Gübre sektörü hammaddede dışa bağımlı.

Uluslararası Pazar koşulları ile birlikte oldukça kırılgan bir performans sergileyen Türkiye gübre sektörü, son 10 seneye bakıldığında yıllık 5 ila5,5 milyon ton arası kimyevi gübre satışı gerçekleştiriyor.


Sektör Arge alanında bitkiye ve bölgeye özel ürünler geliştirmeye odaklandı. Türkiye’nin azotlu gübrelerde açığı olduğunu belirten uzmanlar, yeni yatırımların, AN (Amonyum nitrat) ve CAN (Kalsiyum amonyum nitrat) gübresi tüketiminin tamamının yurtiçi üretimden karşılanmasını sağlayacak boyutta olduğuna, hatta bu durumun ihracat imkanını da beraberinde getireceğine dikkat çekiyor.

Tarımsal üretim sonucu topraktan eksilen bitki besin maddelerini tekrar torağa kazandıran ve toprağın verim gücünü artıran maddeler olan gübreler, tarımsal üretimi artırmanın yanı sıra gıda kalitesini de yükseltmenin en etkin araçları olarak görülüyor. Diğer tarımsal girdilerle karşılaştırıldığında gübreler, tek başına yüzde 40’ın üzerinde verim artışı sağlayarak dünya gıda güvenliğine, yaşam standardının yükseltilmesine ve açlıkla mücadeleye önemli katkılarda bulunuyor.

Maliyetleri düşürebilmek ve hammaddede dışa bağımlılığı azaltmak amacıyla organik gübre üretimine yönelen firmalar, ayrıca bölgeye ve ürüne özel gübre üretimi ve kullanımını da artırıyor. Daha birkaç yıl öncesine kadar geleneksel olarak toprağa serpme usulüyle verilen gübrelere ilaveten, fertigasyonla ve yapraktan uygulanan gübre çeşitlerine her geçen gün yenileri ilave ediliyor. Üreticiler, özellikle organik gübre olabilecek yerli kaynakları araştırarak, gübre haline getirip Türkiye’deki çiftçilere ve diğer ülkelere pazarlıyor. Organik gübreye olan talebe, özellikle kimyasal gübrelerde kullanılan hammaddede yüzde 90’na varan dışa bağımlılığın etkili olduğu vurgulanıyor. Üreticilerin son yıllarda organik gübre üretimine yönelik çalışmalarını hızlandırdığına ve Türkiye’de organik gübre olabilecek tüm materyalleri değerlendirip tüketicilerin hizmetine sunduklarına dikkat çeken sektör temsilcilerine görebu durum, Türkiye’de organik üretimini de tüketimini de artıracak.

Hammaddenin yüzde 95’i ithalattan karşılanıyor

Gübre Üreticileri ve İhracatçıları Derneği’nden (GUİD) alınan verilere göre, gübrenin ana hammaddelerinden Türkiye’de fosfor ve potas kaynakları olmadığından bunların tamamı yurtdışından ithal ediliyor ve bu hammaddeler Türkiye’de altı firma tarafından gübre haline dönüştürülüyor. Bunların yanı sıra farklı büyüklük ve kapasitede 350 civarında firma faaliyet gösteriyor. Bu 350 firma, doğrudan ithalat yaparken, muhtelif karışım ve formülasyonlarla bitkiye ve ürüne özel organik ve inorganik üretim yapıyor. Ayrıca sektörde üretici ve ithalatçı firmaların gübrelerini perakende olarak çiftçilere pazarlayan 6 bin 200 civarında bayi bulunuyor.

Gıda tarım ve hayvancılık Bakanlığı’ndan alınan bilgilere göre, 2013 yılında toplam 5,8 milyon tonluk tüketimin 3,6 milyon tonu iç piyasadan, 2,9 milyon tonu ise ithal edilen ürünlerden karşılandı. Hammaddede yüzde 90’larda seyreden dışa bağımlılık oranıyla sektörde, global Pazar koşullarının ve kurda yaşanan dalgalanmaların da etkisiyle ithal ürünlere olan talep artış gösteriyor. 2013 yılında iç piyasada gerçekleşen gübre üretimi yıllık yüzde 2,2 oranında azalarak 3,6 milyon tona geriledi.

