Meclis'e “temiz hava hepimizin hakkı” çağrısı

Meclise sunulan teklif, termik santraller için çevre yatırımı yapma süresini uzatıyor. Şirketler havayı daha fazla kirletmeleri için adeta teşvik ediliyor.Türkiye’de toplam kurulu gücü 4680 MW olan 10 kömürlü termik santral bulunuyor. Çanakkale, Kahramanmaraş, Karabük, Kütahya, Manisa, Sivas, Şırnak ve Zonguldak’ta bulunan bu 10 santral doğaya ve insan sağlığına ciddi tehdit oluşturuyor. 2013'te kömürlü termik santrallerin özelleştirilmesinin ardından, bu santrallerin çevre yatırımlarını tamamlamaları için 2019'un sonuna kadar süre tanınmıştı. Bu süre içerisinde santraller, filtre ve baca gazı arıtma sistemleri gibi çevre yatırımlarını yapmadan altı yıl boyunca zehirli gazları doğrudan havaya salmaya devam etti.Bugün sona eren ara yıl tatilinden sonra mecliste ilk sırada görüşülecek olan yasa teklifi, Çanakkale, Kahramanmaraş, Karabük, Kütahya, Manisa, Sivas, Şırnak ve Zonguldak’ta bulunan 10 santrale iki yıl daha havayı kirletme özgürlüğü tanıyacak.Türk Tabipleri Birliği, TEMA Vakfı, Greenpeace Akdeniz, HEAL, 350.org, WWF-Türkiye, Halk Sağlığı Uzmanları Derneği ve Türk Toraks Derneği gibi çevre ve sağlık alanında çalışan 17 kuruluşun üyesi olduğu Temiz Hava Hakkı Platformu ise yeni torba yasa tasarısındaki Madde 45’in getirdiği muafiyet ve sebep olacağı kirliliğe dikkat çeken ortak bir bildiri yayımladı. Bildiride imzası bulunan sivil toplum örgütleri, Torba Yasa Tasarısı’nı kabul etmemeleri yönünde milletvekillerine çağrı yapıyor ve “santrallerin iki yıl daha halk sağlığını tehdit etmesine izin vermeyin” diyor.Ataç: Ormanlar madencilik için cazip hale gelecekTEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç’ın ifade ettiği gibi, Torba Yasa Tasarısı içerisinde mecliste görüşülecek olan ormanlarla ilgili maddeler onaylandığı takdirde, ormanlar madenler için çekici hale gelecek ve büyük zararlar görecek. Şöyle diyor Ataç: “Komisyonda kabul edilen tasarı ile devlet maden işletmelerinden alacağı haktan vazgeçiyor. Bu da ormanları madencilik için cazip hale getiriyor. Tasarı, orman alanlarındaki izinsiz enerji tesislerinin, başvuru tarihlerindeki bedellerinin ödenmesiyle izinli hale gelmelerini sağlıyor. Ayrıca tasarı orman alanlarındaki izinler için ödenmesi gereken bedellerde yüzde 50 indirim öneriyor. Ormanlar sadece ağaçların oluşturduğu bir bitki topluluğu değildir. Ormanlar sunduğu hizmetlerle temel bir hak olan yaşama hakkına hizmet eder. 2014 yılında Anayasa Mahkemesi (AYM) benzer bir düzenlemeyi iptal etmişti. AYM iptal kararının gerekçesinde ‘sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkının ekonomik ve mali gerekçelerle vazgeçilecek haklardan olmadığını’ açıkça belirtmişti. Santrallerin kirleterek çalışmaya devam etmesi ve çevre kirliliğini azaltacak çalışmalardan iki yıl daha muaf tutulması temiz hava hakkımızın ihlalidir.” Sağlık ve Çevre Birliği (HEAL) Türkiye Temsilcisi Funda Gacal’ın yorumları ise şöyle: “Türkiye’de 2021 sonuna kadar bu santrallere çevre muafiyeti verilmesi tartışılırken AB üyesi ülkelerdeki termik santraller 2021’den itibaren daha da düşük baca gazı emisyonu sınır değerlerine tabi tutulacak. Yasa tasarısının geri çekilmesini, halk sağlığının ve çevrenin korunması adına AB’deki bu gelişmelerin takip edilmesini talep ediyoruz.”Elbistan sınır değerin 6 katı, Zonguldak ise 3 katı zehir soluduEmekli olma zamanı gelmiş bu santrallerin bulundukları şehirlerde yüksek miktarda hava kirliliğine neden olduğu kanıtlanmış durumda. