İhracatta başrolde, eğitimde çıkmazda
İstihdam ve ihracatta tekstil sektörünün lokomatif olduğu belirtilirken, talep olmadığı için tekstil mühendisliği bölümleri tercih kılavuzundan çıkarılıyor.
Türkiye ekonomisinin hem istihdam hem de ihracat lokomotifi olan tekstil sektörü, eğitimde çıkmaza girdi. Türkiye’nin 17 üniversitesinde bulunan tekstil mühendisliği bölümlerinden 3’ü dışında talep dip yaptı.
Adana, Kahramanmaraş ve Kayseri gibi ismi tekstille özdeşleşmiş kentlerde iki yıldır tekstil mühendisliği bölümleri üniversite tercih kılavuzunda yer alamadı. Tekstil sanayicileri bunu bir süreden beri oluşturulan ‘Türkiye tekstilden çıkıyor’ algısına bağlıyor. Ancak Türkiye’nin geleceği açısından 40 bine yakın işletmesi, toplam istihdam içindeki yüzde 7’lik payı ve 35 milyar dolarlık cirosu ile sektör farklı bir tablo çiziyor. 2018’in 10 ayında otomotiv sektörü 26.3 milyar dolarlık ihracat yaparken aynı dönemde hazır giyim ve konfeksiyon sektörü 14.8 milyar dolarlık ihracat yaptı. Hatta tüm tekstil ürünleri ihracatının 25.2 milyar dolar seviyesinde olduğu belirtiliyor. Yüksek makine ithalatına rağmen cari fazla veren sektörlerden biri olan tekstildeki eğitim sorununa çözümler aranıyor.
Tekstil sektörü temsilcileri eğitim sahasının ayakta kalmasını ve güçlenmesini istiyor.
Tekstil bölümlerindeki akademisyenler de bu bölümlere talebin artması için sektörün iade-i itibar olması gerektiğine dikkat çekiyor. Tekstil sektöründe koşulların ağır olması ve ücretlerin düşük olması algısının da önemli olduğunu belirtiyorlar. Ayrıca akademisyenler, tekstil mühendislerinin imza yetkisinin bulunmaması ve böylece fabrikaların bünyesinde tekstil mühendisi çalıştırma zorunluluğunun olmamasının da sorunlardan biri olduğuna işaret ediyorlar.
Denizli Sanayi Odası Başkanı Müjdat Keçeci, bir tekstil ülkesi olan Türkiye’de tekstil mühendisliği eğitiminin bugüne kadarki en zor günlerini geçirdiğini ifade ederek, “Türkiye’nin tekstil ürünleri ihracatı 25,2 milyar dolar seviyelerinde. Sektörün ülke genelindeki istihdamı 918 bin 174 kişi ile toplam istihdamın yüzde 7’sini oluşturuyor. Tekstil ve hazır giyim sektörü, ürettiği doğrudan, dolaylı ve uyarılmış brüt katma değer ile de ülkemizin en önemli sektörü” diye konuştu. Keçeci, “Sanayi Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, sektörün örgütleri önemli çalışmaları, ciddi miktarda bütçeler ayırarak gerçekleştiriyor. Türkiye içinde ve dışında moda ve tasarım merkezleri oluşturuluyor, defileler, şovlar, Ar-Ge ve tasarım faaliyetleri yapılıyor. Tüm maksat, tekstilde daha çok değer yaratabilmek. Ancak bunların başarılı olması için en önemli unsur insan faktörü” diyerek, şunları kaydetti: “Artık tekstil bölümlerinden öğrenci yetiştirmek artık neredeyse imkansız hale geldi. Üniversitelerimizdeki tekstil fakültelerinin durumu ise insanın içini acıtır derecede dramatik bir halde. Üniversitelerimiz, bu sene gerçekleşen üniversite sınavları ve yerleştirmeler neticesinde, tekstil bölümlerine öğrenci bulamamaktan dolayı ne yapacaklarını düşünüyorlar. Üniversitelerimizin tekstil fakülteleri, bünyesindeki öğretim görevlileri, çalışanları ve tüm personeliyle eğitim vermek için adeta öğrenci bekler duruma geldiler. Bu gerçekten vahim. Nedenlerini iyi analiz etmeliyiz. Bu durum memleketin en önemli sorunlarından biri.”
Türkiye’de tekstil gelecekte de var olacak
Adana Sanayi Odası Başkanı Zeki Kıvanç da tekstil mühendisliğinde her ne kadar bir durgunluk dönemi yaşanıyor olsa da, önümüzdeki dönem Türkiye’nin, yüksek insan gücü ve kalitesiyle dünya pazarlarındaki ağırlığının geçmişte olduğu gibi gelecekte de devam edeceğini söyledi. Kıvanç, “Hazır giyim ve tekstil alanında birçok farklı bölgede düzenlenen tasarım yarışmalarıyla, önemli fırsatlar sunuluyor. AKİB 7 yıldır düzenlediği yarışmalarla sektörde önemli bir işgücü potansiyeli geliştirdi” diye konuştu. Kıvanç, “Üniversitelerimiz mevcut tekstil bölümleriyle beraber, tekstil sektörünün bu değişimine uyum sağlayacak şekilde müfredatlarını geliştirmeli, tasarım ve Ar-Ge'de etkin çalışmalar yürütmelidir” şeklinde konuştu.
Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği Başkanı Pınar Taşdelen Engin de “Bu durum algı ile alakalı. Çocuklar tekstilde kendilerine gelecek görmüyorlar. Bunu kırmak için çaba sarf ediyoruz. Göz önünde olan insanların bunu sürekli dillendirmesi gerekiyor” dedi.