Türkiye hektar başına 95 kilogramla dünya ortalamasını altında kalıyor

Gübre tüketimi gelişmiş olan ülkelere göre oldukça düşük olan Türkiye, Hektar başına 95 kilogramla dünya ortalamasının da altında kalıyor. Bu oran gelişmiş ülkelerde hektar başına ekili arazilerde 200 kilogramı buluyor. Dünya ortalaması ise yaklaşık 115 kilogram olarak seyrediyor. Uzmanlar, toplam bitki besin maddesi tüketiminin kullanılması gereken miktarın hektar başına 147 kilogram olması gerektiğini belirterek, Türkiye’de tüketilen gübre miktarının kullanılması gereken gübre miktarından çok düşük olduğunu vurguluyor.

Tarım politikaları ve bu politikaların araçları, dışa bağımlı hammaddelerdeki fiyat belirsizliği, yapısal sorunlar, kurumsal yapıdaki sorunlar, çiftçinin bilgi ve becerisindeki yetersizliği gibi faktörler doğrudan gübre tüketimini ve dolayısıyla sektörü etkiliyor. Gübre tüketiminin istenen seviyeye ulaşmasını sağlamanın yolunun, tarımın yapısal sorunlarına da çözüm olacak gerekli tarım reformundan geçtiğini dile getiren uzmanlar,  son dönemlerde bu hususta atılan adımların hızlandırılması, vadeli işlemler borsasının hayata geçirilmesi ve hasat zamanı sahip olduğu ürünün ne kadar edeceğini bilerek ekim dikim yapan çiftçinin ekonomik olarak elinin rahatlamasının sektöre de dinamizm getireceğini öngörüyor.

Gübretaş sektörün en büyüğü

Gübretaş Genel Müdürü Osman Balta, Şirketlerinin 5 ila 5,5 milyon ton olarak gübre sektöründe yüzde 30 paya sahip olduklarını açıklıyor.  Genel Müdür” 2013 yılında bir önceki yıla göre yüzde 7,3’lük artışla toplam 1 milyon 667 bin ton satış gerçekleştirdik. Böylece sektörde yüzde 28,5 civarında pay ile liderliğimizi güçlendirdik. Aynı yıl sonu itibariyle 2 milyar 265 milyon 437 bin TL konsolide ciroya ulaşarak, faaliyetlerimizden 94,7milyon TL konsolide net kar açıkladık”  dedi.

Gübretaş Türkiye’de yeterince hammadde olmaması nedeniyle gübre hammaddesine yakın olan yerlerde yatırım stratejisini benimsemiş. Bu strateji doğrultusunda liderlik ettikleri konsorsiyum ile 2008 yılında İran’daki Razi Petrokimya tesislerini satın aldılar. Bu yatırım Türkiye’nin yurtdışında en büyük sanayi yatırımı oldu.  Yine 2012 yılında Gübretaş  125 bin ton fosforik asit üretimi yapan Arya Phosphoric Co. Şirketini de satın alarak Razi bünyesine kattı.

Öte yandan Gübretaş, Yarımca’da 60 milyonluk yatırımlarını 2015’de devreye almayı planlıyor. Bu yatırım Şirkete maliyet düşürme yanında ürün çeşitliliği sağlayacağı gibi ürün kalitesinde de iyileşme sağlayacak.

Toros Tarım’ın sülfürik asit fabrikası yatırımı

Sektörde bir başka önemli kuruluş ise Tekfen holdinge bağlı Toros Tarım şirketi. Toros Tarım da özelleştirilen gübre üretim tesislerini bünyesine katarak büyümesini sürdürdü.1981 yılında Ceyhan’da üretime başlayan Toros tarım daha sonraları 1990 yılında Mersin, 2005 yılında Samsun gübre tesisleri ile büyümeye devam etti. Toros Tarım’ın toplam üretim kapasitesi 1 milyon 930 bin ton. Şirketin 2014 yılı satış hedefi ise 1,7 milyon ton kadar. Toros Tarım’da pazarda lider olduklarını ve paylarının 2014’te yüzde 31 olacağını açıklıyor.

Şirketin 2015’de faaliyete geçmesini planladıkları sülfürik asit fabrikası yatırımı sürüyor. Bu tesiste asit üretimi sırasında açığa çıkacak enerjiyi tesisin diğer bölümlerinde kullanılırken, ihtiyaç fazlası enerji ise enterkonnekte sisteme verilmek suretiyle satılacak. Böylece Şirket üretimde ihtiyacı olan sülfürik asidi kendi tesislerinde üretmiş olacak.

12.11.2014, gübre dosyası,Dünya,