Sadece yerli üretim yetmez

 

Kamu yönetim kriterlerinin belirlenmesi, üretimin rasyonel yapılabilmesi için de insanlığın geleceği için de bir zorunluluk.


Günümüz  sanayiindeki imalat hızını, ürünlerin dolaşım hızını bir tuşun altındaki paranın dolaşım hızıyla karşılaştıramayız. Ancak mal üretiminde ve tüketim noktasına ulaştırmada teknoloji ve altyapı olanakları giderek gelişiyor.Üretimde otomasyon, robot uygulamaları, uluslararası ulaşımda ipek yolu projeleri bunların belki en bilinen ve duyulanları.

Ekonomi alanındaki bu hıza ulaşmak için devlet yapılanmalarında günümüzde bir çok değişiklik yaşanıyor. Devletin bu hıza ayak uydurma çabaları ise insanlık için olumsuz sonuçlar doğuruyor.Tek adamların yönetimdeki belirleyiciliği tüm dünya da artarken, refahtan pay isteyenlerin hak talep ve elde etme güçleri biçiliyor.

Ortak aklın kullanılması, ekonomideki büyümenin adil dağıtımı gibi bir çok konu tartışılmıyor. Demokrasi ve kurumları hıza ayak uydurmak bahanesiyle  bir kenara itiliyor. 

Bunun temel nedeni kapitalist dünyada sürekliliği bir karekter olan krizin küresel güç odaklarının değişimine neden olması, değişikliklerin ülkelerde oluşturduğu kaosun aşılmasının ise ancak tek adamlık rejimlerle giderileceği inancının toplumlara kabul ettirilmesi. Bırakın yapsınlardan devlet kontrolünde, daha doğrusu bir tek akılla ekonominin yine özel yatırımcılar eliyle bir üst düzeye çıkarılması dönemine bir dönüş var gibi.

Uluslararası düzeyde finans kapitalin girdiği krizden kurtulması için yapılan müdahalelerin benzerleri ekonominin her alanında da uygulanıyor.

Bu doğrultuda  çeşitli ve sürekli değişen, ilavelerle yenilenen teşvikleri ve uygulamaları izliyoruz.

Geçmişte yatırım yapan sanayiciye yatırım aşamasında verilen teşvikleri (yer tahsisi, vergi muafiyetleri v.b) , yine kamu eliyle desteklenen finansman ve daha sonra bu krediye verilen garantiler izliyor. Bu da yetmeyince yatırım sonrası elde edilenden ürün (bazen hizmet ,bazen mal) satın alma garantisi teşviği veriliyor.

Bu adeta iş adamına parayı ben sağlıyorum, ürettiğini de satın alacağım demek. İş adamlarından istenen ise, sadece yatırımı yapması imalatın veya hizmetin organizasyonunu gerçekleştirmesi. Bir başka deyişle Kamu, “ben yatırım yapmayı işletme faaliyetlerini yürütmeyi beceremiyorum” diyor.

Halbuki bu büyüme modeli geçmişte de uygulanmıştı. Ülkemizde Kamu yoluyla yapılan yatırımların tüm giderleri Devlet tarafından karşılanıyordu. Ürünler için de Pazar derdi yoktu kamunun, yerel pazarı hazırdı. Kamu üretiyor, yerel Pazar tüketiyordu. Alım garantili yatırım gibi.

Günümüzdeki fark ise, yatırım ve işletme organizasyonunun özel şirketler tarafından yapılması.

Kamu adına ayrıca bir ön fizibilite çalışması da yapılıyor. Hangi alanların yatırım yapılabilir olduğu , hangi ürünlerin imal edilmesi gerektiği konularında özel şirketler teçhiz ediliyor.

1980 yılarında sonra hızla satılan kamu tesisleri içerisinde dokunulmayan sadece silah sanayi oldu. Silah (savunma ) sanayiinde Devlet hem üretici ve hem de alıcı oldu. Bu sektör planlarda yer alan yerli katkı oranlarının da üstüne çıktı.

 Günümüzde elde ettiği karlarla, yeni yatırımlarıyla ekonomide çok önemli bir noktaya gelmiş olan PETKİM'i Azer devlet kuruluşuna sattık. Yani "bağımsız devlet yaşı" çocuk yaşı olan bir Devlet olan Azeri Devleti, kamu işletmesinden kar edebilme beceri ve aklına sahip olduğunu kanıtlamış durumda.

Dile getirdiğimiz konu ile doğrudan ilgili bir planlamadan söz etti, Sanayi Bakanlığı. İçlerinde kimya ve ilaç sanayi bulunan teşvik verilecek alt sektörlerin belirlendiğini,  ithal edilen1000’den fazla ürünün yerelde üretilmesinin hedeflendiği açıklandı. Amaç 105 miyar dolar düzeyindeki ithal ürünün ülke içerisinde üretilmesi. Bunları üretecek şirketler için kriterler üzerinde çalışma yapıldığı da belirtildi.

Son olarak 43 adet ürünün imalatı için ihaleye çıkılacağı bilgisi haberlerde yer aldı.

Yukarıda sözü edilen çalışmalarda da doğal olarak alım garantisi söz konusu.

 Bu çalışmalarda hedef sadece üretmek ve bu üretimden elde edilecek karı özel girişimcilere aktarmak. Geçmişte üretirken özel sektörü teşvik etme ve besleme yöntemlerinin yerine yeni ve daha gelişmiş yöntemlerin konulması!

Bu yöntemin yerine rasyonel kamu yönetim kriterlerinin belirlenmesi, elde edilecek katma değer ve kardan toplumun adil bir şekilde yararlanmasını hedefleyen bir yönetim ise bir özlem olarak kalacak gibi. Halbuki böyle bir yönetim, üretimin rasyonel yapılabilmesi için de insanlığın geleceği için de bir zorunluluk.

Revize edilen kapitalist uygulamalar adaletsiz bir dünya yarattı; Savaşlar ve göçlerle insanların, insanlığın ölümüyle sürüyor.

*Not: Konu ile ilgili diğer haberleri sitemizde bulabilirsiniz

Ocak 2018