Yüksek Öğretimde kontenjanların dolmamasının

YÖK kontenjan açıklarının nedenini sınava girenlere soruyor. İnsangücü planlamadan sorumlu Kurum olduğunu görmüyor.


 

Yükseköğretime giriş sınav ve sonuç verileri YÖK tarafından açıklandı . Bu sonuçların genel değerlendirmesi yanında özellikle bu yıl sonu Kimya Mühendisliği alanındaki toprak kaymalarını  not etmek gerekiyor.Ancak bundan daha da önemlisi, bu sonuçlar çocuklarının eğitimini düşünen  aileler ile onurlu bir gelecek hayalleri için bu bölümlere girmeye çalışan gençler ve bu ülkenin geleceğinden sorumlu olduğunu düşünen her birey için önemli.

Yüksek öğrenim verileri neler söylüyor?

Bilindiği üzere Yüksek öğrenim bir ihtiyaç sonucu ortaya çıkan bir olgu.Gençlerimizi bu okullarda çeşitli alanlarda eğitmek toplumun bu gün ve gelecekte ihtiyac duyacağı eğitilmiş insan gücünü karşılamak için yapılıyor. Yüksek öğrenim bu  nedenle ülkenin ekonomik ve sosyal hedefleri ile doğrudan ilişkili bir alan. Dolayısıyla önceden öngörülen hedefler doğrultusunda saptanan meslek ihtiyacının belirlenmesini gerektiriyor. Nitekim  bu görev kuruluş yasasısıyla YÖK’e verilmiş. Açılan her bölüm, istihdam edilen her öğretim elemanı,İnşa edilen her okul ve bu okullar için alınan her eğitim aracı ve donatıları ülkenin yetişmiş insan gücü ihtiyacını karşılamak için.

YÖK’ün yayınladığı veriler ile yukarıda sözü edilen amaç ne kadar uygun işte bu yazıda özetle bu hususa dikkat çekilecek ve bu amaçla aşağıda tablolarda yer alan rakamlardan bazı sonuçlar üretilecektir.

1-Üniversite sınavına gİrme hakkına sahip olanların yaklaşık %50’si tercihte bulunmamakta ve üniversitelere girmemektedir.(tablo 1) https://www.evrensel.net/haber/332357/ogrenciler-neden-universite-tercih...

Tablo 1:   2017-ÖSYS   Yerleştirme   Sonuçlarına   İlişkin   Sayısal   Bilgiler

Tercih     Yapma    Hakkına

   Sahip Olan    ve

Tercih     Yapan

Aday Sayıları

 

Lise

Meslek lisesi

Toplam

Tercih Yapma Hakkı Olanlar

1.117.626

729.254

1.846.880

Tercih Yapanlar

627.850

366.916

994.766

 

2- Lisans öğretim kurumlarında boş kalan kontenjanların çoğunluğu paralı öğretim kurumlarına ait.Bu özel üniversitelerdeki boş kontenjan oranı %19 ‘a ulaşmış durumda. Üniversitelerin Lisans programlarında  boş kalan kontenjanın toplam sayısı 50.821 .Bu oran olarak toplam kontenjanın %10,7’sine karşılık geliyor.(tablo:2)

Peki bu kontenjanların doldurulması amacıyla tanınan ikinci başvuru sonuçlarından olumlu bir sonuç alındımı?

Tablo3’de buna ilişkin veriler görülüyor.Anaşıldığı üzere boş kontenjanlara da talep gelmemiş.Kontenjanların yaklaşık %10’u nuna talepde bulunulmuş.

Bu veriler sadece bu yıla ait eğilimi yansıtmıyor. Son 5 yıldan beri benzer veriler görülüyor. Üstelik ağırlığı giderek daha da büyüyerek

Demekki Lisans öğretiminde ve dolayısıyla yüksek öğretimde anlatılan başarı hikayesi ailelerimizin ve gençlerimizin hikayesi olamamış.

 

 

Tablo 2: 2017-ÖSYS Örgün Yükseköğretim Programlarının Kontenjanları ve Yerleşen  Aday  Sayıları

 

 

Lisans

 

 

Ön Lisans

 

 

Toplam

 

 

Kontj.

Yerleşen

Boş

Kontj.

Yerleşen

Boş

Kontj.

