KİMYA MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL KURULU TOPLANTISINDAN

Doğuda bir Üniversitemizin Kimya Mühendisliği Bölümü’nde 22 öğrencinin 19’u Suriye uyruklu.  


Kimya mühendisleri Odası Ankara Şubesi Genel Kurul toplantısı 17.02.2017 tarihinde gerçekleşti.

Geçmiş yılları aratmayan benzerlikleri içerse de genel kurula katılım bir önceki dönemden daha fazlaydı.

Tartışılan ve bilgi olarak iletilen konular arasında dünyada ve ülkemizde kimya sanayiine yönelik gelişmeler de yer aldı. Ancak süre kısıtlılığı nedeniyle konular oldukça yüzeysel ele alınabildi; Ve bazı özel alanlarla sınırlı kaldı. Bununla birlikte Genel Kurul toplantısının kimya mühendisliğinin tartışılabileceği önemli forumlardan biri olabileceği de bu toplantı ile birlikte bir kez daha kanıtlanmış oldu.

Genel Kurul toplantısında üzerinde konuşulan konulardan birisi de Kimya Mühendisliği Bölümlerinde görülen erozyondu.

Memleketin her yöresinde plansızca açılan Kimya Mühendisliği bölümlerine öğrenci ilgi ve tercihinin giderek nasıl düştüğü toplantıda dile getirildi.

Özelleştirmelerin kimya sanayiinde yeni tesis yatırımlarının önünü nasıl tıkadığı, yıllardır oluşan birikimin bu nedenle nasıl dağıldığının altı çizildi. Dünya da kimya mühendisliğine olan ilginin arttığı ve mesleğimizin ürün geliştirme çalışmalarında öncü rolünün devam ettiği belirtildi. Ülkemizde açılan bu yeni Kimya Mühendisliği Bölümlerinin kaynak israfı yanında, gelişmiş kimyasal ürün üretim alanına yoğunlaşmayı de nasıl engellediği anlatıldı.

Özellikle mühendislik bölümlerine girişte YÖK tarafından belirlenen taban puan uygulamasının bazı Üniversitelerimizin kimya mühendisliği bölümlerine öğrenci girişini engellediği anlaşılıyor. Bu durum, ülke ihtiyacının çok üzerinde kontenjan bulunduran bu bölümlere girecek öğrenci sayısının azalmasına neden olduğu için bir bakıma olumlu. Ancak hiçbir maddi temeli olmadan, yeterli alt yapıya(öğretmen, lab. v.b) sahip olmadan bu bölümlerin açılışına izin veren YÖK’ün bu işten bedel ödemeden sıyrılmasını kabul etmek mümkün değil. Öte yandan bu durum 12 Eylül rejiminin mirası(!) olan ve bugüne kadar siyasal iktidarlar için işlenebilecek değerli bir tarla olarak varlığını sürdüren YÖK’ü tartışmaktan bizi alı koymamalıdır.

Sadece taban puan değil, kimya mühendisliği eğitiminin zorluğu, kimya sanayiinde yatırımların azlığı, var olan tesislerin işletim teknolojileri, ürün geliştirme çalışmalarındaki darboğazlar, meslek alanında yaşanan işsizlik ve ücret düşüklüğü v.b birçok neden gençlerin kimya mühendisliği bölümlerine olan tercihlerini etkilemektedir.

Genel Kurulda yeterli sayıda (20) öğrenci kayıt olmayan mühendislik bölümlerinde bu durumun iki yıl devam etmesi durumunda bölümlerin kapanacağı ve bunun YÖK tarafından konulmuş bir kural olduğu da açıklandı.

Bu koşulu  aşmak için kimya mühendisliği bölümlerinin birisinde yapılan uygulama  bir Oda üyemiz tarafından Oda Genel Kurulu’na açıklandı.

Bu üyemiz yaptığı konuşmada doğuda bir üniversitemizin kimya mühendisliği bölümünü örnek olarak anlattı.

Bu bölüm ÖSYM verilerine göre son üç dönem (2015-2016;2016-2017;2017-2018) taban puan bilgisi verilmeyen bir bölüm olarak kayıtlarda yer alıyor; Bölüme kayıt yaptıran öğrencinin olmadığı anlaşılıyor. Kural gereği bu bölümün kapanması gerekiyor. Ancak durum hiçte öyle değilmiş. Öğrendiğimize göre halen bölümde 22 öğrenci okumakta. Yine belirtildiğine göre öğrencilerin 19’u Suriye uyrukluymuş.

Yabancı uyruklu bir öğrencini Üniversitelerimizde okumasını istememek mümkün değil. Aksine özendirilmesi gerekir. Ancak bunun kuralları olmasından daha doğal bir şey olamaz. Bir bölüme, üstelik gençlerimizin tercih etmediği bir bölüme bu kadar yüksek sayıda Suriye kökenli öğrencinin kayıt yaptırmış olması ortada olağan bir durumun olmadığını gösteriyor. Moda deyimle bu fakültenin “takiye” yapmakta olduğunun göstergesi. Bölüm kapanmasın diye başvurulan, büyük bir olasılıkla YÖK tarafından görmezden gelinen bir durum söz konusu.

Halbuki yapılması gereken memleketin kimya mühendisliği ihtiyacı, eğitimin kalite kriterlerinin ve yabancı öğrenci kabul şartlarının kurallara bağlanması olmalı. Bu kurallar dışına çıkarak gerek yerel yöneticilerin ve gerekse siyasal iktidarların ikballeri için atılan her adımın bedeli yine bizler tarafından ödenmekte.

Kimya mühendisliği eğitiminde yukarıda verilen örnek, kimya mühendisliği kalitesini düşürmenin yanında kaynakların savurganlığı anlamına gelmekte, mesleğimizin geleceğini de karartmaktadır. Öte yandan bu örneğin her yönü ile öğrencilerine örnek olması gereken meslektaşlarımız tarafından uygulanmış olması bizleri mutlaka üzerinde düşündürtmelidir. İster meslektaşlarımız, isterse öğretim üyeleri tarafından uygulanmış olsun bu ciddi bir sosyal ve etik bir sorun olarak karşımızda durmaktadır.

Şubat 2018