Zeytin kara suyu milyon dolarlık iş haline geliyor

Daha önce üreticilerin “üste para vermeye razı olduğu” zeytin kara suyu şimdi kozmetikten biyoyakıta kadar çeşitli sektörlerde kullanılabilecek bir ticari ürüne dönüşmek üzere.


 

ANKARA - Düzen Sağlık Grubu, merak ile başlayan bir projede, bilim ve çevre açısından önemi büyük, aynı zamanda yüksek katma değerli ürünleri ortaya çıkarmaya yönelik bir girişimin mimarı oldu. Zeytinyağı üretimi sırasında ortaya çıkan çevreye olumsuz etkili atık “kara su” önemli bir sorun.

Düzen Sağlık Grubu kurucusu Yahya Laleli bu suyun “mayalanabileceğini” düşündü. Bu yaklaşımla başlayan çalışmalar önce bilimsel ispata, ardından da Türkiye’nin koordinatör olduğu, 6 ülkeden 7 üniversitenin katıldığı 2 milyon euroluk bir projeye dönüştü.

Daha önce üreticilerin “üste para vermeye razı olduğu” zeytin kara suyu şimdi kozmetikten biyoyakıta kadar çeşitli sektörlerde kullanılabilecek bir ticari ürüne dönüşmek üzere. Öyle ki geliştirilen yöntemlerle kara su tekrar sulamada kullanılabilir hale gelmenin ötesinde, deniz suyunun arıtılarak tarımsal sulamada kullanılabilmesine kadar geniş bir çıktı seviyesine ulaştı.

Düzen Sağlık Grubu Direktörü Yahya Laleli, işlettikleri zeytinlikte, zeytinyağı üretimi sonrası ortaya çıkan kara suyu doğaya bırakmayarak çökelti havuzlarına alıp katı maddelerin (prina) çökmesini sağladıklarını, bunun sonucunda oluşan prinayı toprağa karıştırıp, suyu da sulamada kullandıklarını belirtti.

Bu deneyimin başarılı olması üzerine, kara suyun “mayalanması” halinde faydalı çıktılar elde edilmesine yönelik Düzen Laboratuvarlarında bir ARGE sürecine girdiklerini belirten Laleli, yağ, protein dahil çok sayıda yararlı bileşenlerin ortaya çıktığını kaydetti. Bu sürecin 9 yıl sürdüğünü belirten Yahya Laleli, sonuçta hayvan ve balık yemi, biyodizel, kozmetik ürünlerde kullanılabilecek çeşitli bileşenlerin oluşumunu sağladıklarını anlattı.

Karasu AB projesine dönüşüyor

Yahya Laleli gelinen aşamada projede uzun süredir çalışan Biyoteknoloji Uzmanı Alper Karakaya ve Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Serpil Takaç ile projeyi büyütmek için AB programına “RHODOLIVE” projesi adıyla başvurduklarını belirterek AB ERA-COBIOTECH kapsamında 2 milyon Euro bütçe alındığını kaydetti. AB Projesi haline gelmesinin ardından Türkiye dahil 6 ülkeden 7 üniversite ve araştırma kurumu partnerin dahil olduğunu belirten Laleli, böylece Türkiye’de başlayan bir biyoteknoloji AR-GE programının AB nezdinde uluslararası araştırmaya dönüştüğünü; bildiği kadarıyla da Türkiye’nin “koordinatör-ana yürütücü” olduğu ilk projenin RHODOLIVE olduğunu kaydetti.

