Türkiye'nin teknoloji ve sanayi politikası nedir, nerededir?

“Belirli bir seviyede sanayileşmiş ülkelerin sanayi politikasına ihtiyacı yok mudur? Bu nedenle mi ortada bir sanayi politikamız yok?.”


 

Son günlerde, 2019 bütçe teklifleri sürecinde Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın bütçesi tartışma konusu oldu. Sonra tartışmalara Bakanlık'tan açıklama geldi. Bütçenin bu haliyle ne yapılır ne yapılmaz daha sonra bakalım. Diğer ülkelerin programları ve bütçeleriyle de karşılaştıralım. Ama bunu yapabilmemiz için önce Türkiye'nin teknoloji ve sanayi politikasını ve hedeflerini bilmemiz gerekir. Bütçenin anlamlı olup olmadığını tartışmak ve diğer ülkelerle karşılaştırabilmek için önce ne olduğunu bilmeliyiz. İşte bu yüzden bugünün konusu Türkiye'nin teknoloji ve sanayi politikasının ne olduğunu sorgulamak.

Türkiye sanayileşmiş bir ülke. Son 40 yılda geçirdiği değişimle orta teknolojili bir sanayi ülkesi haline geldi. Peki belirli bir seviyede sanayileşmiş ülkelerin sanayi politikasına ihtiyacı yok mudur? Bu nedenle mi ortada bir sanayi politikamız yok? Sanayileşme sürecinde devletin sanayi politikası araçlarıyla süreci tetiklemesi gerekir. Bu ilk aşamalarda genel iyileştirmeler için sanayi politikası tasarlamak gerekirken, daha sonra odaklı sanayi politikasına ihtiyaç vardır. Yani devletin rolü sanayileşmenin ilk aşaması sonrasında bitmez. Bugün yeni sanayi devrimi söz konusuyken, devletin yeni sanayi politikası araçlarıyla dönüşüme yön vermesi ve hızlandırması gerekir. Dönüşüme yön verebilmek için ise, devletin yeni dünyaya en az küresel rekabet gücüne sahip şirketler kadar hakim olması bir zorunluluktur.

Önce yukarıdaki tabloyla dünyada sanayi politikalarının nasıl evrildiğine bir bakalım. 1980'lere kadar sanayi politikalarının odağında sanayileşme vardı. Burada ithal ikamesi, sektör spesifik politikalar, yapısal dönüşüm gibi konular gündemdeydi.

 

Dünden  bugüne  dünyada  sanayi  politikaları

Temel özellikler /Ana temalar

Sanayileşme ve yapısal dönüşüm

İstikrar, serbestleşme

Bilgiye dayalı ekonomi, küresel değer zincirleri

Yeni sanayi devrimi, sürdürülebilir kalkınma

Temel bileşenler

*İthal ikamesi

*Sektörel koruma politikaları

*Sektörel gelişim

*Ulusal kalkınma stratejileri

*Dikey, sektör spesifik politikalar

*Sınırlı kamu katılımı

*Daha yatay politikalar

*Doğrudan yabancı yatırımlara ilişkin açılımlar

*Rekabete açık ortama

*Serbest piyasa ekonomisi

*Uzmanlaşma ve verimlilik artışı

*yatay teknoloji politikaları

*Yatırım ortamının iyileştirilmesi

*Dijitalleşme ve Bilgi İletişim teknolojilerinin yayılımı.

*Küresel  üretim ağlarına katılım.

*Yetenek gelişimi

*KOBİ desteği

*Yeni sanayi ekosistemi

*Teknik kapasite gelişimi

*Üretimde inovasyon

*Yatay teknoloji politikaları

*Bilgi ve teknolojide kamu özel sektör işbirlikleri

*Yabancı teknolojinin yayılması

*Girişimcilik

*Öğrenen ekonomi

 

1980'lerde başlayan ve neredeyse 2000'lere kadar devam eden süreçte ise, sanayi politikaları serbestleşme ve istikrar etrafında şekillendi. Serbest piyasa ekonomisi, doğrudan yabancı yatırımlar ve dikeyden yavaş yavaş yatay alanlara doğru giden politika araçları temel bileşenlerini oluşturuyordu. 2000'lerin sonrasını ise, modern sanayi politikası diye adlandırıyoruz. Artık konu sanayileşme değil. 2000'lerde bilgiye dayalı ekonomi ve küresel değer zincirleri ana gündem maddesi haline geldi. Öncekilerin aksine artık yatay teknoloji politikalarına odaklanılan, uzmanlaşmanın ve verimlilik artışlarının önemli olduğu, dijitalleşmenin temel bir bileşen haline geldiği bir sanayi politikası dönemi başladı. Bu devam ederken son yıllarda ise, gündemimizde yeni sanayi devrimi ve sürdürülebilir kalkınma var. Hep diyorum ya teknolojik dönüşüm ekosistemi değiştirdi, yeni aktörler ve yeni roller söz konusu oldu. İşte bugünün konusu yeni sanayi ekosistemi oluşturmak. Bugün dünyada sanayi politikası gündemi, tekil sektörler etrafında değil yatay teknolojiler, üretimde inovasyon, girişimcilik gibi temel bileşenler etrafında şekilleniyor. Peki Türkiye'de nedir durum? Geçen yılın sonlarında 11. Kalkınma Planı hazırlık toplantılarını yaptık. Sonra Şubat 2018'de 11. Plan Tanıtım Toplantısı yapıldı. "Bu plan 2023 hedeflerine varış noktasıdır" denildi.

