopun toplam miktarının tam 2 katına denk geliyor. Yani ÇED raporunun radyoaktif salınım envanterindeki veriler yanlış.

Akkuyu santralının ÇED raporunu inceleyen nükleer enerji uzmanı Prof. Dr. Hayrettin Kılıç’a göre radyoaktif salım envanterinde kasıtlı olarak eksik ve yanıltıcı bilgiler yer alıyor. Basınçlı su ile çalışan VVER-1200 tipi reaktörlerinde çevreye salınan 23 adet radyoaktif izotop envanterindeki bilgiler sadece Rusya Yönetmeliği’ndeki salım miktarlarının ne kadar olmasını gerektiğini gösteren veriler. Yani gerçek durumu yansıtmıyor. ÇED raporuna göre Akkuyu’da kurulacak 4 üniteden yılda 2 bin 756 kuri, 1 üniteden 689 kuri radyoaktif madde salınacak. Dünyadaki örneklere göre 1000 megawattlık bir reaktörden atmosfere salınan toplam gaz iktarı yılda 13 bin 935 kuri oluyor. Yani dünyadaki benzer ünitelerin saldığı miktar, ÇED raporundaki rakamın 20 katı.

Haberde konuyla ilgili olarak verilen bilgiler şöyle: ABD hükümetinin 1977 yılında Oak Ridge Ulusal Araştırma Merkezi’nce yayınlanan resmi ve bilimsel rapora göre, 1000 megawatt gücündeki bir reaktörün normal çalışması durumunda, atmosfere bir yılda salınan gaz halindeki trityum miktarı bin 100 kuri. Akkuyu ÇED dosyasındaki envanterde bulunmayan diğer izotop olan karbon 14’ün miktarı da aynı raporda bir yılda 8 kuri olarak tespit edildi. Yani 1000 megawattlık reaktörden atmosfere bir yılda salınan gaz trityum miktarı, ÇED raporunda bir yılda salınan toplam 23 izotop envanteri olarak gösterilen 689 kurinin yaklaşık 2 katına denk geliyor. Amerikan Nükleer Güvenlik Kurumu, resmi verilerine göre bir yılda çevreye salınan sıvı trityum miktarları da yılda ortalama 800- 1700 kuri arasında değişiyor.

Prof.Dr. Hayrettin Kılıç’ın dikkat çektiği diğer bir önemli husus ise şu: Nükleer santrallar bize sadece kaza olması halinde tehlike oluşturan tesisler gibi gösteriliyor. Halbuki nükleer santral normal işletme sırasında da insan sağlığı ve çevre açısından zararlı radyoaktif maddeler yayıyor.

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/184205/Akkuyu_da_izotoplar_sifirlandi.html

 

 ÇED Olumlu Kararının iptali için Meslek Birlikleri Dava açmıştı

Bu arada, Hürriyet Gazetesinden Aysel Alp’in 2 Ocak 2015 tarihli haberinde, Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği, Türkiye Barolar Birliği ve Türk Tabipleri Birliği’nin Akkuyu Nükleer Santralı için verilen olumlu ÇED kararının iptali için geçtiğimiz yılın son günü ortak dava açtıkları bildirilmişti.

Hürriyet sitesinde yer alan haberde şu bilgiler yer aldı: Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Baran Bozoğlu, Rusya Devlet Başkanı Putin’'in geldiği gün apar topar ÇED olumlu kararı verilen Akkuyu nükleer santralı için önerilen VVER-1200 modeli reaktör ünitelerin, Rusya tarafından henüz yeni geliştirildiğini dünyada, VVER- 1200 model bir nükleer reaktör işletmesi bulunmadığını ileri sürdü: "Henüz teknik- insani hatalara, kazalara, terörist saldırılara ve depreme karşı rüştünü ispatlamayan Akkuyu NES projesinin, her türlü karar yetkisi devredilerek bir Rus şirketine bırakılması, aynı kurgu ve yaklaşımla yeni NES projelerine karar verilmesi ve ülkemizin nükleer enerji gibi stratejik bir konuda, deneme sınama alanı yapılması kabul edilemez. Kaldı ki, yakıtından yapımına ve işletilmesine kadar Rus şirketlerine bağımlı Akkuyu NES projesi, taşıdığı tüm olumsuzlukların ve risklerin yanı sıra; enerjide genel olarak dışa bağımlılığı, özel olarak Rusya’ya bağımlılığı arttıracaktır." 
 
Kayıp kaçağı önlemek 4 santral demek
Türkiye’deki enerji kayıp kaçak oranının yüzde 25’i bulduğuna dikkati çeken Bozoğlu, bunun 4 adet nükleer santrale bedel olduğunu söyledi. "Ülkemiz büyük bir hataya sürüklenmektedir. Açtığımız dava ile bilimsel ve hukuki bir tartışmayı da ülke gündemine taşımaya, çocuklarımızın geleceğini kurtarmaya çalışıyoruz. Hiç kuşkusuz mahkeme de bu hataları görecek ve ÇED raporunun olumlu kararını iptal edecektir" diye konuştu. 
 
"Dağıtım hattı ve trafo ÇED dışı olamaz"
 Nükleer Santralın bağlantısını sağlayacak olan enerji iletim hatları ve trafo merkezlerinin Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) sürecinin dışında bırakıldığına dikkat çeken Bozoğlu, "İletim hattı santralin bir parçasıdır. Santral olmaz ise iletim hattı da olmaz. Ağaçlık alanlardan belki yerleşim alanlarından geçecek bu hattın ÇED dışı kalması kabul edilemez" dedi. 
Bozoğlu, nükleer santral kazalarını anımsatarak, böylesine önemli bir konuda üç meslek örgütü olarak ÇED olumlu kararının iptali için ortak dava açtıklarını ve olası riskleri mahkemeye bizzat anlatabilmek için 'duruşmalı' dava istediklerini söyledi. 
 