Yerleşen

Boş

Devlet

Üniversitesi

373.642

346.671

26.971

346.068

218.434

127.634

719.710

565.105

154.605

Vakıf Üniversitesi

83.536

67.496

16.040

85.295

52.113

33.182

168.831

119.609

49.222

K.K.T.C

14.890

8.054

6.836

5.441

2.741

2.700

20.331

10.795

9.536

Diğer Ülkelerdki.

Üniversite

1.699

725

974

100

54

46

1.799

779

1.020

Toplam

473.767

422.946

50.821

436.904

273.342

163.562

910.671

696.288

214.383

 

Tablo 3:  2017 ÖSYS  Yükseköğretim  Programlarının  Ek  Kontenjanları  ve  Yerleşen  Aday  Sayıları

 

 

 

LİSANS

 

 

ÖNLİSANS

 

 

TOPLAM

 

 

Kontenjan

Yerleşen

Boş

Kontenjan

Yerleşen

Boş

Kontenjan

Yerleşen

Boş

Devlet

Üniversiteleri

94.945

10.385

84.560

203.314

32.957

170.357

298.259

43.342

254.917

Vakıf

Üniversiteleri

20.751

2.431

18.320

42.159

4.616

37.543

62.910

7.047

55.863

KKTC

Üniversiteleri

8.009

686

7.323

3.447

296

3.151

11.456

982

10.474

Diğer Ülkelerdeki

Üniversiteler

 

738

 

29

 

709

 

51

 

0

 

51

 

789

 

29

 

760

Toplam

124.443

13.531

110.912

248.971

37.869

211.102

373.414

51.400

322.014

*Ek kontenjan sayısının(lisans programlarında 124.443) tablo 2 de yer alan boş kontenjan sayısının(lisans:50.821) iki katından fazla ilan edilmesi dikkatimizi çekti.Ancak cevabını bulamadık !

 

3-Kontenjanların dolmamasının nedenleri nelerdir.

  Yüksek öğretimin geldiği bu noktanın  oldukça önemli olduğunu düşünüyoruz.Çünkü konu geleceğimiz,varlığımızın devamı  ile ilgili.

Örneğin  işletme sahibi olsa idiniz ve böylesi önemli bir sorunla karşıkarşıya gelseydiniz hemen harekete geçer, çözüm için öncelikle nedenleri araştırır  ve soruları üretmeye başlardınız.Doğal olarak  sorulardan biri üretilenin pazarın ihtiyaçlarını karşılayıp karşılayamadığı olurdu.Ancak en değerlisi üretilene karar verdiğiniz güne döner kararınızda bir yanlışlık yapıp yapmadığınızı sorgulamanız olurdu.

Diğerlerine girmeyelim.

Bu alanı planlayan YÖK bu konuda nihayet bir adım attı. Sonuçları, öğrencilerin tercih yapmama nedenlerini öğrenmek için e posta anketi yaptı.Daha sonra elde ettiği sonuçları da değerlendiren  bir rapor yayınladı.( www.yok.gov.tr/web/guest/yok-tercih-anketi-sonuclandi).

Raporda göze çarpan önemli bazı noktalara aşağıda yer veriyoruz.

“*Ankete katılan gençlerin %40’ı üç ve daha fazla üniversite sınavına girerken geri kalan %60 bir veya iki defa sınava girenlerden oluşmaktadır.

*Ankete katılanların %65,7 si kamu üniversitelerin tercih etmeme nedenini istediği bölüm için yeterli puan alamamak göstermiştir.%27,4 ü ise kazandığı bölümleri bitirdikten sonra iş bulamayacağını düşünmektedir.%13,2 si üniversitelerdeki eğitimin kalitesizliğini gerekçe olarak ifade etmişlerdir.

*Özel üniversitelerin tercih edilmeme gerekçesinin oranı %52,1 olurken, öğrenim göreceği bölümü bitirince, iş bulamayacağı düşüncesinde olanların oran %30,7 olmuştur.

YÖK elde ettiği sonuçları yorumlayarak aşağıda sonuçları değerlendirmektedir. YÖK’e göre;
. Adaylar daha bilinçli tercih yapmaktadırlar.

. Adaylar, Vakıf Üniversitelerindeki öğrenim ücretlerini yüksek bulmaktadırlar.

.Sonuçlar YÖK’e ve Üniversitelere yeni sorumluluklar yüklemektedir.

