“Türkiye, kimya sektörünü ıskaladı”

60’lar ve onu takip eden yıllar Kimya Sanayinin hamle yılları olmuştur. 80 ve sonrası ise kimya sanayinde yerinde sayma dönemidir. Bu dönem hala devam etmektedir.

 

Kimya sanayi sadece kimya mühendisliği mesleği için önemli bir sektör değil. Bütün gelişmiş Batı ülkelerinde olduğu gibi kimya sanayi hemen hemen tüm imalat sektörlerine girdi sağlayan bir özelliğe sahip. Kimya sanayinin bir önemli özelliği ise katma değeri yüksek ürünler üretilen bir sektör olması.

Son yıllarda Kimya Sanayi ile ilgili olarak başını siyasal iktidarın çektiği, kimya sanayi emekçileri ve kimya mühendisleri meslek örgütü dışında işveren örgütlerinin yer aldığı toplantılar ve çalışmalar yapıldı. Bu çalışmalar sonrasında hedefler belirlendi ve bu hedeflere ulaşmak için yapılacaklar saptandı.

Aşağıdaki derleme bu kapsamda değerlendirilebilecek bir haberden özetlenmiştir. Haber, İş Bankası desteği ile yapılan bir toplantıya aittir. Toplantıda dile getirilen görüşlerin meslektaşlarımız tarafından bilinmesinin ve değerlendirilmesinin yararlı olacağı düşünülerek aşağıda derlenerek verilmektedir.

Teşvik sektörü yatırımsız bıraktı

Türkiye ihracatı içerisinde %13 payla 3. sırada yer alan kimya sektörünün 6. Bölgeye verilen teşvikler nedeniyle sıkıntı içerisinde olduğu iddia ediliyor. İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Başkanı Murat Akyüz “Marmara Bölgesi bu anlamda (yatırım açısından) çok çekici geliyor. Ancak bize deniliyor ki Marmara Bölgesi olmasın biz size Karadeniz Bölgesi’nden yer verelim. Diğer taraftan Ulaştırma Bakanlığı “boğazlardan geçirmem “ diyor. Peki biz bu ürünleri nereye satalım” diyor.

Akyüz, “geçtiğimiz yıl 17,6 milyar dolar olan ihracatın gerçekleştiğini, bu yıl 20 milyar dolar hedefin gerçekleşmeyeceğini ve ancak 17 milyar doların ancak geçileceğini “ ilave ediyor.

Kimyada 50 milyar dolar hedefi yatırımla tutar

İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Suat İnce “Kimyevi madde ve mamullere yönelik güçlü talep artışı, ilave kapasite ihtiyacını da tetikleyeceğini, bu amaçla ilave kapasitelerin önemli bir bölümünün Çin başta olmak üzere Asya ile Orta Doğu’da kurulması beklenmektedir” dedi. Kimya sektöründe 2023 ihracat hedefi 50 milyar dolara ulaşılabilmesi için yatırımların artması ve katma değeri yüksek ürünlere ağırlık verilmesi gerektiğini söyleyen İnce, “sağlıklı bir büyüme trendine kavuşması için petrokimya yatırımlarının artması gerektiğini” vurguladı. 

Sektör yatırımsızlığa doğru yol alıyor

İKMİB Başkanı Murat Akyüz , “strateji belgeleriyle ilgili çok önemli toplantılar yapıldı. Ancak uygulamayla ilgili herhangi bir şey görmedik. Biz uzun vadeli düşünemiyoruz. Yatırım ortamlarının oluşturulmasında bir sıkıntı var” diyerek sektörün sorunlu durumunu açıkladı. Akyüz, kimya sektöründe çalışmanın uzun süreli bir faaliyet olduğuna ilişkin değerlendirmeyi “Kimya sektöründe bir maratonda olduğumuzu unutmuşuz” diye ifade etti.

Türkiye kimya sektörünü ciddi şekilde ıskaladı

Dünya gazetesi yazarı Rüştü Bozkurt kimya sektörü ile ilgili düşünceleri ise aşağıda yer almaktadır.

“Kimya sektöründe zaman zaman çok doğru şeyler yapmışız. Özellikle 60’lardan sonra. Türkiye ciddi şekilde kimya sektörünü ıskalamıştır. Kimya çoğunlukla yoğun sermaye ister. Özel teşvikler getirilmiştir. Almanya’da örneğin. Bunlar da akşamdan sabaha değil, en az 10 yıllık teşviklerdir. Türkiye rekabet edebilir ölçek, rekabet edilebilir teknoloji ve rekabet edilebilir yönetim anlayışında olan gruba pek girmiyor. Eksiği olan şirketlerin sayısı az değil.

Şimdiye kadar ne kadar yönlendirme yapıldı? Var olan planlar da henüz masanın üstünde. Almanya’nın bugün eşleşmek istediği birçok firma var. Polonya’da var, Çin’de var. Türkiye elinin altındaki fırsatı göremiyor. Gerekli destek verilmemiş. Bu yüzden Pazar satın alma konusunda olması gereken yerde değil. Kimse olayın derinliğini bilmiyor ve yanlış ve garip bir çevre-kimya algısı var. Kümelenme ile yığılmayı karıştırmayalım. Kimya sanayinde ciddi konsolidasyona ihtiyaç var. Tam sanayi, yan sanayi mantığının kimya sektöründe tam oturmadığı; bu olmadan da sektördeki ilerlemenin zor olduğu kanısındayım”

Türkiye, plastik sektörünün merkezi olacak

Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) Başkanı Mehmet Uysal aşağıdaki hususlara dikkat çekti.

