İstanbul, deprem, yangın ve bina izolasyon malzemeleri

Deprem sonrası ikincil tehlike yangınlardır.Yangınlar sadece yıkılan binalarla da sınırlı kalmayacaktır. Birinci derecede deprem bölgelerinde yanıcı ve boğucu izolasyon malzemeleri denetimsiz kullanılmamalıdır. İstanbul depremi sonrasında yaşananlar ve ileride şiddeti çok daha büyük deprem sonrası yaşanacaklara ilişkin her kesimden çeşitli açıklamalar ve görüşler ileri sürüldü. Bunların çoğunluğu görsel ve işitsel basında yer aldı. Açıklama yapanların başlıcaları, her düzeyde hükümet yetkilisi, yerel yöneticiler ve işin uzmanı üniversite hocaları idi. Hatta uzman olmasa bile konuyu kendi pencerelerinden işleyen ve görüş oluşturan kişiler de haber televizyonlarında boy gösterdi.Bu arada depremi her yıl hatırlatan ve uyarılarda bulunan TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu da bir açıklama yaparak görüşlerini basının ilgisine sundu. https://www.tmmob.org.tr/icerik/tmmob-istanbul-ikk-istanbul-depremi-ve-beklenen-tehlikelerBu sunumda TMMOB çatısı altında örgütlü meslek odalarının çalışma alanına giren konular yer aldı. Bu basın açıklaması ister istemez bütün konuların kapsamlı işlendiği ve dile getirildiği bir metin olamadı. Bununla birlikte bir çok hayati konuya değinildi.Kimya Mühendisliği alanına giren aşağıda verilen bölüm açıklamanın önemli bir kısmını oluşturdu. Bu bölümde esas olarak şehir içerisinde yer alan, yerleşim bölgeleri yakınında bulunan parlayıcı, yanıcı ve patlayıcı kimyasalların üretildiği tesislerin deprem sonrası yaratacağı tehlikelerden söz ediliyordu.Ancak metinde deprem sonrası binalardan gelecek tehlikelerden söz edilmemişti. Yıkılan binalar sadece insanların yaralanması ve ölmesine neden olmayacağı bilinen bir durumdur. Yıkım sonrası insanları bekleyen en önemli ikincil tehlike yangınlardır. Yangınlar sadece yıkılan binalarla sınırlı kalmayacağı da aşikardır.Yangın kaynakları arasında elektrik tesisatı, ocaklar, ısıtma cihazları, doğalgaz bulunmaktadır. Yangının devamını sağlayan bina içi yaşam malzemeleri de önemli kaynaklardandır. Ancak yangının oluşması, büyümesi ve yayılmasında önemli maddelerden birisi de binada kullanılan yapı malzemeleridir. Bunlar basitçe, boyalar, elektrik tesisat (tutuşmaması, yanmaması zorunlu olan) malzemeleri, PVC den imal edilmiş kapı ve pencereler, zehirli yapıştırıcı içeren yer döşemeleri, su ve ısıtma tesisat sistemleri olarak sayabiliriz.Bunlara ilave edilecek bir başka malzeme ise dış cephe izolasyon malzemeleridir.İşte bu malzemeler istenen koşulları karşılamıyor ve standartlara sahip değilse çıkaracağı duman ve yaygınlaştıracağı yangın nedeniyle yaralı birçok insanın ölümüne ve yıkılmamış binaların da yanmasına neden olabilecektir.Özellikle deprem sonrası itfaiyenin hem bu tür yangınlara müdahale sürelerinin çok uzayacağı ve hatta müdahalenin ulaşım nedeniyle imkansızlaşacağı dikkate alındığında konunun önemi çok daha fazla artmaktadır. Dış cephe kaplama malzemeleri ve örnek olaylarBilindiği üzere son yıllarda ısınma giderlerinin gittikçe büyümesi bina sahiplerinin bina izolasyonuna ilgisini artırdı. Bir taraftan inşaat aşamasında yeni binalar için bir çok önleyici kurallar yönetmeliklerde yer alırken, öte yandan izolasyon malzemecilerinin etkin lobileri ile eski binalara bu tür malzemeler monte edilmektedir.Hatta bu tür uygulama yapan bina sahipleri ilgili çevrelerce desteklendiği için proje yapım veya inşaat aşamalarında kontrol ve denetim den de yoksun bırakılmaktadır.Günümüzde kulaktan duyma veya malzeme satıcı ve imalatçılarının yönlendirilmesi ile eski binalar kaplama malzemelerle çepeçevre kaplanıyor. Bu konuda kamu tarafından bilgilendirme, yön verme, doğru uygulamaları gösterme ve destekleme amaçlı bir çabanın olmadığı da görülüyor. Denetim ise ufukta kalmış bir nokta.Kamu kuruluşlarından bunu beklemek en doğal süreç olması gerekirken, kamu (devlet demek istiyoruz) kendi pabuç bağını bile bağlamaktan uzak. Örneğin daha geçen yıl (nisan 2018) İstanbul