Özgürlük yoksa inovasyon da yok

Özgür ve özerk üniversite, araştırma merkezleri olmadan yeni teknolojiler üretilemeyeceği gerçeği kabul edilene kadar yerimizde saymaya devam edeceğiz.


2014 yılında 8 milyar dolar Ar-Ge harcaması yapıldı

Çoğumuz ülkemizde yeni ve gelişmiş ürünlerin üretilmediğini, araştırma geliştirme çalışmalarının yetersizliğini, hatta ülkeler ailesi içerisinde çok geride kaldığımızı anlatır dururuz. Bazılarımız ise, son yıllarda ve özellikle bu siyasal iktidar döneminde ARGE araştırmalarına kaynak aktarıldığına ve bu nedenle önemli iyileşmenin görüldüğüne inanır.

Kaynak aktarımın doğru olduğu Ar-Ge harcamaları ilk kez GSYH'nin yüzde 1'ini aşması ile anlaşılıyor. 2014 yılında Arge harcamalarında bir önceki yıla göre yüzde 18 artış olduğu belirtiliyor. 2004 yılında Arge harcamalarını GSYH içerisindeki payı yüzde 0,52 iken 2014 yılında oran yüzde 1,01 olarak gerçekleşti. Ulaşılan bu oran ile 10 yıl içerisinde Arge çalışmalarına aktarılan kaynak 2 kat artmış oldu. 

Ar-Ge personeli 115 bini aştı

2014 yılında Türkiye'deki Ar-Ge harcamalarının yüzde 49.8'ini ticari kesim, yüzde 40.5'ini üniversiteler, yüzde 9.7'sini ise kamu kesimi gerçekleştirdi. Harcamaların yüzde 52.4'ü personele yapılırken, kadın Ar-Ge personelinin oranı yüzde 30.2 olarak ölçüldü. Türkiye'de Ar-Ge konusunda tam zamanlı istihdam edilenlerin sayısı ise 115 bin 444'ü buldu. İstatistiki bölge sınıflandırmasına göre Ar-Ge harcamalarının yüzde 26.4'ü Ankara, Konya ve Karaman'ın yer aldığı Batı Anadolu bölgesinde gerçekleştirdi. Bu bölgeyi yüzde 22.7 ile Doğu Marmara ve yüzde 21.6 ile İstanbul takip etti.

Özgürlüğe sahip olmadan olmuyor

 

Bir kısmımız Üniversitelerde bağımsız bilimsel araştırmaların yapılamadığını, bu tür araştırmalara kaynak sağlanmadığını söyler. Birçok kamusal otorite, bakanlar, üniversite temsilcileri ise sanayinin gelişmesi için yapılan ve sonuçlanan projeleri örnek göstererek durumun çok iyi olduğunu kanıtlamaya çalışır.

Egemen olandan, yani iktidardan bağımsız bir bilim politikasının ilerlemenin olmazsa olmaz koşulu olduğunu söyleyenlerin sözleri duyulmak istenmez. Onların üniversite özerk olsun talepleri hayalci, ütopik hedefler olarak gösterilir.

Bu çevreler hala özerk, bağımsız ve özgür üniversite ve toplum olmadan araştırma yapılamayacağı, teknoloji de ilerleyemeyeceğimiz gerçeğini görmezler. 

Ancak gerçekler tutulan yolun yanlış olduğunu gösteriyor. Egemen iktidar söylemlerinden bağımsız düşünenler, araştıranlar gerçeğin verilerine bakarak konuşuyor. Reporter Without Borders, The Global Innovation Index verileri özgürlükle inovasyon arasında ilişkiye yansıtıyor. Basın özgürlüğünde Türkiye 2002’de 99’uncu sırada iken 2015’de 149’ıncı sıraya ancak tutunabildi. Aynı dönemde bırakın gıpta ile baktığımız gelişmiş batı ülkelerindeki inovasyon seviyesine yaklaşmaya, Meksika, Yunanistan,  Şili, Polonya gibi ülkelerin çok gerisinde kaldık.

