Fukushima nükleer felaketinden yedi yıl sonra: Enkazı temizleme işi çok yüksek maliyetli, karmaşık ve on yıllar alacak bir süreç

 

Fukushima nükleer santralında meydana gelen felaketten yedi yıl sonra radyaoktif enkaz hala devasa bir sorun olarak duruyor ve temizleme işinin on yıllar, hatta bir nesil ve daha fazlasını alacağı belirtiliyor.

Fukushima nükleer santralı felaketinin üzerinden yedi yıl geçti. Santralda radyoaktif atıkları temizleme çalışmalarının daha on yıllarca süreceği uzmanlarca vurgulanıyor. Ülkemizde nükleer santral kurma macerasına atılma konusunda çok hevesli olan siyasal iktidara ve yetkililere, nükleer santrallarda “asla olmaz” denen kazaların ve felaketlerin gerçekleştiğini ve bunların toplumsal, ekonomik ve çevresel açıdan nesilleri de etkileyen yıkıcı sonuçları olabileceğini hatırlatmak ve ülkenin kurumlarıyla nükleer santralda meydana gelebilecek potansiyel acil durumlara ne kadar hazırlıklı olduğunu sormak gerekmiyor mu?

Aşağıda, Fukushima nükleer felaketinden yedi yıl sonraki durum konusunda Scientific American’dan alınan 9 Mart 2018 tarihli bir makale ile Independent Gazetesi sitesinde yayımlanan 2 Şubat 2018 girişli bir haberden derlenmiş bilgiler bulacaksınız.

Yedi yıl önce 11 Mart 2011’de kayıtlara geçen en büyük depremlerden biri sonrasında Japonya’yı vuran tsunami Fukushima Daiichi nükleer santralında çekirdek erimesini tetiklemişti. Santralda temizleme sürecinin çok uzun ve masraflı olacağı, henüz halledilmemiş ve çözümlenmemiş mühendislik çalışmalarına ihtiyaç duyulduğu belirtiliyor. Yedi yıl önce santraldaki güç bağlantısı kesintiye uğrayınca dört rekatörün soğutma sistemlerinden üçü iş yapamaz hale gelmiş, bunun sonucunda nükleer yakıt aşırı ısınmış ve çekirdek erimesi ile hidrojen patlamalarına neden olmuştu. Çevrede yaşayan binlerce insan evlerinden boşaltılmış ve Japonya’daki diğer nükleer santrallar geçici olarak durdurulmuştu.

Bunca yıldır çevreye radyasyonun yayılmasını önlemek için sahanın dekontamine edilmesi için uğraşılmakta; binlerce yakıt çubuğu, reaktörlerden arta kalan enkaz ve bunları soğutmak için kullanılan su ile uğraşmak oldukça karmaşık mühendislik çabası gerektirmekte… TEPCO Firmasının söküm işleriyle ilgili yetkilileri, erimiş yakıt bölgesinde çalışmaları sürdürdüklerini, ancak ünitelerin kararlı durumda olduğunu belirtiyor.

Su ile ilgili çalışmalar

Sahanın tamamen temizlenmesinin bir nesil boyunca veya daha fazla süreceği belirtiliyor. 2016 yılında hükümet Fukushima felaketinin toplam maliyeti olduğunu tahmin ettiği 202,5 milyar $’ın bir parçası olan santral temizleme maliyetini 75.7 milyar $’a yükseltmişti. Özel bir düşünce kuruluşu olan Japan Center for Economic Research, temizleme işlerinin maliyetinin 470 milyar $ ile 660 milyar $’a ulaşabileceğini söylüyor.

Hükümetin yol haritasına göre, TEPCO işi 30-40 yılda tamamlamayı umuyor. Ancak bazı uzmanlar bunun eksik bir tahmin olduğu görüşünde. Stanford Üniversitesi’nden nükleer güvenlik ve jeolojik bilimler alanında uzman olan Prof. Rod Ewing “İşin tahmin edilenden daha uzun olacağını beklemeliyiz” diyor. Süre ve maliyetlerin bu kadar yüksek olması, temizleme işinin eşi benzeri görülmemiş mühendislik çalışmalarını içeren adeta çok başlı bir canavara benzetilmesinden kaynaklanıyor.

Her gün her bir reaktör içindeki yakıtı soğutmak için su sirküle ediliyor. Ancak tesis eğimli bir alanda olduğundan yağışlar sonucunda akan sular binaların içine girmeye devam ediyor. İşçiler sudan sezyum, stronsiyum ve diğer radyoaktif maddeleri ayırmak için detaylı bir yıkama sistemi inşa ettiler. Suyun bir bölümü yeniden reaktörlere döndürülüyor, kalanı sahada sıra sıra dizilmiş devasa tanklara gönderiliyor. 1000 adet tankta yaklaşık 1 milyon su tutuluyor ve her gün 100 ton su ekleniyor. Dört yıl önce bu rakam 400 ton idi.

