“Botaş zararda. Doğal gaz fiyatını indiremeyiz”.

Botaş zararda gerekçesiyle doğalgaz fiyatlarını sabit tutmak, zararın tüketici tarafından ödenmesini istemek demektir. Botaş kar eden kuruluş iken zarar etmesine göz yumulmuştur.


Petrol fiyatlarının yüzde 40 oranında düşmesi ve arkasından Putin ziyaretinde ilan edilen 2015 yılı doğalgaz alım fiyatlarında indirim yapılacağı haberi, herkese “bu fiyat düşüşler bizim cebimize ne zaman yansıyacak “ sorusunu sordurdu. Ancak petrolde meydana gelen devasa düşüş akaryakıt fiyatlarına minik bir dilim olarak yansıtılırken, doğalgazda indirim yapılmayacağı bizzat Enerji Bakanı tarafından açıklandı. Bakan açıklamasında “Botaş zarar ediyor” gerekçesine tutundu.

Doğalgaz fiyatları vergi gelirleri nedeniyle yüksek tutuluyor

Son aylarda her iki enerji hammaddesinde meydana gelen değişikliklere ilişkin bilgiler ve değerlendirmelere bu sitede yer verilmişti. Dile getirilen düşünceleri bir iki cümleyle tekrarlamak zorunlu oldu.

1-Doğalgaza Ekim ayında zam yapılmadan önce ”doğalgaza zam gerekçesinin Bakanın açıkladığı gibi ne döviz değerinin artması ve ne de petrol fiyat artışları olmadığı” söylendi. Çünkü döviz artmamış, petrol fiyatları düşme eğilimindeydi ve Gazprom doğalgaz fiyatlarını zaten indirmişti. Ancak o günlerde bu indirim doğalgaz satış fiyatlarına yansıtılmadı. Bu nedenle zammın asıl gerekçesinin elektrik üretim  maliyetlerindeki artışın giderilmesi olduğu sonucuna ulaşılmıştı.

2-Motorin ve benzin fiyatlarının Türkiye’de olağan üstü yüksek olduğu 41 Avrupa ve çevremizdeki petrol kaynağı olmayan Ermenistan, Gürcistan ve Yunanistan gibi ülkelerdeki pompa fiyatları tablo halinde verilerek gösterildi. Petrol fiyatları Temmuz ayından bu güne yüzde 40 düşmesine karşın benzin fiyatlarının ancak yüzde 10 azaldığı verileriyle kaynaklarından verildi. Yakıttan elde edilen vergi gelirlerinin azalmasına Hükümetin izin veremeyeceği ve bu nedenle pompa fiyatlarının düşürülmediği hususunun altı çizilmişti.

Botaş’ın zarar etmesine göz yumuluyor

Şimdi Enerji Bakanının arkasına sığındığı “Botaş zararda, indirim yapamayız”,” Botaş zaten gazı yüksek fiyatla satın alıyor “açıklamasına gelmek istiyoruz.

Bakan doğru söylüyor. Botaş zararda. Botaş faaliyet raporlarında ve Meclis tutanaklarında yer aldığı için bu gerçekliği kimsenin inkar etmesi mümkün değil. Ancak bu sonuca nasıl gelindiği konusunda bir iki bilgiyi paylaşmak istiyoruz.  

Önce şunu söylemek gerekir. Botaş’ın son 12 yıllık faaliyetinin sorumluluğu a dan z ye kadar Hükümete aittir. Bu sorumluluktan kaçamaz. Ancak şunu hemen söyleyelim. Botaş zarar eden bir kuruluş olarak Hükümetin kucağına doğmadı.

BOTAŞ, 2003'e kadar kâr ediyordu. 2002'de ham petrolün varili 22 dolardı; Temmuz 2008'de 147 dolara çıktı. 2007'den 2008'e kadar gerekli zam yapılmadığı için, BOTAŞ zarara geçti. 1 Temmuz 2008'de otomatik fiyatlandırma, Başbakan'ın başkanlığında 6 bakanın iştirakiyle toplanan Yüksek Planlama Kurulu kararıyla uygulamaya girdi. Buna göre, 6-9 ay önceki petrol fiyatları ve şu an mevcut dolar kurları, otomatik olarak fiyata yansıtılıyor. Yani son zam, hükûmetin aldığı bir karar değil. “ Yukarıdaki bilgiler 2008 yılında büyük bir olasılıkla Hükümet yetkililerinden alınan bilgileri kullanan ve yine o günlerde Hükümete çok yakın bir gazetecinin değerlendirmesi. Hükümeti kollamak için yazıldı. Ancak Botaş’ın kardan zarar noktasına getirildiğini de itiraf ediyor.