Tekstil mühendisinin imza, fabrikanın mühendis zorunluluğu yok
Bölümlerinin 1996'da kurulan ilk iki bölümden biri olduğunu kaydeden Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Tekstil Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yasemin Korkmaz, halen 118 öğrencileri olduğunu ancak son iki yıldır öğrenci alınamadığını belirtti. Korkmaz, şunları kaydetti: Yıllar içinde öğrenci sayılarına bakıldığında sürekli olarak bir düşüş yaşandı. Tekstil sektörü ülke gündeminde yer almıyor. Devlet kadrolarında tekstil mühendisi alımları çok az. Tekstil fabrikasında çalışma şartlarının genel olarak çok ağır olması ve bu şartlar ile alınan ücretin birbirini karşılamaması durumu var. Üniversite giriş sınavlarında baraj puanı uygulamasının koyulması ile birlikte üniversite sayılarının ve inşaat, makine, elektrik-elektronik mühendisliği gibi bölümlerin kontenjanlarının artmasıyla diğer mühendislik dallarına olan ilginin azalması söz konusu. Tekstil mühendislerinin imza yetkisinin bulunmaması ve böylece fabrikaların bünyesinde tekstil mühendisi çalıştırma zorunluluğunun olmaması da sorunlardan biri.”
Sorun liselere indi
-Türkün Holding Yönetim Kurulu Başkanı Erol Türkün: Anadolu’da teşviklerle birlikte ciddi tekstil yatırımı yapıldı. Buradaki iş süreçlerini yönetmek için tekstil mühendislerine şiddetle ihtiyaç duyulacak. Yıllar içinde ‘Türkiye'de tekstil artık bitti’ gibi bir algı oluşturuldu. Türkiye’nin tekstilden çıkması söz konusu değil. Tekstil hala Türkiye’nin istihdam lokomotifi . Toplumun her kesiminden insana iş sağlıyor. Bunu devletin üst kademelerinden birinin seslendirmesi lazım.
-Moral Tekstil Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Moral: Tekstil mühendisliği bölümleri ilk açıldığında çok rağbet görüyordu. Altyapısı yapılmadan plansız şekilde pek çok yerde tekstil bölümü açılması ve bir anda çok sayıda mezun vermiş olmaları hem puanları düşürdü hem de sektörde bir arz fazlası oluştu. Öte yandan tekstil terk edilecek sektörlerden biri gibi lanse edildi. Sadece üniversitede değil, teknik meslek liselerindeki tekstil bölümlerinde de sıkıntılara neden oldu. Bursa’daki beş tekstil teknik lisesinden şu anda sadece ikisi ayakta.
Kontenjanlar ve |
Yerleştirme |
(2018-2019) |
Üniversite |
Yerleşen |
Kontenjan |
Ege Üniversitesi |
80 |
77 |
İstanbul Teknik Üniversitesi |
60 |
60 |
Marmara Üniversitesi |
45 |
47 |
Uludağ Üniversitesi |
75 |
16 |
Dokuz Eylül Üniversitesi |
60 |
12 |
Adıyaman Üniversitesi |
60 |
5 |
Gaziantep Üniversitesi |
15 |
4 |
Özel Aydın Üniversitesi(%75 burslu) |
15 |
3 |
Özel Aydın Üniversitesi(%10 burslu) |
2 |
2 |
Pamukkale Üniversitesi |
20 |
2 |
Namık Kemal Üniversitesi |
60 |
2 |
Süleyman Demirel Üniversitesi |
40 |
0 |
Uşak Üniversitesi |
10 |
0 |
Erciyes Üniversitesi |
Yerleştirme |
kılavuzunda yok |
Kahraman Maraş Sütçü İmam Üniversitesi |
Yerleştirme |
kılavuzunda yok |
Bartın Üniversitesi |
Yerleştirme |
kılavuzunda yok |
Çukurova Üniversitesi |
Yerleştirme |
kılavuzunda yok |
Erciyes yeniden başvuracak
Son iki yıldır öğrenci alamayanlardan biri de Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Mühendislik Fakültesi Tekstil Bölümü. Bölümün şu anda lisans programında 200 öğrencisi, yüksek lisans ve doktorada 150’ye yakın öğrencisi bulunuyor. ERÜ Tekstil Bölümü Başkanı Prof. Dr. Abdulkadir Bilişik, “Bölüme olan ilginin artması için, sektörde çalışma şartlarının iyileştirilmesi gerek. Ayrıca mühendislik bölümlerini tercih edecek öğrenciler için YÖK tarafından getirilen ikinci bir baraj var, bunun kalkması lazım” diye konuştu. 2002'de kurulan ve 2009’da ilk mezunlarını veren bölümle ilgili Bilişik, “Bölümü 10’dan az öğrenci tercih ederse, YÖK sonraki dönemde o bölümü kılavuzdan kaldırıyor. Bizde bu yüzden iki yıldır tercih kılavuzunda yokuz. TÜBİTAK ve sanayi işbirlikleri ile önemli projeler geliştiriyoruz. Bu yıl tekrar tercih kılavuzunda yer almak istiyoruz. Gerekli başvurularda bulunacağız” açıklamalarını yaptı. Tekstilin cari fazla veren bir sektör olduğunu kaydeden Prof. Dr. Bilişik, “Dolayısıyla sektörün ve eğitim sahasının ayakta kalması gerekiyor.” dedi.
30 kasım 2018 dünya, Esra Özarfat/Ali Eskalen/Hilal Sönmez