Nükleer Santralın ÇED Raporu’ndaki imzalar sahte mi?

 

Akkuyu’da yapılacak olan nükleer santralın ÇED raporunda yer alan nükleer enerji mühendislerinin imzaları konusunda soru işaretleri oluştu. Birgün Gazetesi’nde Doğu Eroğlu’nun verdiği habere göre, ÇED raporunda önce 2013 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından talep edilmesi üzerine, ikinci kez de 2014 yılında İnceleme Değerlendirme Komisyonu Toplantısı sonrasında yapımcı firma ve Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Raporunu hazırlayan firma tarafından yapılan revizyonlarda, o tarihlerde söz konusu ÇED firmasından ayrılmış olan mühendislerin imzasının yer aldığı ortaya çıktı. TMMOB’nin mühendislerin noter tasdikli imza beyannameleri ile ÇED Raporlarına atılan imzaları karşılaştırılmak üzere bilirkişi ön incelemesine göndermesi üzerine, üç kişilik bilirkişi heyeti ön incelemede imzaların sahte olduğu kanaatine vardı. (http://www.birgun.net/news/view/nukleer-raporuna-sahte-imza-atilmis/11863)

TMMOB' nin soruları

Konuyla ilgili olarak TMMOB tarafından aşağıdaki açıklama yapıldı:

“ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANINDAN YANIT BEKLİYORUZ: PUTİN'E JEST, ANAYASA VE YASALARA DOLAYISIYLA TOPLUMA REST ÇEKMEK HUKUK DEVLETİNDE OLAĞAN MIDIR?

12 Mayıs 2010 tarihinde Ankara'da imzalanan ve 15/7/2010 tarihli ve 6007 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Türkiye Cumhuriyeti'nde Akkuyu Sahası'nda Bir Nükleer Güç Santralinin Tesisine ve İşletimine Dair İşbirliğine İlişkin Anlaşma”nın onaylanması; Dışişleri Bakanlığının 16/8/2010 tarihli ve HUMŞ/182338 sayılı yazısı üzerine, 31/5/1963 tarihli ve 244 sayılı Kanunun 3 üncü maddesine göre, Bakanlar Kurulu'nca 27/8/2010 tarihinde kararlaştırılmıştır. 

Çevre ve Şehircilik Bakanı bugün itibarı ile aşağıdaki soruları yanıtlamalıdır:

1.) Akkuyu nükleer santral yapımını uluslararası antlaşmaya konu eden Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, bu santralin her bir projesini bilimsel, teknik, sosyal, çevre yönünden ve iç hukuk ve uluslararası sözleşme hükümlerine uygun olarak yapmak zorunda değil midir?

2.) Çevresel Etki Değerlendirilmesi raporunu hazırlamakla görevlendirilen şirketin yeterliliği hangi ölçütlere göre değerlendirilmiştir?

3.) Yapılan işin riski ülke ve uluslararası ölçekte ise bu riske paralel yetkinlikte uzman çalıştırılmış mıdır?

4.) Raporda görev alan mühendislerin yeterliliği ve yetkinliği var mıdır?

5.) Rapor hazırlamakla görevlendirilen teknik personelin sicilleri Odalarından istenmiş midir? Bu teknik personellerin mesleki deneyimleri var mıdır?

6.) ÇED raporunu inceleyen Bakanlık, yalnızca imza tamamlama için istihdam edilen personeli tespit edememiş midir?

7.) Bir kısım teknik personelin iş akdi ÇED raporunu hazırlayan şirketçe feshedildiği halde revize rapora nasıl aynı kişiler imza koyabilmektedir?  

8.) Bakanlıkta yapılan toplantıya katılmayan firma teknik personeli yerine nasıl imza konulabilmektedir?

Çevre ve Şehircilik Bakanı yanıtlamak durumundadır:

Bakanlığın ve Bakanlığın yetkilendirdiği kurumlar açısından; üstlenilen işin prestiji ile yapılan işlerdeki ciddiyet ters orantılıdır. Daha başlangıçta dahi bu kadar sorunlu işler yapılabiliyorsa bu projeye toplumun güveninin kalması nasıl beklenebilir?

Bizler ve toplum bu soruların yanıtını Çevre ve Şehircilik Bakanı'ndan beklemektedir.

Mehmet Soğancı
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı

Bakan'ın Yanıtı

TMMOB bu soruları kamuoyuyla paylaşıp cevap beklerken,  ÇED raporuna Bakanlığı tarafından onay verilen Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce ileri sürülen iddiaya şu ifadelerle tepki gösterdi:

“Bu, lüzumsuzlukla iştigaldir. Türkiye Cumhuriyet Devleti ve bu millet, bu istemeyenlere rağmen gelişecek ve kalkınacaktır. Böyle parazit haberlerle, kafa bulandırma ile bir yere varılacağı da yok. Hiçbir engelleme bu milletin zenginliğini, bu ülkenin kalkınmasını, bu ülkenin lider ülke olmasını engelleyemeyecektir. Bunları yazdıranlara ve yazanlara söylüyorum; boşuna uğraşıyorsunuz. Bu millet gelişecek. Dünyanın 10 büyük ekonomisinden birisi olacak. Ne kadar uğraşırsanız uğraşın, sizi kimler yönlendiriyorsa yönlendirsin, ama bu ülke teknikte, ekonomide gelişecek. Bu millet ayağa kalktı, durduramayacaksınız. Lüzumsuz şeylerle dünya milletleri arasında Türkiye’nin itibarını azaltmaya yönelik bir organizasyon bu laflar. Kendi milletine bu yapılabilir mi? diye de siz onlara bir sorun bakalım.” (http://www.hurriyet.com.tr/gundem/27947349.asp)