.Adaylar iş bulabileceği alanlarda öğrenim görmek istemektedirler.

.YÖK de kontenjan planlamasında  daha da dikkat etmelidir.

.İşgücü piyasası ile  planlanan yükseköğretim programlarımızın uyumu sağlanmalıdır

ğretim kurumları programlarını dış paydaşlar ile birlikte gözden geçirmelidirler.”

Anlaşılan anket sonuçları görülenin malumundan ibaretin ötesine geçememektedir. Yaşamın gerçekleri gençlerimizi ve ailelerini rasyonel tercihler yapmaya zorlamaktadır. Yeterli geliri olmayan veya diplomalı işsiz olarak gezen gençlerin görünürlülüğünü ortadan kaldırmak bu olguları görünmez kılmak mümkün olamamaktadır. Bu durum ister istemez yüksek öğrenime ilginin gerilemesine neden olmaktadır.

Ancak bunun son yıllarda ortaya çıkan bir durum olmadığı da açıktır. Yıllardan beri hesapsız açılan üniversiteler buradan mezun olanları istihdam edemeyen ülke altyapısı bu sonuçları doğurmuştur. Açılan yüzlerce üniversitenin, adeta aldatılan mezunların sorumlusu sadece siyasi iktidarlar değildir. Özellikle kuruluş yasasında yüksek öğrenim planlanması sorumluluğu yer alan YÖK, bugünkü sonucun  baş sorumlusudur.

Gelinen noktada Yüksek öğretim programlarının ilgili kurumlarla birlikte gözden geçirileceği ve bu doğrultuda çalışmalar yapıldığı ifade edilmektedir. Bu kurumlar arasında  siyasi iktidarlar tarafından kontrol edilen kamu kuruluşları var mıdır? Henüz bilinmemektedir. Umarız bunlar arasına meslek odaları ve konu ile ilgili Dernekler dahil edilmiştir. Kanımca böylesi bir kurulun ilk yapması gereken yükseköğretim işgücü ihtiyacını belirlemesi ve bu ihtiyacın gelecekte değişecek koşullara uygun orta vadeli bir program ortaya koymasıdır.

Ancak gecikmeden çok ivedi bazı önlemler alınmalıdır. Bugüne kadar YÖK , yüksek öğrenimde sürekli sorun yaratmanın ve siyasetin rasyonel olmayan isteklerini yerine getirmenin dışına çıkmadığını not etmek gerekir. Bu nedenle ilk yapılması gereken YÖK sisteminin ortadan kaldırılması olmalıdır. Ancak böylesi bir durumun mümkün olamayacağı da görülmektedir. Özellikle son yıllarda bu alan siyasetin ve ticaretin kazanç  alanı haline gelmiştir. Bu durumdan sorumlu bir kurum olan YÖK’ün kendisini dönüştüreceğini düşünmek ise saflıktan başka bir şey değildir.

Bununla birlikte bu yazı sonunda özellikle ailelerin ve gençlerin aldatılmasını kısmen gidermek için bazı önermelerde bulunmak istiyoruz.

İşte bunların bazıları;

*Asgari puan uygulamasına ve belirli miktarda öğrenci tercih edilmeyen bölümlerin kapatılması uygulaması genişletilerek devam edilmelidir.

*Kontenjanları dolmayan alanlarda yeni bölümlerin açılması engellenmeli ve paralı üniversitelerde bu bölümlerin kontenjanları azaltılmalıdır. Böylece daha fazla gence kamu üniversitelerinde öğrenim görme fırsatı tanınmalıdır.

*En büyük işsizliğin göründüğü yükseköğretim mezunu gençlere yönelik desteklerin genişletilerek devam ettirilmesi ve işe girişe kadar devamının sağlanması Devlet’in temel görevidir.

Yüksek eğitimin sorun alanı sadece öğrenci ve mezunlarla sınırlı olmadığı dikkate alındığında konunun sürekli izlenmesi ve sorunların çözümü için demokratik bir ortam yaratılarak bütün yönleriyle sürekli tartışılması gerekir. Aksi durum bugün yaşanan sorunların büyümesi ve bunlara yenilerinin eklenmesi demek olacaktır.