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yayımlanan partikül madde (PM10) ölçüm verilerini inceleyen Temiz Hava Hakkı Platformu uzmanları, en eski santrallerden Kahramanmaraş’taki Afşin Elbistan kömürlü termik santrallerinin yer aldığı Elbistan’da yaşayanların son üç yılda Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) sınır değerlerinden altı kat daha fazla kirli hava soluduğunu ortaya koydular. Toplam yedi santralin bulunduğu Zonguldak’ta ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın mobil istasyonuyla 2018’de yapılan ölçümler PM10 değerlerinin DSÖ’nün sınır değerlerinin üç katı olduğunu ispatlıyor.Temiz Hava Hakkı Platformu ortak bildirisi“Toplam kurulu gücü 4680 MW olan 10 kömürlü termik santral halihazırda bu şehirlerde doğaya ve insan sağlığına ciddi tehdit oluşturmaktadır. Hava kirliliğinin başta kalp ve solunum yolu hastalıkları olmak üzere, kanser dahil birçok hastalığın ve erken ölümlerin temel nedeni olduğu artık kanıtlanmıştır. Ömrünü tamamlamış bu santrallerin çevre yatırımlarından muaf tutulmak bir yana, emekliye ayrılma planlamalarının ivedilikle yapılması gerekmektedir. Termik santrallerin yol açtığı zararın maliyeti, yasanın getireceği ertelemeyle kazanılması düşünülen miktardan çok daha fazla olacaktır. Bu sebeple milletvekillerimizden, bu santrallere iki yıl daha bizi hasta etme izni verecek Madde 45’i Meclis’teki oylamada kabul etmemelerini talep ediyoruz.”Dünya kömürden vazgeçiyorEnerji Ekonomisi ve Finansal Analiz Enstitüsü (IEEFA), Uluslararası Enerji Ajansı’nın (UEA) yayımladığı "2018 Dünya Enerji Görünümü” Raporu kömürün uzun vadede yapısal bir düşüşe mahkûm olduğunu ortaya koyuyor. Rapor aynı zamanda, rüzgâr ve güneşin dünyadaki en önemli üç enerji kaynağından ikisi olduğunun altını çiziyor. Küresel kömür talebinde 2017’de yüzde 4,9’luk bir düşüş öngörmüş olan UEA, yeni raporunda bu projeksiyonunu yeniliyor ve 2040’da küresel kömür talebinde, bir önceki orandan yüzde 3,5’lik daha fazla düşüş yaşanmasını öngördüğünü ortaya koyuyor. Böylece yeni raporda, sadece son iki yılda kömür talebindeki düşüş öngörüsünde yapılan revizyon toplamı yüzde 8,3’e ulaşmış oluyor. IEEFA Avustralya ve Asya Enerji Finansmanı Çalışmaları Direktörü Tim Buckley, “Sıfır emisyonlu teknolojilerin kömürün yerini aldığını görebiliyoruz” diyor. Buckley, “Sürdürülebilir Kalkınma Senaryosu küresel elektrik sektöründeki kömür kullanımının 2040’da yüzde 80 azalarak 732 milyon ton kömür eşdeğerine (Mtce) düşeceğini öngörüyor” derken, “kömürün uzatmalı vedası artık gerçekten başladı, şimdi bu dönüşümü planlama zamanı” yorumunu yapıyor. Buckley şu bilgileri veriyor: “2019 raporunda kömürde çok daha fazla düşüş öngörüsü bekleyebiliriz. Kömürün yarattığı kirliliğe karşı toplumların sabrı azalıyor. Öte yandan küresel fi nans kuruluşları da bu gibi atıl kalacak yatırımları fonlama konusunda gittikçe daha gönülsüz davranıyor.”04 Şubat 2019,dünya, Didem ERYAR ÜNLÜ