Almanya'da özelleştirme dalgası tersine mi dönüyor?

BBC News sitesinde yer alan 3 Kasım 2013 tarihli yorumda, Almanya’nın Hamburg kentindeki elektrik şebekesi ile ilgili bir referandumdan hareketle, “Akıntı şimdi özelleştirmenin tersine mi dönmeye başladı?” şeklinde bir soru ortaya atılmıştı. (http://www.bbc.co.uk/news/world-europe-24763311#) Gerçi, yorumda söz edilen Berlin referandumunda şebekenin tekrar kamu mülkiyetine dönmesini isteyenler gerekli olan yüzde 25 oranını sağlayamayıp yüzde 24’de kaldılar. Ancak Almanya örneğinde yaşananlar özelleştirme politikalarının sonuçları açısından dikkate değer özellikte.

Bu nedenle yukarıdaki bağlantıdan erişebileceğiniz yorumu biraz kısaltılmış haliyle vermekte yarar var:

“1990’larda bir satış dalgası kamuya ait sayısız girişimi silip süpürdü. Hükümetler her yerde elektrik santrallarını ve şebekelerini özel şirketlere satıyordu. Mantık şuydu: Eğer vergi verenler yatırım ve modernizasyon için gereken yüksek faturaları ödeyemiyorsa bırakalım bu yükü kapitalizm taşısın.

Şimdi Almanya’da tersine bir dönüş görülüyor. Hamburg’da bir ay önce yapılan bir referandumda, daha önce satılan elektrik şebekesinin geri alınması için yüzde 51 oranında lehte oy çıktı.  

Özellikle kilise grupları ve çevreci gruplar kent çapında resmi bir oylama yapılması yönünde baskı oluşturdu ve Almanya’nın ikinci büyük kentinde çok küçük bir farkla da olsa tercihler “evet” yönünde oldu.  

Şimdi başkentin ve Almanya’nın en büyük kentinin de aynı yolda gidebileceği düşünülüyor. Berlin’in her yerine yapıştırılmış posterlerde kentlilerin şu iki konuda oy vermeleri teşvik ediliyor:

-Berlin için, elektriği yeşil kaynaklardan elde eden ve kentlilere satan bir kamu girişimi oluşturulsun.

-Şehir yönetimi elektrik şebekesini tekrar kamu sahipliğine döndürecek yolu açsın.

Bu konuda başı çekenlerden biri de Energietisch (Enerji masası) olarak adlandırılan grup; bu grup mevcut tedarikçi Vattenfall şirketinin kömür ve nükleer dışındaki enerji kaynaklarından yeterince elektrik almamasına karşı çıkan yeşil gruplar ve aktivistlerden oluşuyor.

Energietisch “Berlin’de yenilenebilir enerji üreten bir kamu işletmesi olmasını ve elektrik şebekesinin tekrar kamu kontrolüne geçmesini istiyoruz” diyor.

Buradaki ironilerden biri şu; aslında Vattenfall şirketi de bir devlete - İsveç devletine –ait, bununla birlikte piyasada diğer özel elektrik şirketleri gibi davranıyor. Energietisch grubu şebekenin Vattenfall şirketinden geri alınmasını isterken, elde edilen karların da (geçen yıl 150 milyon Avro, veya 130 milyon Sterlin-200 milyon $) İsveç'in kömür ve nükleer firmalarının cebine gittiğini söylüyor. Energietisch grubundan bir uzman BBC’ye özelleştirmenin işlemediğini söylerken şunları ekliyor:

“Tüketiciye fiyatların düşeceğine, kalitenin iyileşeceğine ve daha tüketici merkezli bir hizmet verileceğine dair söz verdiler ama bunların hiç biri yerine gelmedi.”

Karşı görüşler de var

Ancak elektrik şebekesi işletmenin pek de para basmak anlamına gelmediğini söyleyenler de var. Şehir yönetimi Berlin’in 60 milyar Avro borçlu durumda olduğunu ve şebekeyi geri almanın bu borçları büyüteceğini söylüyor. Berlin kent yönetimi su tedarik işini geri almış durumda ve yetkililere göre buna elektrik de eklenirse çok büyük bir finansal yük altına girilmiş olacak. Berlin Sanayi ve Ticaret Odası da benzer görüşte.

Almanya’daki kamu sahipliğine doğru yönelişin arkasında elektrik fiyatlarının yükselmesinin de etkisi bulunuyor. Ancak elektrik fiyatlarının yükselmesinden Almanya’nın nükleerden vazgeçip rüzgar ve güneş gibi kaynaklara yönelme politikasının sorumlu olduğunu düşünenler var. Örneğin, genellikle güneydeki nükleer santrallar kapatılırken Kuzey Denizinde yeni rüzgar çiftlikleri kurulması yeni iletim hatlarına yatırım yapılmasını gerektirdi. Bu yatırımların maliyeti tüketicinin faturalarına yansırken özellikle yoksulların sırtına orantısız bir yük bindiği belirtiliyor. Buna karşılık pahalılığın, nükleerin yerini rüzgar ve güneş enerjisinin  almasından değil, esas olarak kömürden ileri geldiği, bunun da temiz enerji beklentileriyle uyumlu olmadığı da söyleniyor.

Tekrar kamu mu?

Yükselen fiyatlar ve karşılanamayan beklentiler nedeniyle çok sayıdaki grup yeniden kontrolü eline almak istiyor. Alman Kamu İşletmeleri Birliği’ne göre son altı yılda yetmişten fazla yeni kamu işletmesi devreye girdi. Kamu işletmecileri, yerel halka enerji temin etmek üzere 200’den fazla projeyi üstlenmiş durumda.

Şimdi Berlin halkı ne oy vereceğine karar verecek. “Evet” demeleri şehir yönetimi açısından elektrik şebekesini geri almak için bağlayıcı olmayacak; daha ziyade bunun hazırlıklarının başlaması ve yeşil enerji sunan yeni bir kamu işletmesinin oluşturulması için itici güç oluşturacak.

Bu arada ilginç sayılabilecek bir hususu da eklemekte yarar var. Özelleştirme dalgası tüm Almanya’yı silip süpürürken, iki şehir buna direndi: Münih ve Frankfurt; yani kapitalizmin Almanya’daki önde gelen iki merkezi.”

Berlin’deki oylamada elektrik şebekesinin tekrar kamu kontrolüne geçmesini isteyenler ve çevreci gruplar şimdilik amacına ulaşmamış olsa da,  ne dersiniz, Almanya’da yaşananlardan çıkarabileceğimiz dersler ve sonuçlar olabilir mi?