Suyun zemine sızmasını önlemek için sahanın yüzde 90’ından fazlası kaplanmış durumda. Suyun reaktörlere ve okyanusa ulaşmasını engellemek için bir dizi drenaj ve yer altı bariyeri (ki buna 325 milyon tutarındaki geçirgensiz olduğu farz edilen(!) dondurulmuş toprak duvar da dahil) inşa edilmiş durumda. Ancak bunlar beklendiği ölçüde işlev görmüyor. Özellikle yağışların pik yaptığı tayfunlar sırasında yer altı suyu kontamine olmaya devam ediyor.

Felaket sonrasında radyasyonla kirlenmiş suyun denize atıldığı bilinen bir gerçekse de, Japonya’daki ve yabancı laboratuarların çalışmaları bölgede tutulan balıklardaki radyoaktif sezyumun Japon gıda güvenlik limitleri içinde olduğunu gösteriyor. TEPCO sahada depolanan suyu ne yapacağını muhtemelen açıklamayacağı bekleniyor; zira bunları yeniden denize dökmek hem içeride hem de dışarıda sansürlenecek. Ancak yeni bir depremin bunların etrafa yayılmasına neden olacağı yönünde endişeler var.

Yakıtın temizlenmesi

Fukushima’da ikinci büyük mesele erimiş yakıt, kullanılmış ve henüz kullanılmamış yakıt çubukları ile nasıl baş edileceği… Müon dedektörleri ile 3D görüntüleme ve robotik sondalar kullanılarak üç reaktörde iç koruyucu kabın değişik yerlerinde çakıllı depozitler ve yıkıntılar bulundu. Yüksek derecede radyoaktif olan bu enkazın erimiş yakıt veya destek yapıları olduğu düşünülüyor. TEPCO bunların nasıl çıkarılacağını henüz çözebilmiş değil; bu iş için önceden yapılması gerekenler olduğundan işin 2021’de başlamasını umuyor.

ABD’de 1979 yılında kısmi çekirdek erimesinin meydana geldiği Three Mile Island nükleer santralında söküm sırasında yöneticilik yapan Lake Barret TEPCO’nun yakıtı uzaklaştırmak için robot kullanacağını ve bunları nihai depolama yerine nakletmeden önce sahada metal kaplarda tutacağını belirtiyor. Three Mile Island santralında da bunların yapıldığını, ancak bu kez hasarın ve enkazın çok daha büyük olduğunu ve çok daha karmaşık mühendislik çalışmaları gerektirdiğini söylüyor. Bununla birlikte, Japonların mükemmel teknik beceriye sahip olduğunu ve robot teknolojisinin son 30 yılda çok ilerlediğini de ekliyor.

Greenpeace Almanya’dan nükleer uzman Shaun Burnie ise bu devasa temizleme işinin zamanında tamamlanacağından kuşku duyuyor ve radyoaktivitenin tamamen kontrol altına alınıp alınmadığını sorguluyor. TEPCO yakıtın durumunu kanıtlayana kadar, malzemenin etkisi ve verdiği zararın dolayısıyla radyasyonun gelecekte çevreye nasıl sızabileceğine ilişkin bir kesin bilgi olamayacağını belirtiyor.

Aralık 2014’e kadar 4. reaktörden 1533 yakıt çubuğunun güvenli şekilde çıkarılmasına karşılık diğer üç ünitede hala yüzlerce çubuk bulunuyor. Bu iş için önce yapı molozlarını temizlemek, zırhları monte etmek, bina çatılarını sökmek ve çubukları çıkarmak için platformları ve özel ekipmanı kurmak gerekiyor. Geçen ay (Şubat 2018) 3. Ünitede depolama havuzundaki 533 yakıt çubuğunu çıkarmak için 55 tonluk bir kubbe çatı monte edildi. TEPCO’ya göre, 3. ünitede çıkarma işleminin 2019 Nisan ayından önce başlaması beklenirken, 1. ve 2. ünitelerdeki yakıtın 2023’den önce nakledilmeye hazır hale gelmesi beklenmiyor. Bu arada yakıtın ve katı haldeki radyoaktif malzemenin sahada nerede depolanacağı ve uzun süreli muhafazada nerede tutulacağına karar verilmiş değil. Geçen ay sahadaki yaklaşık 61 bin ton kapasiteli dokuzuncu katı atık depolama binası işletmeye sokuldu.