Ekim 2017

 

Yeni YÖK’ün bünyesinde; Yükseköğretim Eğitim Programları Danışma KuruluYÖK kontenjan açıklarının nedenini sınava girenlere soruyor. İnsangücü planlamadan sorumlu Kurum olduğunu görmüyor.

 

Yükseköğretime giriş sınav ve sonuç verileri YÖK tarafından açıklandı . Bu sonuçların genel değerlendirmesi yanında özellikle bu yıl sonu Kimya Mühendisliği alanındaki toprak kaymalarını  not etmek gerekiyor.Ancak bundan daha da önemlisi, bu sonuçlar çocuklarının eğitimini düşünen  aileler ile onurlu bir gelecek hayalleri için bu bölümlere girmeye çalışan gençler ve bu ülkenin geleceğinden sorumlu olduğunu düşünen her birey için önemli.

Yüksek öğrenim verileri neler söylüyor?

Bilindiği üzere Yüksek öğrenim bir ihtiyaç sonucu ortaya çıkan bir olgu.Gençlerimizi bu okullarda çeşitli alanlarda eğitmek toplumun bu gün ve gelecekte ihtiyac duyacağı eğitilmiş insan gücünü karşılamak için yapılıyor. Yüksek öğrenim bu  nedenle ülkenin ekonomik ve sosyal hedefleri ile doğrudan ilişkili bir alan. Dolayısıyla önceden öngörülen hedefler doğrultusunda saptanan meslek ihtiyacının belirlenmesini gerektiriyor. Nitekim  bu görev kuruluş yasasısıyla YÖK’e verilmiş. Açılan her bölüm, istihdam edilen her öğretim elemanı,İnşa edilen her okul ve bu okullar için alınan her eğitim aracı ve donatıları ülkenin yetişmiş insan gücü ihtiyacını karşılamak için.

YÖK’ün yayınladığı veriler ile yukarıda sözü edilen amaç ne kadar uygun işte bu yazıda özetle bu hususa dikkat çekilecek ve bu amaçla aşağıda tablolarda yer alan rakamlardan bazı sonuçlar üretilecektir.

1-Üniversite sınavına gİrme hakkına sahip olanların yaklaşık %50’si tercihte bulunmamakta ve üniversitelere girmemektedir.(tablo 1) https://www.evrensel.net/haber/332357/ogrenciler-neden-universite-tercih...

Tablo 1:   2017-ÖSYS   Yerleştirme   Sonuçlarına   İlişkin   Sayısal   Bilgiler

Tercih     Yapma    Hakkına

   Sahip Olan    ve

Tercih     Yapan

Aday Sayıları

 

Lise

Meslek lisesi

Toplam

Tercih Yapma Hakkı Olanlar

1.117.626

729.254

1.846.880

Tercih Yapanlar

627.850

366.916

994.766

 

2- Lisans öğretim kurumlarında boş kalan kontenjanların çoğunluğu paralı öğretim kurumlarına ait.Bu özel üniversitelerdeki boş kontenjan oranı %19 ‘a ulaşmış durumda. Üniversitelerin Lisans programlarında  boş kalan kontenjanın toplam sayısı 50.821 .Bu oran olarak toplam kontenjanın %10,7’sine karşılık geliyor.(tablo:2)

Peki bu kontenjanların doldurulması amacıyla tanınan ikinci başvuru sonuçlarından olumlu bir sonuç alındımı?

Tablo3’de buna ilişkin veriler görülüyor.Anaşıldığı üzere boş kontenjanlara da talep gelmemiş.Kontenjanların yaklaşık %10’u nuna talepde bulunulmuş.

Bu veriler sadece bu yıla ait eğilimi yansıtmıyor. Son 5 yıldan beri benzer veriler görülüyor. Üstelik ağırlığı giderek daha da büyüyerek

Demekki Lisans öğretiminde ve dolayısıyla yüksek öğretimde anlatılan başarı hikayesi ailelerimizin ve gençlerimizin hikayesi olamamış.

 

 

Tablo 2: 2017-ÖSYS Örgün Yükseköğretim Programlarının Kontenjanları ve Yerleşen  Aday  Sayıları

 

 

Lisans

 

 

Ön Lisans

 

 

Toplam

 

 

Kontj.

Yerleşen

Boş

Kontj.

Yerleşen

Boş

Kontj.