“Endüstriyel ölçek için prototip yapılacak”

Yapılan laboratuvar çalışmalarında, elde edilen çıktıların ayrıştırılması, suyun tamamen arıtımı, yeni ürünler elde edilmesi gibi çeşitli uzmanlık ve AR-GE süreçlerinin ortaya çıktığını belirten proje yürütücülerinden Biyoteknoloji Uzmanı Alper Karakaya, “Literatür aramaları yaparken uzmanlıkları ve ilgi alanları farklı ancak karasu ile çalışabilecek üniversitelere ulaştık. Böylece AB projesine de partner olarak katıldılar. AR-GE sürecinde ürettiğimiz bakterilerden yeni yeni ürünler elde edebiliyoruz. Elbette bu aşamada bizim elde ettiğimiz sonuçları diğer laboratuarların tekrar etmesi, sonrasında da endüstriyel ölçekte uygulanabilirliğin ispati için endüstriyel prototipin yapılması gerekiyor. Ayrıca, çıktıların çevreye etkisinin de incelenmesi gerekiyor. Partnerlerimizle birlikte bu uygulamaları yapacağız” bilgisini verdi.

“Elde ettiğimiz yağ, zeytinyağına çok benziyor

Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Serpil Takaç, zeytin kara suyu gibi toksik bir ortama dayanıklı bakteri ile çalışmaya başladıklarını ve elde ettikleri sonuçlardan çok memnun olduklarını belirterek, özellikle Yahla Yaleli’nin yağ-aminoasit oluşumuna yönelik inceleme yönlendirmesinin ardından projenin daha da derinleştiğini belirtti. Takaç, “Elde ettiğimiz yağ, zeytinyağına çok benziyor” dedi. RHODOLIVE proje katılımcıları Haziran'da Türkiye’de buluşarak projenin ilerleyişine yönelik çalışma gerçekleştirecek. Prototipi için de çalışma başlayacak. Yaz sonuna doğru bu prototipin tamamlanması ve denemelerin başlaması bekleniyor.

Projenin katılımcı ülkeleri

Türkiye’nin koordinatör olduğu ilk ileri teknoloji AR-GE projesinde katılımcı ülkeler şöyle:

Koordinatör: Düzen Biyolojik Bilimler Ar&Ge ve Üretim-Ankara Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü- Laleli Zeytin ve Zeytinyağı İşletmesi (Türkiye), Ulusal Kimya Enstitüsü (NIC- Slovenya) Tarımsal Gıda Araştırma, Geliştirme ve Yenilik Birliği (AIDISA- İspanya) Ulusal Yeni Teknolojiler, Enerji ve Sürdürülebilir Ekonomik Kalkınma Ajansı (ENEA- İtalya) Leuphana Üniversitesi (Leuphana- Almanya) Kassel Üniversitesi (UniKASSEL- Almanya) Letonya Üniversitesi (UniLat - Letonya)

Milyon dolarlık çıktılar elde etmek mümkün

Yapılan ilk çalışmalarda elde edilen çok sayıda çıktının önemli sonuçlar doğurabileceğini belirten Alper Karakaya, çıktılardan birinin kozmetikte kullanılan ve miligram fi yatı 1000 dolarlara kadar çıkan bir ürün olduğunu vurgularken; her tür çıktının kullanılabilir olmadığını, istenilen safl ıkta ayrıştırma, ekonomik olarak anlamlı biçimde ürün elde etme gibi etkenler bulunduğunu belirtti. Proje kapsamında elde edilen ve bağlı şartlar altında ticarileşebilecek bazı ürünler şöyle:

Mikrobial lipitler: biyodizel, kozmetik sektörü 
Antioksidanlar: gıda katkısı, kozmetik ve farmasötik sektörleri 
Karotenoidler: gıda ve yem katkısı, kozmetik hammadde 
Su yosunu: gıda katkısı ve beslenme desteği 
Mayalanmış ve atık özellikleri azaltılmış ZK: tarımsal sulama ve gübreleme

Deniz suyunun sulama suyu haline getirilmesi ilham oldu

Proje kapsamında, zeytin kara suyunu temizleyebilen bir mayaya erişilmesinin deniz suyunun sulama suyu haline getirilmesi yönündeki bir projeye de ilham kaynağı olduğu belirtildi. Yahya Laleli, tuza dayanıklı bakterilerle tuzlu suyun ayrıştırılıp su yosunu yetiştirilerek sulama suyu haline getirilmesine yönelik bir paralel çalışmanın da sürdüğünü kaydetti.

11 Nisan 2018,MEHMET KAYA