Hukuk devleti olduğumuza şüphe yok. Anlaşılan o ki, yazılı kuralları olması ülkemizi özgür yapmıyor. Aksine hukuk baskı ve egemen terörün silahı haline gelebiliyor.

 

Artan bütçe payı ile Arge’de ilerlenmiyormuş.

Yukarıda Türkiye’nin inovasyona ayırdığı bütçede meydana gelen artış ile ilgili veriler yer alıyor. Bu veriler artışı gösteriyor. Artışın ne ifade ettiğini analiz edebilmek için rakamların ayrıntısına ve sonuçlarına bakmak gerekiyor. Ancak bu ayrıntılara sahip olmadığımız için söyleyecek sözde olmuyor.

Bununla birlikte o kadar da çaresiz değiliz. Her yıl yayınlanan Küresel İnovasyon İndeksi  aynasına bakarak saçımızın ak mı kara mı olduğunu görebiliriz.

Dünya Fikri Haklar Örgütü (WIPO) tarafından  her yıl yayınlanan İnovasyon Endeksi’ne göre İsviçre, İsveç, Hollanda, İngiltere ve ABD dünyanın en innovatif ülkeleri. Çin, Malezya, Vietnam, Hindistan, Ürdün, Kenya ve Uganda kendilerine denk ülkeler arasında öne çıkan ülkeler arasında yer aldı. Türkiye ise indekste yer alan 141 ülke arasında 58.nci sırada ancak kendine yer bulabildi. 2023 yılında dünyanın ilk 10 ekonomik büyüklüğüne ulaşmayı hedef alan ülkemizin önceki sene sırası (2014) ise 54 idi. Bütün güzellemeler yapılan verilere karşın dünya ailesini içine alan istatistikler ülkemizin durumunun bu alanda hiçte iç açıcı olmadığını gösteriyor.

İnovasyon lig sıralaması bir çok alt başlıkta değerlendirmeler yapılarak belirleniyor.  Bunlardan birisi de politik ortam ve istikrar. Bu başlıktaki sıralamada Türkiye 141 ülke içerisinde 88.nci sırada yer almış.

İnovasyonun hayatiyeti

Günümüzde Arge ve inovatif sıçramaların önemi tüm ekonomistler tarafından kabul görmüş bir sonuç. Arge’de ileride olan ülkeler gelişmiş ülkeler liginde yer alabiliyor. Kalkınmanın sürekliliği de ancak bu alanda kurumsallaşmış yapıların olması ile mümkün. Sadece piyasa için istediği araştırmayı yapan şirketlerle böylesi yapıların inşa edilemeyeceği de görülüyor. Egemen iktidar bloğuna sırtını veren veya sadece kar amaçlı ürün geliştirme arayışında olan şirketlerden oluşmuş bir alt yapının sürekliliğinin olmadığı örnekleriyle ortaya çıkmış durumda.

Bu alanda gelişmenin en önemli unsurlarından birisi donanımlı insan gücüdür.  Altyapısı güçlü, özgür düşünceye sahip üniversiteler ise ilk koşuludur. Ülkemiz köşeye sıkıştırılmış (maddi ve idari) üniversitelerle ileriye doğru sıçranamadığının tipik bir örneği. Arge harcamalarının yüzde 40’ını kullanan üniversitelerimizin bizi sıralamada üst sıralara çıkarmadığını veriler bize anlatıyor.

Her ne kadar geçici desteklerle bazı demokrasisi topal ülkelerde kısmi bir ilerleme sağlansa da, yeniliklerin sürekliliğinin garantisi de kendi içinde özgür ve demokratik araştırma kurumları barındıran yapılar oluyor. Böylesi yapılar ancak bireysel veya egemen yapıların değil halkın ihtiyaç ve çıkarlarını karşılayan yeniliklere öncülük edebilir. Özgür ve demokratik ortamlar, ülkeler gerek insan gücünü ve gerekse doğal kaynaklarını en verimli bir şekilde kullanabilirler.

 Bu nedenle insanın ve kurumların özgürleşmesi inovasyonda ilerlemenin ön koşuludur diyoruz

Ocak 2016