Yerleşen

Boş

Devlet

Üniversitesi

373.642

346.671

26.971

346.068

218.434

127.634

719.710

565.105

154.605

Vakıf Üniversitesi

83.536

67.496

16.040

85.295

52.113

33.182

168.831

119.609

49.222

K.K.T.C

14.890

8.054

6.836

5.441

2.741

2.700

20.331

10.795

9.536

Diğer Ülkelerdki.

Üniversite

1.699

725

974

100

54

46

1.799

779

1.020

Toplam

473.767

422.946

50.821

436.904

273.342

163.562

910.671

696.288

214.383

 

Tablo 3:  2017 ÖSYS  Yükseköğretim  Programlarının  Ek  Kontenjanları  ve  Yerleşen  Aday  Sayıları

 

 

 

LİSANS

 

 

ÖNLİSANS

 

 

TOPLAM

 

 

Kontenjan

Yerleşen

Boş

Kontenjan

Yerleşen

Boş

Kontenjan

Yerleşen

Boş

Devlet

Üniversiteleri

94.945

10.385

84.560

203.314

32.957

170.357

298.259

43.342

254.917

Vakıf

Üniversiteleri

20.751

2.431

18.320

42.159

4.616

37.543

62.910

7.047

55.863

KKTC

Üniversiteleri

8.009

686

7.323

3.447

296

3.151

11.456

982

10.474

Diğer Ülkelerdeki

Üniversiteler

 

738

 

29

 

709

 

51

 

0

 

51

 

789

 

29

 

760

Toplam

124.443

13.531

110.912

248.971

37.869

211.102

373.414

51.400

322.014

*Ek kontenjan sayısının(lisans programlarında 124.443) tablo 2 de yer alan boş kontenjan sayısının(lisans:50.821) iki katından fazla ilan edilmesi dikkatimizi çekti.Ancak cevabını bulamadık !

 

3-Kontenjanların dolmamasının nedenleri nelerdir.

  Yüksek öğretimin geldiği bu noktanın  oldukça önemli olduğunu düşünüyoruz.Çünkü konu geleceğimiz,varlığımızın devamı  ile ilgili.

Örneğin  işletme sahibi olsa idiniz ve böylesi önemli bir sorunla karşıkarşıya gelseydiniz hemen harekete geçer, çözüm için öncelikle nedenleri araştırır  ve soruları üretmeye başlardınız.Doğal olarak  sorulardan biri üretilenin pazarın ihtiyaçlarını karşılayıp karşılayamadığı olurdu.Ancak en değerlisi üretilene karar verdiğiniz güne döner kararınızda bir yanlışlık yapıp yapmadığınızı sorgulamanız olurdu.

Diğerlerine girmeyelim.

Bu alanı planlayan YÖK bu konuda nihayet bir adım attı. Sonuçları, öğrencilerin tercih yapmama nedenlerini öğrenmek için e posta anketi yaptı.Daha sonra elde ettiği sonuçları da değerlendiren  bir rapor yayınladı.( www.yok.gov.tr/web/guest/yok-tercih-anketi-sonuclandi).

Raporda göze çarpan önemli bazı noktalara aşağıda yer veriyoruz.

“*Ankete katılan gençlerin %40’ı üç ve daha fazla üniversite sınavına girerken geri kalan %60 bir veya iki defa sınava girenlerden oluşmaktadır.

*Ankete katılanların %65,7 si kamu üniversitelerin tercih etmeme nedenini istediği bölüm için yeterli puan alamamak göstermiştir.%27,4 ü ise kazandığı bölümleri bitirdikten sonra iş bulamayacağını düşünmektedir.%13,2 si üniversitelerdeki eğitimin kalitesizliğini gerekçe olarak ifade etmişlerdir.

*Özel üniversitelerin tercih edilmeme gerekçesinin oranı %52,1 olurken, öğrenim göreceği bölümü bitirince, iş bulamayacağı düşüncesinde olanların oran %30,7 olmuştur.

YÖK elde ettiği sonuçları yorumlayarak aşağıda sonuçları değerlendirmektedir. YÖK’e göre;
. Adaylar daha bilinçli tercih yapmaktadırlar.

. Adaylar, Vakıf Üniversitelerindeki öğrenim ücretlerini yüksek bulmaktadırlar.

.Sonuçlar YÖK’e ve Üniversitelere yeni sorumluluklar yüklemektedir.

