Kadın Mühendislerin kamudaki yeri

İktidar seçim beyannamesinde kadınların iş bulmasını kolaylaştıracağı sözünü verdi. Yeni hükümetin ilk işi, kamuda çalışan kadın sayısını hızla arttırmak olmalı.


Kadın ve sorunları ile ilgili birçok konu kadınlar ve örgütlerince sürekli gündemde tutulmaya çalışılıyor. İktidar odakları ise zamanın uygun olması halinde konuyu işlemekten kaçınmıyorlar. Kadın sorunlarının azalmadan devam ediyor olmasının temel nedenlerinden birisinin iktidarların bu zaman odaklı ilgileri olduğu söylenebilir. Ancak çok kapsamlı toplumsal, kültürel ve ekonomik boyutları olan bu sorunun çözümünün de kolay olmadığı bir gerçek.

Üniversite mezunu kadın mühendislerin yaşadıkları sorunların birçoğu diğer kadın sorunları ile çakışmakta. Özellikle büyük emekle kazandıkları mesleklerini icra edememeleri ve işsizlik ise mühendis kadınların bir diğer önemli sorunu. Üstelik bu sorun diğer sorunları gibi giderek büyüyor.

Kadın kimya mühendislerin sayısı artıyor

Son yıllarda kimya mühendisliği alanında kadın mühendislerinin sayısının arttığı gözle görülen bir gerçeklik. Bununla birlikte kimya mühendisliği bölümlerini tercih edenler ile mezunlar arasında ve iş yaşamında yer alan kadın kimya mühendislerinin sayıları bilinmiyor. Bu verileri bulabileceğimiz bir çalışmanın yapıldığına ilişkin bilgi de şimdilik elimizde yok. Ancak kimya mühendisliği bölümündeki herhangi bir sınıfa girdiğinizde, kabaca kadın öğrenci oranının erkeklere göre yüksek olduğu anlaşılabiliyor.

Bu durum ister istemez kadın sorununun kimya mühendisliği mesleği ile bağlantılı konuşulması gerekliliğini ortaya koyuyor. Kadın mühendislerin ve özellikle kadın kimya mühendislerinin sorunlarını tartışmanın, çözümlerine ilişkin taleplerde bulunmanın ve haklarını almaları için mücadelenin  mesleğimiz için hayati bir düzeye ulaştığı görülüyor.

Dolayısıyla kadın mühendislere yönelik faaliyetlerin meslek odamızda ve TMMOB çatısı altında daha sık yer alması da doğaldır. Nitekim TMMOB 4. Kadın kurultayı tamamlandı ve sonuç bildirisinde kadın mühendislerin birçok sorununa nedenleriyle vurgu yapıldı.

Çalışma yaşamında kadınların yeri

Kadın mühendislerin sorunlarından birisi de çalışma alanlarında iş bulmakta çektikleri zorluklardır. Çoğu özel sektör yetkilileri kadın mühendis yerine erkek mühendis çalıştırmayı tercih etmektedirler. Bu nedenle çalışan kadınların erkek çalışanlara oranı 1/2 civarındadır. Çalışan her 2 erkeğe karşı bir kadın iş hayatında kendine yer bulabilmektedir. Bu oran ne yazık ki kamuda da aynıdır. Ülke nüfusumuzun yarısını kadınlar oluştururken çalışma hayatında bu doğal oran bozulmaktadır.

Nüfusumuzun 80 milyona dayandığı günümüzde 15 yaş üstü çalışanların sayısı 26 milyon. Çalışan nüfusun 16,5 milyonu erkek iken, çalışan kadın sayısı 8 milyon civarında. Yani her üç çalışandan ancak biri kadın. Çalışan kadınların 4,5 milyonu ücretli iken,2,5 milyonu ücretsiz aile emekçisi, kendi işini yapan kadın sayısı ise 800 bin kadar.

Verilere göre sanayide çalışan kadın sayısı artıyor. Ancak bu kadınların çoğu tekstil, giyim ve gıda gibi katma değeri düşük sektörlerde istihdam ediliyorlar.

Kamuda çalışan kadın oranında da yukarıda verilen değerler geçerli. Kamuda da 3’e bir oranının korunduğu(!) anlaşılıyor.

Gözlenen o ki, kadınlar aile içine hapsedilmiş durumdalar. Onların iş yaşamında başarılı olmaları yerine, evde ev kadını veya ailesine katkı koyan bir konumda kalması başarılmış. Öte yandan kadının üretken alanlarda, örneğin bir mühendis olarak başarılı olması, yönetici konumlara ulaşması  da istenmemekte.

Mühendislerin durumu

Kadınların ve özellikle mühendis kadınların iş yaşamında başarılı olmasını engelleyen doğal bir eksikliğin olmadığı herkesin farkında olduğu bir husus.

Kanımızca kadını engelleyen, bilinçli olarak sürmesi istenen şey, süregelen  kültürel değer yargıları. Belirleyici kültür anlayışımız kadının evinde, çocuk büyütmesi ve erkeğe yardımcı olma konumunu destekliyor. Halbuki kadının erkek ile eşit hak ve fırsatlara sahip olduğu durumda ekonomiye katkısının GSYH’a 2025 de 28 trilyon dolar olacağı hesaplanıyor(McKinsey Global Institute –MGI) .Aynı kaynak bu miktarın Türkiye için 700 milyar dolar olacağını söylüyor.