Botaş’a yönelik bir başka müdahale ise Botaş’ın özelleştirme girişimleri.

Burada bir parantez açalım. Özelleştirme klasiği bilindiği üzere özelleştirilecek kamu kuruluşunu zayıflatmak ve zarar etmesini sağlamak. Bu amaçla gereken yapılırken  halkın üzerinde özelleştirme lehine bir ideolojik hegemonya kurmak temel bir stratejik yol kullanılıyor. Bu oyun Botaş üzerinde de oynanıyor. Örneğin Botaş Türkiye’nin ihtiyacı olan doğalgazı ithal eden tek kuruluş iken “rekabetçi piyasa “ oluşturmak için yerden bitme doğalgaz ithal edip satan özel şirketler yaratıldı. Bu şirketlere doğalgaz ithalatında en karlı hat olan batı hattından ithalat yapma izni verildi. Böylece Botaş karlı operasyonlardan uzaklaştırıldı.

Doğalgaz ithalatından zarar edilmesinden rahatsızlık duyan bir iktidardan bu zararı azaltmak için önlem alması beklenmez mi? Örneğin son 12 yılda doğal gaz tüketimini azaltmak için hangi ekonomik önlemler aldığı sorulmaz mı? Enerji üretiminde tüketilen doğalgaz miktarı düştü mü? Bu süre içerisinde artan doğalgaz termik santral sayılarından kim sorumlu?

Bu soruların artırmak mümkün. Ancak cevabı taraflar tarafından biliniyorsa soruları uzatmanın da anlamı kalmıyor.

Zararı için rahatsızlık duyuluyor ise Botaş’ın TEDAŞ ve EÜAŞ gibi devlet kuruluşlarından alacaklarını zamanında tahsil edilmesi doğal bir davranış değil mi? Botaş zarar ederken Ankara Büyükşehir Belediyesinden alacağını almaması için üç maymunu oynamak ne ile açıklanabilir?

Kullanılmayan gazın parasını ödemek zorunda kalınmasını, ”al ya da öde” koşullu anlaşmaları çok sevilen Turgut Özal’ın üzerine atabilirsiniz. Ancak bin bir gece masalına dönüşen “tuz gölü depolama tesisi projesi” ndeki gecikmeyi nasıl açıklayacaksınız?

Son bir “Botaş’ı zarara sokma projesi”nden söz ederek bu konuyu bitirelim. Çünkü yazı sabırlara sığmayacak. Botaş’ın BTC boru hattı işletmeciliğinden dolayı zarar ettiği de biliniyor. Bu alandan gelen zararın da sorumlusu da doğalgazı konutlarda kullanan tüketici olmasa gerek.

Doğalgazda fiyatı düşürmek Bakanlar Kurulu’nun elinde

Görüleceği üzere Botaş’ın başarısızlığı veya zararının sorumlusu bu kuruluşa yönelik kararları alanlara aittir. Dolayısıyla zarar gerekçe gösterilerek doğalgazda indirim yapılmasının imkansızlığını göstermek bir dayatmadır. Botaş’ın kar etmesi hedeflenmediği için bir taraftan bu kuruluşun rasyonel çalışması için gerekli adımlar atılmazken, halkın pahalı yakıt tüketmesine göz yumulması kabul edilir bir durum değildir. Amaç halkın ucuz yakıt kullanması olsa Bakanlar Kurulu alacağı bir kararla yakıtlarda ve doğalgazda vergiler bir gecede düşürülürdü.

Dolayısıyla Bakanın doğalgazda fiyat düşürmeme gerekçesi de aynen zam gerekçeleri gibi hayatın gerçekliliği ile uyuşmuyor.

Aralık 2014