Yenilenebilir enerji üretimi hızlandı ancak daha gidecek çok yol var

Türkiye'nin yenilenebilir enerji yatırımlarına hız verdiği son 8 yılda toplam kurulu güç yüzde 40 artarken, rüzgarda 8, güneşte 195 kat büyüme yaşandı.


 

Mehmet Kaya, Dünya gazetesi,Şubat 2022

Türkiye’de, güneş ve rüzgar enerjisine dayalı elektrik üretiminin YEKDEM mekanizmasıyla teşvik kapsamına alınmasıyla yatırımlar hızlandı. Öyle ki, 2014’ten bu yana rüzgar enerjisi kurulu gücü 8 kat, güneş enerjisi kurulu gücü 195 kat arttı. Ancak YEKDEM alım süresinin daralması, büyümenin bu ölçüde sürdürülmesi beklentisini kırdı.

Kamu ve özel sektör, çeşitli kanallardan bu teşvikin uzatılması veya yeniden şekillendirilmesi arayışı içine girdi. Özel sektör kur oynaklığından yakınarak dövize dayalı bir alım sistemi talep etse de kamu dövize endeksli kontratlardan kaçınmaya çalışıyor. Türkiye’de henüz potansiyel tam değerlendirilemese de özellikle yerli donanım üretimlerinin de oluştuğu bir yatırım dönemi yaşandı.

https://i.dunya.com/storage/files/images/2022/02/07/enerji-grf-1-xFMd.jpg

https://i.dunya.com/storage/files/images/2022/02/07/enerji-grf-2-zUNQ.jpg

Türkiye’nin güneş enerjisi kurulu gücü 2014’te 40 MW düzeyinden, 2021 sonu itibariyle 7 bin 815,6 MW seviyesine ulaştı. Bunun 6 bin 359,9 MW’ı kurulu lisanssız santrallerden oluşuyor. Rüzgar enerjisi kurulu gücü ise 2021 yılı sonunda 10 bin 585 MW’a ulaştı. 2010’da rüzgar enerjisi kurulu gücü 1.329 MW seviyesindeydi. Bu veriler ışığında, güneş ve rüzgar santralleri yatırımlarının hızlandığı dönem olan 2010’lu yıllardan itibaren güneş enerjisi kurulu gücü 195 kat, rüzgar enerjisi kurulu gücü ise 9 kat artmış oldu. 2021 sonu itibariyle Türkiye kurulu gücünün yüzde 7,8’i güneş, yüzde 10,62’si rüzgar enerjisine dayalı santrallerden oluşuyor.

Kurulu kapasiteler dışında, fiili üretime bakıldığında, kuraklık yaşanan bir yıl olan 2021’de toplam enerji üretiminin yüzde 13,6’sı rüzgar ve güneşten gerçekleşti. 2020’de yüzde 26 düzeyinde olan hidroelektriğin payı, 2021’de yüzde 17’ye düştü. Ancak, sektör yetkilileri barajların yeterli seviyeye ulaşmasıyla bu payın artacağına işaret ediyor. Hidroelektrik harici, rüzgar, güneş, biyokütle vb. her türlü yenilenebilir enerji üretimi 2021’de, yüzde 18 üretim payına ulaştı.

Santral sayıları

Rüzgar enerjisinde, TÜREB veri tabanına göre, Aralık ayı sonu itibariyle 231 firmanın 272 santrali bulunuyor. Bu santrallerin kurulu gücü 10 bin 585 MWm’yi geçmiş durumda. Santrallerde 3 bin 868 türbin yer alıyor. 22 firmanın 24 projesinde 926,86 MWm kurulu güçteki yatırımı da devam ediyor. Lisans verilmiş 215,2 MWm kurulu güçteki 9 proje de üretime geçmek için bekliyor. Türkiye’de güneş enerjisi santral sayısı ise 8 bin 389 adet oldu.

https://i.dunya.com/storage/files/images/2022/02/07/enerji-grf-3-ftTl.jpgRüzgar ve güneş enerjisine dayalı elektrik üretiminde, doğal duruma bağlı olunduğu için elektrik üretiminde yedek ve maliyet kontrolü gibi fonksiyonlarıyla yer veriliyor. Büyük tüketimleri karşılayacak enerji depolamaya yönelik teknolojiler ise henüz araştırma aşamasında bulunuyor. Bu dezavantajlara rağmen, Türkiye’nin güneş ve rüzgar potansiyelinin yüksek olması nedeniyle, bu alana yapılacak büyük yatırımların, elektrik üretiminde oluşabilecek olası kayıpları kapatmaya yönelik bir fonksiyon taşıyıp taşıyamayacağı sorusu da gündemde duruyor.

DÜNYA’ya değerlendirmelerde bulunan GÜYAD Başkanı Cem Özkök, her kapasite artışının elektrik arzının artırılmasına katkı vereceğini vurgulayarak, kısa vadede atıl kapasitelerin, tamamlanmış ancak sisteme alınmamış santrallerin devreye girmesi gerektiğini vurguladı. Özkök, “Ülkemizin artan enerji ihtiyacı için büyük önem arz eden atıl kapasiteler sektörün yakından ilgilendiği bir diğer önemli konu başlığı. Halen; inşası ve kabulü tamamlanmış ve sisteme bağlı olduğu halde bağlantı kapasitesinde yer almayan 1.700 MW’ı aşkın rüzgar ve güneş gücümüz mevcut. Bu yatırımlar tamamlanmış olmalarına rağmen kapasite artışı kendileri için söz konusu olamıyor, neden? Bu durum özellikle enerji ihtiyacının arttığı bugünlerde ülkemizi elektrik üretimi açısından zora sokabilecek bir durumdur” dedi. Özkök, salgın döneminde düşen enerji talebinin, salgının etkilerinin azalmasıyla artışının beklenmedik fiyat artışına neden olduğunu hatırlatarak, bunun da sektörde olumsuz etkilerinin gözlendiğini kaydetti. Özkök, enerji talebinin karşılanamamasının büyümeye ket vuracağına işaret ederken, Avrupa’nın sınırda karbon uygulaması planı nedeniyle ihracat açısından da önemli olduğunun altını çizdi.

Özkök, “Kapasite artışları ülkemize ancak olumlu katkı sağlayacak bir uygulamadır. Hal böyleyken mevcut kurulu santrallere kapasite artışı verilmemesi, yerli ve mili kaynağımızdan yararlanılmaması, bunun sonucu olarak da ülkemizin cari açık sorununun büyümesi anlamına gelecektir. Büyümeye devam eden bir ülke olan Türkiye’de enerji ihtiyacı da artmaya devam edecektir. Bu sebeple 1kWh elektrik üretimi dahi olsa yenilenebilir enerjide tüm üretim imkanlarının yolu sonuna kadar açılmalıdır” dedi.