ÇED Raporuna itirazlar
 Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Bozoğlu, ÇED olumlu kararına itiraz noktalarını ise şöyle sıraladı: 
 - Akkuyu NGS’ye bağlantıyı sağlayacak Enerji İletim Hatları ve Trafo merkezlerinin çevresel etki değerlendirme süreçleri ÇED dışında bırakılmıştır. Oysa projelerde tek ÇED raporu hazırlanır. İletim hattı santralin bir parçasıdır, santral olmazsa iletim hattı da olmaz. Ağaçlık alanlardan belki yerleşim alanlarından geçecek olan iletim hattının etkileri değerlendirilmemiştir. 
 Atık sahası bile ÇED dışı 
 - Santral entegre bir santraldir. Ancak nükleer santrallar ve kullanılacak taş ocakları için en önemli sorun olan atık sahası da ÇED dışı tutulmuş, toplam etki analiz edilmemiştir.

 kleer atıklar için ortada mevzuat yok!
 - Nükleer atıkların yönetimi ve olumsuz etkilerine dair herhangi bir çalışma yapılmamış, 'sonradan hazırlanacak olan mevzuata uyum sağlanacaktır' denilerek geçiştirilmiştir.

 "Kazada radyasyon nereye, ne kadar yayılır" düşünülmemiş
 - Olası bir kazada radyasyonun ne kadar nereye doğru yayılacağı irdelenmemiş, modelleme çalışması yapılmamış. Kaza durumunda ne gibi önlemler alınacağı da bu nedenle belirsiz. 
 - Zeytincilik Kanunu kapsamında herhangi bir görüş alınmamıştır. Zeytinliğin 3 km yakınına santral kurulamaz. Ancak bu durum raporda irdelenmemiş. 
- Hava kalitesi modellemesi eksikliklerle doludur. Akustik modellemesinde hatalar vardır. İşletme aşamasındaki gürültüye dair kaynakların nerede olacağı ne kadar etkileyeceği belirtilmemiş.  
 İşçiler radyasyona maruz kalırsa, önlem yok
 -İşçilerin radyasyona maruz kalmaları durumunda ne gibi önlemler alınacağına dair bilgiler yer almamaktadır. 
 Akdeniz fokları da düşünülmemiş
 -Akdeniz foklarının mağaralarının bölgede olduğu bilinmektedir. Ancak raporda bu konuda nasıl önlem alınacağı belirtilmemiştir. Liman inşaatının etkisi, inşaat sırasında ve işletme sırasında fokların olumsuz etkileneceği bilinmesine rağmen ne gibi önlemler alınacağı raporda bulunmamaktadır. 
 -Kaza riski değerlendirmesi gerçekçi değildir. Zaten bu santral dünyada henüz denenmemiştir. 
 -Trityum ve karbon izotopları, santralden çıkabilecek radyoaktivite içerisinde gösterilmemiştir yanıltıcı bilgi verilmiştir.

Rapor zamanında verilmedi
 - Rapor yönetmeliğe göre formatı belirlendikten sonra bir yıl içerisinde sunulmalıydı. Ancak 
1 yıl içerisinde sunulmadı. ÇED yönetmeliği (2008) madde 10/3’e göre bu işlem yapılmadı. Bakanlıktan ek süre talebi de olmadı. 14 ay sonra rapor bakanlığa verildi. 
 En kritik bölüm nerede olacak belli değil
 -Nükleer santralin uranyumdan enerji üreten yani yanmanın olduğu en kritik kısmının tam olarak nereye konulacağı raporda belirtilmemiştir. 
 Deprem olasılığı değerlendirilmemiş
 - Depremsellik açısından jeofizik analiz de raporda ortaya konulmamıştır. Yani deprem riskinin değerlendirmesi yapılmamıştır. Dolgu ile yapılacak limanın da olası bir depremde nasıl etkileneceği ifade edilmemiştir. 
 - Hayvan ve bitki örtüsü incelemelerinin yerinde yapılmadığına dair şüpheler vardır. Sahanın neresinde hangi endemik türlerin olduğu ifade edilmemiştir. Genel literatür taramaları konulmuştur. 
  - Kullanılacak soğutma suyunun deniz ekosistemine etkilerinin, buharın dağılımının ve bölgedeki canlılara etkileri de raporda ayrıntılı olarak irdelenmedi. 
 -Ulusal Nükleer Enerji Strateji Belgesi ve Eylem Planı hazırlanmamıştır.
 -Temel yasaları bulunmamaktadır.İkincil mevzuatında da birçok eksiklik vardır. TAEK’i bu konuda etkin kılacak düzenlemeler yapılmamıştır. 
 -Akkuyu NES için kontrollük hizmetlerini verecek kuruluş bile belirlenmemiştir.
 -Bölgenin denetimi Türkiye’de değildir.
 - Gelecek hükümetlerin/iktidarların anlaşmayı iptal etmesi durumunda karşılıklı yaptırımların neler olacağının belirsizdir.’

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/27881865.asp

 

Fotoğraf Akkuyu Nükleer A.Ş. sitesinden alınmıştır.