Sığınılacak liman; ”mevzuatta yok”

Soma faciası sorumluluğundan kurtulmak için gerek denetleyici kuruluşlar ve gerekse işveren "mevzuatta yok" limanına sığınmaya çalışıyor.

 

SOMA faciasının üzerinden kısa bir süre geçmesine karşın kömür madenciliği ve bu alandaki iş güvenliği konularında bilgili kişi ve meslek örgütlerinin görüşlerinin isabetliliği ortaya çıktı. Savcılık tarafından atanan bilirkişi heyetinin ön raporundan da anlaşılacağı üzere bu olay bir afet değil. Mevzuatta yer alan hususlar ile kazanın geldiğini gösteren verilerin dikkate alınmadığı anlaşılıyor.

Öte yandan Devlet Denetleme Kurulu tarafından tam üç yıl önce hazırlanan ve sorumlu Bakanlıklar (Çalışma Bakanlığı ve Enerji Bakanlığı) ile Başbakanlık ve işçi sendikasının raflarında tozlanan raporda da aksaklıklar, eksiklikler de tek tek anlatılmış. Meslek örgütleri ise siyasal iktidarları yıllardır uyarıyor.

Cinayet işlendikten sonra üzüntüler ifade edilirken sorumluluğu bir başkasına yükleme çabaları da sürüyor, çeşitli bahaneler aranıyor. Bunlardan birisi de, ”yaşam odası” . “Mevzuatta yer almadığı için ne İdarenin talepte bulunması (yani denetleyen kurumların), ne de işverenin böyle bir önlem alması gerekmiyor “ demeye getiriliyor.

Bu konuda bir gazetede yer alan haberi özetleyerek aşağıda veriyoruz. Haberde yer alan konuşmayı yapan öğretim üyesi kazaya neden olacak her türlü önlemin alınmasının sadece insani bir görev değil aynı zamanda hukuki bir zorunluluk olduğunu açıklıyor.

“Alınması gereken önlemlerin yasada yazması gerekmez”

Soma’da yaşanan facianın ardından gündeme gelen yaşam odası tartışmalarında “mevzuatta yer almıyor” tartışmalarına itiraz geldi. Ankara Üniversitesi SBF Çalışma Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Gaye Burcu Yıldız, yasada “teknolojik olarak en gelişmiş sistemlerle önlem alma” kavramı bulunduğunu, teknolojik olarak geliştirilmiş ve ispatlanmış bir sistem varsa işletmelerin bunu kurmakla yükümlü olduğunu ve bu zorunluluğun bütün işyerleri için geçerli olduğunu söyledi. ”İşverenin iş sağlığı ve güvenliğini sağlamak için gerekli her türlü önlemi alma yükümlülüğünün önceki 1475 sayılı kanunda ve daha sonra çıkarılan 4857 sayılı kanunda düzenlendiğini ayrıca, 6331 sayılı İş sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda da bulunduğunu söyleyen Yıldız, ”Bu çerçevede, işverenlerin yükümlülükleri, mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dahil her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik önlemlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapar tanımıyla mevzuatta var” dedi. Yıldız “ her bir tedbirin açıkça yazılmasına gerek olmadığını, işverenlerin teknolojik bir gelişme var ise bunu uygulamakla yükümlü olduğunu ve Yargıtay’ın da değerlendirmelerinin bu esaslar üzerinden yaptığını  ” söyledi.

Dünya, Mehmet Kaya,21.05.2014