Sonra ne oldu? Yeni dünyaya uyumlu teknoloji ve sanayi politikası dokümanımızı içeren, hedefler koyan ve hızlandırıcı araçlar tanımlayan planımız nerede? Bu arada böyle tanımlarken olması gerekeni söylüyorum.

Türkiye, dünyanın ayrılmaz bir parçasıdır. Hedef tanımlarken kendi içimize kapalı değil, dünyadaki yerimiz için hedef tanımlamak gerekir. Değişen dünyada kendimize yer tanımlamak gerekir. Dünyanın teknoloji ve sanayi politikası gündemi, Türkiye'nin de öncelikleri olmalıdır. Dünyada sanayi politikası nasıl artık sektörel politika öncelikleriyle şekillenmiyorsa, Türkiye'de de böyle olması gerekir. Teknoloji politikası sanayi politikasının ayrılmaz bir parçasıdır. Yani nasıl olursa olsun bir 11. Planımız olsun asla demiyorum. 11. Plan hazırlık döneminde de hep belirttiğim gibi, 11.Plan'ın 10.Plan'dan farklı olduğunu, Türkiye'nin dönüşüm sürecini hızlandıracak altyapıya sahip olduğunu maalesef düşünmüyorum. Zaten ortada da tartışacak bir 11. Plan yok henüz. Bu arada bir de Yeni Ekonomi Programı açıklandı. Programın temel hedefinde yeni bir sanayi politikası çerçevesine işaret var mı? Ben göremedim. Temel hedefleri geçersek programın içinde "sanayi üretimi katma değerinin artırılması amacıyla sektör odaklı programlar yürütüleceği" belirtiliyor. Petrokimya sanayi bölgesinin kurulması, 20 biyoteknoloji ilacının yerli üretiminin yapılması gibi. Siz bir bakın bunlar tabloda nereye oturuyor. Buna ek olarak tabii ki bir de son açıklananlardan biri olan "Dijital dönüşüm yol haritasının hayata geçirilmesi" var. Onun içine de bir bakın derim. Yeni teknoloji platformları, mevcut politika araçları üzerine düşünme ihtiyacını beraberinde getirdi. Yeni teknolojiler için politika tasarlamak, yeni teknolojinin teknik olarak ne olduğunu ve hangi sektörleri nasıl etkilediğini bilmeyi gerektirir. Tekil sektörler için politika tasarımından farklıdır. Yeni teknolojilerle sanayide niteliksel dönüşümü tasarlamak, değer zincirinin hangi aşamasının hangi teknolojiler ile ne tür yayılma etkisine sahip olacağını bilmeyi gerektirir. Yeni teknolojilere yönelik yeni finansal mekanizmalar, kurumsal yapılar ve yasal düzenleme ihtiyaçları ortaya çıkar.

Hem geleneksel sektörlerimizi dönüştürecek hem de yüksek teknolojili alanlarda rekabet gücümüzü artıracak teknoloji odaklı bir sanayi politikası çerçevesine ihtiyaç var. Bunu yaparken Türkiye’nin hangi alanlarda küresel rekabet gücü elde edebileceğini göz önünde bulundurmak için dünyanın ne yaptığını detayıyla bilmek gerekiyor. Akıllı uzmanlaşma bugünün en önemli meselelerinden biri. Geçen gün bir çalıştayda ben Türkiye'nin inovasyon ekosistemini geçmişten bugüne anlatırken, şirketin global temsilcilerinden yabancı bir katılımcı, yeni Cumhurbaşkanlığı sistemi ile birlikte Türkiye'nin teknoloji ve sanayi politikasının nasıl değiştiğini, hedeflere ulaşmak için yeni sistemin hızlandırıcı olup olmadığını sordu.

Çalıştayda amacımız şirketlerin kendilerini yeniden konumlandırabilmelerine çerçeve hazırlamak üzere ekosistemi tartışmaktı. Yeni sistemin kolaylaştırıcı olup olmadığını görmek için önce bir teknoloji ve sanayi politikası çerçevesine ihtiyacımız var.

Türkiye'nin bugün şirketlere anlatacak değişen dünya ile uyumlu bir hikayesi var mı? Yatırımları yeniden konumlandırmalarını sağlamak için göstereceğimiz, kamu tarafından sahiplenilmiş, her açıdan tutarlı, kararlı ve etkileyici bir teknoloji ve sanayi politikası hikayemiz var mı? Şimdi yanlış anlaşılmasın, uzun uzun yazılmış fakat yeni dünyada bir anlamı olmayan dolayısıyla rafa kalkacak odaksız planlardan, belgelerden bahsetmiyorum. Bugünün problemlerini çözmeye çalışırken bir yandan da gelecek telaşında olduğumuzu gösterecek odaklı bir teknoloji ve sanayi politikası çerçevesi gerekiyor.

05 Kasım 2018,Selin Arslanhan Memiş ,Dünya