Nükleer Karşıtı Platform

Bu arada Nükleer Karşıtı Platform adına 13 Ocak 2015 tarihinde yapılan açıklamada da, enerji özelleştirmeleri dahil hukuksuzluğun her alana taşındığı belirtildi: 

“NÜKLEER SANTRAL=BAŞTAN SONA REZALET!

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin`in Türkiye`ye geldiği 1 Aralık 2014 tarihinde alel acele onaylanan Akkuyu Nükleer Santral Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Raporu ile ülkemiz ve dünyamızın geleceğini "jest" malzemesi olarak sunan anlayışın altından "sahtekarlık" da çıktı. 

Bugün ülkemiz "sahte deliller, sahte davalar, sahte darbelerle" sarsılırken, TMMOB tarafından yaptırılan bilirkişi ön incelemesinde Akkuyu ÇED Raporu`ndaki nükleer enerji mühendisi imzalarının sahte olduğu belirlenmiştir. Nükleer lobilerle pazarlık halinde AKP iktidarının her ne olursa olsun nükleer santral kurma ısrarı, sahte imza depremiyle yerle bir olmuştur. Fukuşima Nükleer Felaketi sonrasında tüm dünyada deprem, tsunami ve nükleer santral güvenliği tartışılırken, doğal felaketler bir yana ülkemizde nükleer santral ile ilgili ön raporların dahi güvenilirliğinin olmadığı anlaşılmıştır.

Akkuyu Nükleer Güç Santralı ÇED Raporu, ilk olarak 4 Temmuz 2013 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı`na sunulmuştu. Eksiklerin tamamlanması istemiyle 15 Temmuz 2013 tarihinde iade edilen rapor, 23 Ağustos 2013`de Bakanlığa yeniden iletilmişti. İlk raporda imzası bulunan nükleer enerji mühendisinin 31 Temmuz 2013`de işten ayrılmış olmasına rağmen 23 Ağustos 2013 tarihinde eksiklikler giderilerek bakanlığa sunulan raporda yine imzası olduğu belirlenmiştir. 2014 yılında ise yeni ÇED raporu sürecinde yeni bir nükleer enerji mühendisinin imzasıyla rapor 31 Mart 2014 tarihinde sunulmuştur. Ancak bu mühendis de 19 Mart 2014 tarihinde şirketten ayrılmış. İnceleme Değerlendirme Komisyonu`nun 24 Temmuz 2014 tarihli toplantısında görüş ve önerilerin alınmasının ardından 24 Eylül 2014 tarihinde Nihai ÇED raporu Bakanlığa sunulurken; yine 6 ay önce işten ayrılan mühendisin imzası taklit edildiği saptamıştır. 

İmza sahtekarlığı, Akkuyu için AKP iktidarında yapılan ihalenin de hukuki olmadığı için iptal eden davayı açmış olan TMMOB`nin mühendislerin noter tasdikli imza beyannameleri ile ÇED raporlarına atılan imzaları karşılaştırmak üzere 3 ayrı bilirkişi ön incelemesine göndermesinin ardından ortaya çıkmıştır. 

Sahte imzaların ortaya çıkmasının ardından Twitter`a sarılan Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce ise "Akkuyu konusunda çıkan sahte ÇED raporu haberleri gerçeği yansıtmamaktadır. Birileri engellemeye çalışsa da Türkiye gelişmeye devam edecek" diyerek hamaset edebiyatına başlamıştır. Sahtekarlıklar ortadadır, gerisi lafı güzaftır. "Önce sahte imzalı raporla iş yap, sonra beni engelliyorlar" diye bağır. Artık kim inanırsa…

Enerji özelleştirmeleri dahil pek çok olayda da görüldüğü gibi AKP, hukuksuzluğunu her alana taşıyor. Nükleer santral gibi tehlikeli ve riskli bir alan bile bunun dışında kalmamıştır. İhalesiz, kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıklarla yürütülen nükleer sürecindeki hukuksuzluklar, pervasızlıklar Türkiye`nin nasıl bir yola sürüklendiğini kaygı verici bir şekilde ortaya koymaktadır. Yüz karası bu sürecin kabul edilebilir bir yanı yoktur. Yalanla, sahte imza ile hukuksuz bir şekilde Türkiye`nin nükleer batağına saplanmasına izin verilemez.  AKP`nin tüm çabasına rağmen, Türkiye bu karanlığa geçit vermeyecektir.

NÜKLEER KARŞITI PLATFORM SEKRETARYASI
ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI”

Fotoğraf Hürriyet Gazetesi sitesinden alınmıştır.