Yetkililer bundan on yıllarca sürenin sonunda sahanın nasıl görüneceğini söylemeyi reddediyorlar. Ancak Fukushima’nın 1986 yılında SSCB döneminde yaşanan, şimdi Ukrayna’da bulunan Çernobil nükleer santralının durumundan farklı olduğunu hemen belirtme ihtiyacı duyuyorlar. Çernobil’de reaktörlerde sanduka tipi koruma kabı bulunuyordu. Şimdilerde ise Çernobil izole durumda, çevresi kısa ziyaretler dışında sınırlanmış ve arkasında birçok hayalet yerleşim yeri bırakmış halde… Japon yetkililer Daiichi sahasını çevresini mümkün olduğu ölçüde zamanla yaşanabilir hale getirmeyi istiyor.

Ekonomi, Ticaret ve Sanayi Bakanlığı Nükleer Kazalar Müdahale Ofisi’nde uluslararası işler yöneticisi Satoru Toyomoto Fukushima’nın bölge olarak ve yerleşimcilerin yaşamları açısından yeniden yapılandırılmasını ve yeniden inşasını hızlandırmanın orta ve uzun vadeli riskleri azaltmaktan geçtiğini, bu açıdan onay alınmadan enkazı tesislerde tutmanın bir seçenek olmayacağını belirtiyor.

Fukushima’da yüksek radyasyon tespit edildi

Bu arada, Fukushima nükleer felaketinin yedinci yılının dolmasına kısa süre kala yeniden yüksek radyasyon ölçüldüğüne dair haberler medyada yer aldı. Independent sitesindeki haberde santralda nükleer felaketten yedi yıl sonra ölümcül düzeyde radyasyon saptandığı belirtildi. TEPCO Firması reaktörlerden birinin koruyucu kabında 8 sievert/saat düzeyinde radyasyon saptadı. Sievert radyasyona maruz kalan canlı dokuda kanser oluşumu ve genetik hasar olasılığına ilişkin bir birim. Bir sievert yüzde 5.5’lik kanser meydana gelme olasılığını gösteriyor. Uzmanlara göre bu düzeyde radyasyona bir saat maruz kalmak ölüme neden olabilir.

Greenpeace çevredeki yerleşim yerlerinde yaptığı çalışma sonrasında hükümetin halkın boşaltılmış alanlara yeniden dönmesi için yaptığı baskının doğru olmadığını, yeniden yerleşim için açılmış bazı alanlarda da yüksek radyasyon bulunduğunu belirtiyor. Uluslararası Radyolojik Korunma Komisyonu (ICRP) yılda normal koşullarda halk için maksimum doz olarak 1 mSv değerini belirlemiş durumda, nükleer kazalar sonrasında da 1-20 mSv/yıl kabul edilebiliyor. Bununla birlikte ICRP kontamine olmuş alanlarda yaşayan halkın korunması için hükümetlere 1-20 mSv/yıl aralığının düşük kısmında kalınmasını da tavsiye ediyor.

Felaketten yedi yıl sonra santralın temizlenmesi işi hala devasa bir mesele olarak duruyor ve gelecek on yıllar boyunca da durmaya devam edecek. Santralın işletmecisi ve halen de temizliğinden sorumlu olan TEPCO temizleme çalışmaları için binlerce işçi kiralamış durumda.

İngiltere’de Enerji ve İklim İstihbarat Birimi yöneticisi Richard Black erimiş yakıttan kaynaklanan yüksek radyasyonun zaten beklendiğini, o bölgede kimse olmadığı için insan sağlığına bir zarar gelmeyeceğini, ancak yüksek radyasyonun temellerden gelmesi halinde bunun daha önemli olacağını ve kaynağının ortaya çıkarılması gerektiğini belirtiyor.

World Nuclear Industry Status Report yazarı ve bağımsız enerji danışmanı Mycle Schneider ise TEPCO’nun ne yaptığına dair bilgi olmadığını, hatta geçen yedi yılda TEPCO’nun kendisinin de ne yapıldığından emin olamadığını söylüyor. Bölgenin kasırga ve ekstrem hava koşullarına maruz kalan bir yer olmasından dolayı atıkların ve yıkıntıların uygun şekilde depolanmaması halinde çevrede kirlenmeye neden olacağını, özellikle okyanusa ulaşması durumunda olayın yerel olmaktan çıkıp “küresel” sorun haline geleceğine işaret ediyor.

Independent konuyla ilgili olarak TEPCO’dan yorum istediklerini, ancak haber baskıya girene kadar cevap gelmediğini de eklemiş.

                                                                                                                                              Mart 2018

 

https://www.scientificamerican.com/article/clearing-the-radioactive-rubb...

http://www.independent.co.uk/news/world/asia/fukushima-nuclear-disaster-...

http://www.greenpeace.org/japan/Global/japan/pdf/RefFksm_EN.pdf

Foto: https://www.apnews.com/1d6d6e9b109843e0a7bb1803582131c8