“Hayatımızın her safhasında plastik var. Doğrudan ihracatımızın bu yıl 5 milyar doları aşmasını bekliyoruz. Plastik sektörü yılda yüzde 10 büyüyor. Krizde bile yüzde 8büyüdü. İhracat çok daha hızlı. 5,5 milyar doların üzerinde beyaz eşya ve inşaat gibi sektörleri kattığımızda 11 milyar dolar ihracat ortaya çıkıyor. Hammadde ithalatımız 8 milyon ton civarında, 9 milyon tona ulaşacak bu yıl. Bu da yaklaşık 11 milyar dolara denk geliyor. Cari açık vermiyoruz. Hammaddemizin yüzde 85’ini ithal ediyoruz. Tek arzumuz hammaddemizin yurt içinde üretilmesi. Petro kimya yatırımları sektörümüz için elzem. Petkim gibi birkaç tesisin daha olmasını istiyoruz.

Avrupa’da plastikte ikinci durumdayız. 2023’e varmadan Türk Plastik sektörü Almanya’yı geçecek. Plastik sektörü olarak dünyanın merkezinin Türkiye olacağını düşünüyoruz. Dünya sektöründe pazarımız yüzde 3-5 arasında.

Plastik sektöründe 350 bin çalışanımız var. Çok ciddi eleman açığımız var.

Sektörümüzde 7-8 milyar dolarlık yeni yatırım söz konusu.”

Gübrede varlığımız çok ama kullanamıyoruz

Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği(TKSD) Çevre ve Kimya Danışmanı Dr. Caner Zanbek ise şunlara dikkat çekti.

“Kimyanın alt dallarına gübrede hala açığımız var. Güneydoğu’da büyük varlık var ve hala çözüm bulamıyoruz.

50 milyar dolarlık dış ticaret hacmimiz var. 13 milyar doları ihracat. Yurtiçi ciro ise 50 milyar TL. Bu yeterli değil. Çünkü kimya sanayi diğer imalat sektörlerinin tümüne ürün sağlayan sektör. En önemli sorunumuz hammadde. Tamamen dışa bağımlıyız. En azından iki tane daha petrokimya tesisine daha ihtiyacımız var. Ar-Ge yatırımları son 4 yılda arttı ama yeterli değil. Mamul yapmakta çok iyiyiz ama hammaddede çok zayıfız.”

Hep ihracat hedefli davrandık, yerelleşmek lazım

Boya Sanayicileri Derneği (BOSAD) Başkanı Ahmet Faik Bitlis ,”40 milyon tonluk boya sektörü var. Bu da yaklaşık 100 milyar dolara tekabül eder.” dedi. Bitlis sektöre ilişkin şu bilgileri verdi; ”Türkiye’de 2 milyar doları geçtik, 850 milyon dolar da ihracatımız var. Yani toplamda 3 milyar dolarlık bir sektörde bahsediyoruz. Avrupa ‘da altıncıyız. Dünya’da yüzde 2’lik bir payımız var. 2923 hedefimiz Avrupa’da 3.olmak. Almanya şu an uzak ara birinci. Arkasından İtalya, İngiltere, Fransa ve İspanya geliyor. Sonrada biz. 2023 hedefimiz 2,5 miyar dolar ihracat. Bunun büyük kısmı boya sektöründe kullanılan hammaddeler teşkil ediyor. 2023 büyüklük hedefi ise 8 milyar dolar. Halen kişi başı boya tüketimimiz 10 kilogram”

Bitlis, yerel olmanın önemini,  “Çok ihracat odaklı olduk. Yerel de olmak lazım “ sözüyle vurguladı.

Kompozitin NACE kodu yok, Türkiye öncü olabilir

Kompozit Sanayicileri Derneği Başkanı İsmail Hakkı Hacıalioğlu, çelikten 4 kat alüminyumdan 1,5 kat hafif olan kompozit malzemenin önünün açılmasını istedi. Hacıoğlu, Sektörde sertifikasyon ve akreditasyon konusunun önemine dikkat çekerek, Avrupalı kurumlardan alınmak zorunda kalınan bu belgelerin yerel temini için bir sertifikasyon merkezine ihtiyaç olduğunu belirtti. Ayrıca kompozitin NACE kodu olmadığını söyleyen, Hacialioğlu, bu nedenle kompozitlerle ilgili net rakamsal verilerin olmadığını açıkladı.

Yapılan görüşmelerde Dünya kişi başı kompozit tüketiminin 4-4,5 kilo iken bu miktarın ülkemizde 2,8 kilo olduğu anlaşıldı. Bunun bir avantaj olduğu anlaşılıyor. Bir diğer hususun ise kompozitin takviye malzemesi olan cam ve karbon açısından Türkiye’nin şanslı olması.

Kompozitte kullanılan bazı kimyasallarda dışa bağımlılığın önemli bir sorun olduğunu anlatan Hacıalioğlu, kompozitin u“Türkiye, kimya sektörünü ıskaladı”

çaklarda rüzgar enerjisine kadar bir çok alanda kullanıldığını, bu nedenle bu sektörde Türkiye’nin varlığının önemli olduğunu söyledi.

Kasım 2013,dünya