Gaziosmanpaşa Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde çıkan yangını tetikleyen dış cepheye kaplanan dış cephe izolasyon malzemeleriydi. Bina dışında çöpte başlayan yangın dış cephe kaplama ve izolasyon malzemelerinden dolayı büyüdü. Dış cephe kaplama malzemesinin yangına mukavim olmaması ve daha sonra yanabilen izolasyon malzemeleri nedeniyle büyük bir maddi hasar meydana gelirken ve hastanede kaosa neden oldu. İşin ilginci ise aynı binada önceki yangın sonrası yapılan tamirde yanmaz kaplama malzemenin yer aldığı kısım hiç zarar görmemişti.Yüksek katlı bina izolasyonu için bir başka olumsuz örnek ise Polat Tower’dır. Yangın uzmanı Prof.Dr. Abdurrahman Kılıç’ın ifadesiyle “yüksek binaların yüzde 95’inin depremde yangın güvenliği açısından uygun olmadığı” (07.11.2017) dikkate alınırsa deprem sonrasında İstanbul’un yaşayacaklarını tahmin etmek zordur diyebiliriz.Bununla birlikte iki örnek bile deprem sonrası oluşacak yangınların yol açabileceği olumsuz sonuçların boyutlarını göstermeye yeter diye düşünüyoruz.Bu nedenle bu konuda da gecikmeden gerekli önlemler alınıp uygulanmaya geçilmelidir. Uygulamalar birinci derece deprem bölgelerinde ve yüksek binalardan gecikmeden başlamalıdır. Öncelikle kamuoyu doğru bilgilendirilmelidir. Bu Meslek Odaları, Belediye ve Hükümetin görev alanına giren, önemli bir sorumluluktur. Her ne kadar tüm bilimsel gerekçeler ortada iken bugüne kadar lobilerin etkilerine açık dahi olsa da mutlaka Devlet kurumlarının bu çalışmaya katılması için çaba sarf edilmelidir.Binalarda kullanılan kimyasallar ve izolasyon sistemleri ve bina tasarım gibi konular kapsamlı bir alanı oluşturuyor. Birçok alt çalışma grupları oluşturularak yapılabilecek çalışmalar zaman alması nedeniyle etkili ve sonuç alıcı olmada engel teşkil edebilir.Bu nedenle güncel olması nedeniyle çalışma, öncelikle binalarda yangın ve izolasyon malzemeleri olarak sınırlandırılmalıdır. Çok kısa bir çalışma ile bazı önerilerin hayata geçirilmesi hedeflenmelidir. Örneğin yangın, zehirli ve boğucu duman oluşumuna neden olan bina malzemeler inşaat ve yapım aşamalarında kullanılması ya yasaklanmalı ya da kullanım koşulları ayrıntılı bir şekilde tanımlanmalıdır. Sınırlandırmalarda kontrol önemli bir unsurdur. Kontrol proje aşamasında başlamalı,  yapım sürecinde de sıkı bir şekilde devam etmelidir. Bu nedenle yanlış, kural dışı uygulamaların nasıl engellenebileceği özenli bir şekilde tarif edilmeli ve gerekli alt yapı oluşturulmalıdır. Ekim 2019TMMOB İstanbul İKK açıklaması. İlgili Bölüm:Endüstriyel Kazalar ve Kimyasallardan Kaynaklı Risklerin YönetimiDepremin tetikleyeceği ikincil afetler dediğimiz yangın, patlama, kimyasal ve gaz sızıntıları gibi tehlikeler deprem kadar önemli bir konudur.17 Ağustos 1999 depremi sonrası Kocaeli’nde, 200 ton susuz amonyak havaya salınımı, 1200 ton kriyojenik sıvı oksijenin serbest kalması, TÜPRAŞ petrol rafinerisinde çıkan yangınlar, sıvı petrol gazı sızıntısı ve petrol dökülmesi gibi sonuçlara yol açan birçok kimyasal kaza meydana gelmiştir.İstanbul depreminde kimyasallardan kaynaklanabilecek olumsuz durumları en aza indirgeyecek acil önlemler alınmalıdır. Yerleşim alanlarının içinde kalmış kimyasal üretim, depolama vb. tesislerinin kent dışına taşınmasının gerçekleştirilmesi, büyük endüstriyel kazalara yönelik acil durum planları hazırlanmalı, kaza senaryoları modellemeleri yapılmalı, İstanbul’da kimyasal maddelerin envanteri çıkarılarak olası bir depremde bu kimyasalların ve bunlardan kaynaklanabilecek sorunların nasıl bertaraf edileceği mutlaka belirlenmelidir.Ayrıca I. ve II. Sınıf Gayri Sıhhi Müesseseler kapsamında yer alan Sanayi Tesisleri ve bunlarla iç içe geçmiş bulunan doğalgaz boru hatları, LPG boru hatları, yerleşim alanları içerisinde kurulan ve işletilen akaryakıt istasyonları, tüp gaz satış bayileri,  taşımakta olduğu yangın ve endüstri kazaları olasılıkları ile kentleri patlamaya hazır birer bomba haline getirmekte ve yaşam güvenliğini ortadan kaldırmaktadır.