Kadınların çalışma yaşamında başarılı olmalarının önünde sadece kültürel değer yargılarımız yok. İşe yerleşmede geri planda tutulmaları, aile yaşamını kolaylaştırıcı koşulların yetersizliği, düşük ücret gibi bir çok neden onların bilgi ve becerilerini geliştirilmesini engelleyen önemli etmenlerden bazıları.

Kamuda kadın erkek ayrımına son verilmelidir.

Yukarıda belirtildiği üzere kamuda çalışan kadın sayısı oldukça azdır. Bu nedenle kamuda çalışan kadın sayısının artırılması ve ülke nüfus oranıyla eşitlenmesi hukuki statüye kavuşturulmalıdır. Böylesi bir hukuki kuralda kadın çalışan oranı gerekirse kurum ve/ veya meslek alanına göre belirlenmeli, hedeflenen oranlara ulaşılana kadar sadece kadın istihdam edilmelidir.

Kadınların işyerlerinde başarılı olmasını sağlamak için erkeğin ailedeki sorumluluğunu artıracak koşullar yaratılmalıdır.

Özel sektörde kadın çalıştırılması, özellikle mühendislik gibi nitelikli eleman istihdamı teşvik edilmelidir. Örneğin AKP seçim beyannamesinde yer alan “İlk kez iş bulan gençlerin maaşı bir yıl boyunca devlet tarafından karşılanacak” uygulamasına gecikmeden kadınlardan  başlanmalı ve bir yıllık süre en az iki katı olmalıdır.

Öte yandan kadını ikinci plana iten anlayış terk edilmeli ve uygulamalarda kamu kurumları buna öncülük etmelidir. Bu konuda sicili oldukça kirli ve kabarık olan siyasal iktidar eğer seçim beyannamesinde verdiği sözleri tutacak ise bugüne kadar yaptıklarının 180 derece tersini yapmalıdır. Örneğin, Gıda ile ilgili bir  tv programına erkek talep eden TRT’nin bu tür davranışlardan vazgeçtiğini gösteren somut adımlar atması iktidarın vaatlerindeki samimiyetinin ölçülerinden birisi olabilir.

AKP seçim beyannamesinde Kadınların işgücü piyasasına katılması için iş modelleri hazırlanacak” ifadeleri de yer almaktadır. Yukarıdaki örnek davranışlar ve mevcut duruma rağmen seçim beyannamesine kadınlarla ilgili böylesi cümleler koyabilen bir iktidar, öncelikle kendi dükkanının önünü temizlemesi gerekir. Hükümet, istihdamda meslek sahibi kadın erkek sayısına göre hareket  edeceğini gecikmesiz ilan etmelidir. Bunun için iktidarın kapsamlı iş modeli çalışmasına ise hiç gerek yoktur. Bir kaç temel kural belirlemesi yeterli olacaktır.

29 yaş altı, her 10 işsizden 7’si kadın

Kadınların iş yaşamından fiilen uzak tutulduğunu gösteren veriler Bizzat TÜİK tarafından ilan ediliyor.  TÜİK’e başvuran üniversite mezunu iş arayanlar için ilan edilen veriler, durumun kadınlar aleyhine nasıl bozulduğunu ortaya koyuyor. TÜİK Ağustos 2015 kayıtlarına göre Üniversite mezunu işgücü sayısı 6,4 milyon. Bunların 5,6 milyonu istihdam ediliyor. 771 bin üniversite mezunu ise iş arıyor. İş arayanların 309 bini erkek iken, 462 bini kadın. Gerçek işsiz ve özellikle kadın işsiz sayısının bu rakamların çok üzerinde olduğunu söylemek için kahinlik yapmaya gerek yok. Nitekim kadın işsizlerin oranı erkeklerinkinden 2 katından fazla. Kadınlar arasında (iş arayan üniversite mezunu kadınlar) işsizlik oranı yüzde 18,4 iken bu oran erkekler için yüzde 8,0. Çok daha önemli bir durum ise genç üniversite mezunları arasındaki işsizliğin olağan üstü yüksek olması. 29 yaş ve altı üniversiteli kadın işsizlerin yüzdesi 39,7. Her 10 işsiz üniversitelinin 7’si kadın.

 Bu veriler yeni mezun kadınlar için durumun ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.

TMMOB kadın kurultayı başka birçok yönleriyle kadın mühendislerin sorunlarını dile getirdi. Kurultayda belirtildiği üzere kadın mühendisler erkeklerden çok daha zor durumda. Öte yandan kadın oranının yüksek olduğu kimya mühendisliği mesleğinde koşulların çok daha ağırlaştığı anlaşılıyor. O nedenle kadın mühendislere yönelik çok yönlü ayrımcı saldırılara karşı kadın erkek örgütlü, programlı bir mücadele önümüzde bir görev olarak duruyor.

Kasım 2015