TEMA’nın belediye başkanlarına çağrısı

Seçim bitti. Yaşam sürüyor. Bu kent bizim, bu yaşam bizim. Güzellik ve barış için yürümeye devam.


Yerel seçimlerde, düşüncemize ve isteklerimize kilit vuran siyasilerin yönlendirme rüzgarlarına kapıldık ve sandık başlarında  tercihlerimizi buna göre yaptık.Öyleki yaşadığımız çevreye ve hayatımıza doğrudan müdahil olan yerel yönetimlerden beklentilerimiz yerini  “size yedirtmeyiz” ve “sizi istemiyoruz” ikilemine terk etmesine izin verdik. Tam da siyasilerin istedikleri şekilde karpuz gibi yarılıp ikiye bölündük.

Halbuki şehirler ve mahalleler bizim yaşam alanımız.Bu alanlarda barış içinde, daha güzel  ve rahat yaşamak isteyenlerin, ondan kazanç sağlayanlara göre ezici çoğunluğu  varken biz iki ayrı kampa ayrıldık.

Seçim süreci içerisinde ne biz isteklerimizi seçeceklerimize işittirebildik. Ne de onların anlatacakları güzel rüyaları vardı.Kentimize ilişkin duyduğumuz ise  yaşamımıza ne kadar olumlu katkı sağlayacağı anlaşılmayan ve tartışılmayan “çılgın projeler” ile sınırlı kaldı.

Seçime giderken siyasal partiler dışında bir çok kuruluş seçileceklerden taleplerini ilan ettiler. Bunların çoğundan ya haberimiz olmadı ya da onlar  bizlere ulaştırılmadı.

Yaşamımıza noktayı sandıkta koymayacağımıza göre,yaşam mücadelemiz  ve kentimize yönelik taleplerimiz  de sandıkla  bitmeyecek

Bu nedenle yararlı olacağını düşündüğümüz TEMA Vakfı’nın  Belediye Başkan adaylarına yaptığı çağrıyı aşağıda sizlere sunuyoruz.

 

TEMA Vakfı; "Sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşam hakkı” için..

Gerekli olan düzenleme

TEMA Vakfı’nın yayınladığı bildiriye göre ideal bir yerel yönetimin üzerinde durması ve iyileştirmesi gereken düzenlemeler şöyle sıralanıyor:

• Tarım arazilerinin, doğal ve kültürel kimliklerin, yeşil alanların korunması,

• Doğru atık yönetiminin sağlanması,

• Sürdürülebilir ulaşımın ve kentsel alt yapının geliştirilmesi,

• Kentlerin sağlıklı gelişmesi, iklim değişikliğine uyum sağlayan modellerin uygulanması,

• Ekolojik okuryazar belediyelerin oluşturulması ve paydaşların karar süreçlerine aktif katılımının sağlanması.

Mevcut veriler

Oysa Türkiye ve gelişmiş ülkelere ait veriler karşılaştırıldığında, ortaya çıkan tablo pek olumlu değil.

• Türkiye’de mevzuat gereği yerleşmelerde kişi başına düşen aktif yeşil alan miktarı 10 m2 olmalıyken, örneğin İstanbul’da, Büyükşehir Belediyesi’nin 2010 verilerine göre hesapladığı kişi başına düşen yeşil alan miktarının 6 m2 olduğu görülüyor.

• Avrupa’daki gelişmiş kentlerden örnek verecek olursak, kişi başına düşen yeşil alan miktarı şöyle: Stockholm’de 87.5 m2; Roma’da 45.3 m2; Londra’da 26.9 m2; Amsterdam’da 45.5 m2.

• TÜİK 2010 verilerine göre, toplanan belediye atıklarının sadece yüzde 54,4’ü düzenli depolama sahalarına, yüzde 43,5’i ise çevre ve insan sağlığını tehdit eden çöplüklere dökü lüyor.

• Atık suların yüzde 24’ü hiçbir arıtma işlemine tabi tutulmadan, deniz, göl, akarsu gibi alıcı ortamlara deşarj ediliyor.

• Alıcı ortamlara bakılacak olursa, toplam atık suların yüzde 48,6’sı akarsulara deşarj edildiği ve bunların yüzde 32,2’sinin arıtılmadığı görülüyor.

• Avrupa Birliği üye ülkelerindeki katı atık bertaraf yöntemlerine bakıldığında 2009 verilerine göre; İsviçre’de katı atıkların yüzde 50’ye yakınından enerji, yüzde 20’sinden kompost üretiliyor. yüzde 30’u ise geri dönüştürülüyor. Avusturya’da katı atıkların yüzde 30’undan enerji, yüzde 40’ından kompost üretiliyor. Yüzde 30’u ise geri dönüştürülüyor

TEMA Vakfı’nın yerel yönetimlerden talepleri:

• Planlama ve proje çalışmalarında yeşil alanların korunması, artırılması, dönüştürülmemesi, plan ve projelerin sosyal boyutu ile birlikte ekolojik boyutunun da göz önünde bulundurulması.

• Düzenli depolama tesislerinin kurulması, bertaraf ve dönüşüm sistemlerinin geliştirilmesi, bilinçlendirme çalışmalarının yapılması, atık su şebekelerinin iyileştirilmesi, ileri arıtma sistemlerinin kurulması.

• Tesislerin yer seçiminde orman ve mera alanları, tarım arazileri gibi sürdürülebilir yaşamın güvencesi olan alanların korunması.

• İklim değişikliği ile mücadele ve iklim değişikliğine uyum sağlanması için sürdürülebilir ulaşım politikalarının benimsenmesi, enerji tasarrufunun ve yenilebilir enerjinin teşvik edilmesi, altyapı sistemlerinin geliştirilmesi, peyzaj düzenlemelerinde yerel türlerin kullanılması.

• Toplu ulaşım sistemlerinin geliştirilmesi, farklı ulaşım türlerinin bütünleşik bir şekilde planlanması, bisiklet kullanımının teşvik edilmesi.

• Su varlığının korunması, kaçakların engellenmesi için su şebekelerinin iyileştirilmesi, enerji verimliliği ve tasarrufu için elektrik şebekelerinin iyileştirilmesi.

• Yağmur suları ile kanalizasyon sularının birbirinden ayrılarak kullanılması.

• Doğayla uyumlu kentler için en önemli karar alıcılar olan yerel yönetimlerin ekolojik okuryazar olmaları.

• Çevresel katılım ilkesinin benimsenmesi, ekosisteme zarar verebilecek projelerin engellenmesi veya değiştirilmesi yönünde adımlar atılması.

• Kent hizmetlerinin ulaştırılacağı bölgelerde -6360 sayılı Kanun gereği mahalle olacak köyler de dahil olmak üzere- üretim ve pazarlama olanaklarının arttırılması. Yerel tohum takas ağları, coğrafi işaretler, markalaşma, kolay ve kısa nakliye sağlayacak yerel pazar sistemlerinin kurularak yerel üreticilerin desteklenmesi ve sosyal olanaklarının arttırılması.

05.03.2014