.Adaylar iş bulabileceği alanlarda öğrenim görmek istemektedirler.

.YÖK de kontenjan planlamasında  daha da dikkat etmelidir.

.İşgücü piyasası ile  planlanan yükseköğretim programlarımızın uyumu sağlanmalıdır

ğretim kurumları programlarını dış paydaşlar ile birlikte gözden geçirmelidirler.”

 

Anlaşılan anket sonuçları görülenin malumundan ibaretin ötesine geçememektedir. Yaşamın gerçekleri gençlerimizi ve ailelerini rasyonel tercihler yapmaya zorlamaktadır. Yeterli geliri olmayan veya diplomalı işsiz olarak gezen gençlerin görünürlülüğünü ortadan kaldırmak bu olguları görünmez kılmak mümkün olamamaktadır. Bu durum ister istemez yüksek öğrenime ilginin gerilemesine neden olmaktadır.

Ancak bunun son yıllarda ortaya çıkan bir durum olmadığı da açıktır. Yıllardan beri hesapsız açılan üniversiteler buradan mezun olanları istihdam edemeyen ülke altyapısı bu sonuçları doğurmuştur. Açılan yüzlerce üniversitenin, adeta aldatılan mezunların sorumlusu sadece siyasi iktidarlar değildir. Özellikle kuruluş yasasında yüksek öğrenim planlanması sorumluluğu yer alan YÖK, bugünkü sonucun  baş sorumlusudur.

Gelinen noktada Yüksek öğretim programlarının ilgili kurumlarla birlikte gözden geçirileceği ve bu doğrultuda çalışmalar yapıldığı ifade edilmektedir. Bu kurumlar arasında  siyasi iktidarlar tarafından kontrol edilen kamu kuruluşları var mıdır? Henüz bilinmemektedir. Umarız bunlar arasına meslek odaları ve konu ile ilgili Dernekler dahil edilmiştir. Kanımca böylesi bir kurulun ilk yapması gereken yükseköğretim işgücü ihtiyacını belirlemesi ve bu ihtiyacın gelecekte değişecek koşullara uygun orta vadeli bir program ortaya koymasıdır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ancak gecikmeden çok ivedi bazı önlemler alınmalıdır. Bugüne kadar YÖK , yüksek öğrenimde sürekli sorun yaratmanın ve siyasetin rasyonel olmayan isteklerini yerine getirmenin dışına çıkmadığını not etmek gerekir. Bu nedenle ilk yapılması gereken YÖK sisteminin ortadan kaldırılması olmalıdır. Ancak böylesi bir durumun mümkün olamayacağı da görülmektedir. Özellikle son yıllarda bu alan siyasetin ve ticaretin kazanç  alanı haline gelmiştir. Bu durumdan sorumlu bir kurum olan YÖK’ün kendisini dönüştüreceğini düşünmek ise saflıktan başka bir şey değildir.

Bununla birlikte bu yazı sonunda özellikle ailelerin ve gençlerin aldatılmasını kısmen gidermek için bazı önermelerde bulunmak istiyoruz.

İşte bunların bazıları;

*Asgari puan uygulamasına ve belirli miktarda öğrenci tercih edilmeyen bölümlerin kapatılması uygulaması genişletilerek devam edilmelidir.

*Kontenjanları dolmayan alanlarda yeni bölümlerin açılması engellenmeli ve paralı üniversitelerde bu bölümlerin kontenjanları azaltılmalıdır. Böylece daha fazla gence kamu üniversitelerinde öğrenim görme fırsatı tanınmalıdır.

*En büyük işsizliğin göründüğü yükseköğretim mezunu gençlere yönelik desteklerin genişletilerek devam ettirilmesi ve işe girişe kadar devamının sağlanması Devlet’in temel görevidir.

Yüksek eğitimin sorun alanı sadece öğrenci ve mezunlarla sınırlı olmadığı dikkate alındığında konunun sürekli izlenmesi ve sorunların çözümü için demokratik bir ortam yaratılarak bütün yönleriyle sürekli tartışılması gerekir. Aksi durum bugün yaşanan sorunların büyümesi ve bunlara yenilerinin eklenmesi demek olacaktır.

Ekim 2017

 

Yeni YÖK’ün bünyesinde; Yükseköğretim Eğitim Programları Danışma Kurulu