Merck ile Sabancı Üniversitesi biyoteknoloji araştırma merkezi kurdu.

Dünya ilaç pazarının ekonomik büyüklüğü 1 trilyon dolar. Dünyada Ar- Ge’ye en çok yatırım yapan 14 global şirketin 5’i ilaç sektöründen.


 

İlaç şirketi Merck’in Sabancı Üniversitesi’yle işbirliğine giderek kurduğu Yaşam Bilimleri Uygulama Birimi, Türkiye’nin gündemindeki biyoteknoloji alanında bilim insanlarına destek vermeyi hedefliyor. Merck Türkiye Genel Müdürü Şehram Zayer, doktora öğrencilerinin bursla destekleneceği program kapsamında etken madde geliştirilmesi için çalışılacağını ve çevre ülkelere de buradan hizmet sunulacağını söylüyor.

Sağlık, global çapta hükümetler ve ekonomi yönetimlerinin öne çıkan gündem maddesi. Elbette sağlık harcamalarına giden yıllık tutar bunun önemli nedenlerinden biri ancak iktidarı ellerinde tutanlar, artan nüfus ve insan ömrünün yol açacağı sorunların gelecekte yönetilmesi daha da zor hale geleceğinin farkında. Bunun için yapılan yatırımlar da giderek artıyor. Dünyada sadece ilaç pazarının ekonomik büyüklüğü 1 trilyon dolar civarında. 2018’de bu sektörün Ar-Ge’ye ayırdığı kaynak ise 160 milyar doları buldu. Aslına bakarsanız dünyada Ar- Ge’ye en çok yatırım yapan 14 global şirketin 5’i ilaç sektöründen. Ar-Ge kaynaklarının büyük bölümünden ise biyoteknolojik çalışmalar yararlanıyor son yıllarda. Daha niş ürünler, daha özel çözümlerin peşinde ilaç sektörü.

Biyoteknoloji Türkiye’nin de son dönemde öncelik verdiği konular arasında. Hep söylenen “katma değerli üretim” modeline net örnek oluşturuyor çünkü. İlaç sektörünün Türkiye’deki büyüklüğü 28 milyar TL. Biyoteknolojik ürünler ise pazarın yüzde 18’ini oluşturuyor. Geçtiğimiz haftalarda İstanbul Tuzla’da biyoteknolojik araştırmaların geleceği için önemli bir adım atıldı. Bu adım, Alman kökenli ilaç şirketi Merck’in, dünyadaki 10’uncu Mlab’ı niteliğindeki Ar-Ge projesini İstanbul’da hayata geçirme kararı almasının sonucuydu. Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi (SUNUM) çatısı altında kurulan Merck SUNUM Yaşam Bilimleri Uygulama Birimi, bu alanda yerli teknolojilerin geliştirilmesi ve insan kaynağı yetiştirilmesini hedefliyor.

Türkiye ilk 10 ülke arasında!

Birçok doktora öğrencisine yurtdışına gitmeden biyoteknoloji alanındaki araştırmalarını yapmaları için fırsat sunmayı amaçlayan bu birim, Türkiye’de ilklerden. Yatırımın kendileri için çok önemli olduğunu belirten Merck Türkiye Genel Müdürü Şehram Zayer, “Niyetimiz Sabancı Üniversitesi bünyesinde biyoteknoloji alanında yerli üretimi desteklemek. Burada doktora öğrencileri çalışmalarını yürütecek, onlara burs verilecek. İlaç ve etken madde araştırmalarına destek olunacak” diye açıklıyor planlarını.

Zayer, öncelikle Merck dünyasında böyle bir yatırımla ilk 10 ülke arasına girmenin çok da kolay olmadığını belirtiyor. Dünyada sağlık ve ilaç üretimi konusunda agresif büyüyen birçok rakip ülke varken böyle bir birimin İstanbul’a kurulması için yaklaşık bir yıl merkezi yönetimi ikna etmek için uğraştıklarının altını çiziyor. Diyor ki, “Yaşam Bilimleri, yıllık 6.2 milyar euroluk geliriyle şirketin global cirosunun yüzde 42’sini oluşturuyor. Bölüm için Merck, yılda 249 milyon euroluk Ar-Ge yatırımı yapıyor. 300 bini aşkın ürünün bulunduğu bu alanda 1.6 milyonun üzerinde insana hizmet veriliyor. Bu nedenle Merck dünyasında bu alanda yapılan yatırımların büyük önemi var. Globalde Mlab olarak adlandırılan Merck SUNUM Yaşam Bilimleri Uygulama Birimi’nin sadece Türkiye değil, bölge için de çok önemli çalışmalara imza atacağını düşünüyoruz. Böyle bir yatırımın Fransa ile neredeyse aynı anda Türkiye’de yapılması şirketimizin bu ülkeye duyduğu güveni de gösteriyor. Biz de bunun için yaklaşık iki yıldır çalışıyoruz. En büyük avantajımız, İstanbul’da SUNUM gibi bir merkezin hazır olmasıydı.”

‘Harvard’daki genci Türkiye’ye geri getirmek lazım’

Henüz 14 yaşındayken ailesiyle birlikte Türkiye’ye gelen Şehram Zayer, Azeri kökenli bir İranlı. Türkiye’de eğitim görüp, bu ülkenin potansiyeline inanan biri olarak yurtdışına çıkan yetenekli gençler için bu topraklarda daha fazla fırsat yaratılması gerektiğine inanıyor. “Bence Türkiye’de Ar-Ge ve inovasyonu kalkındırmak gerekiyor. Harvard’da okuyup da ‘Türkiye’ye dönsem ne yapacağım ki’ diyen kitleyi buraya çekmek lazım. Biz asıl Ar-Ge ve inovasyon için neler yapabiliriz buna bakmalıyız. Bu alana yatırım yapmalıyız artık. Eğer bu alanda bir ekosistem yaratırsak, ülkemize dönüşü çok büyük olur. Özellikle biyoteknolojide katma değer yaratmak çok önemli. Öyle ilaç etken maddeleri var ki değil kilogram, 700 gram bile üretseniz dünyayı değiştirecek nitelikte. Bizde bunu yapacak gençler var ancak araştırmalarına zemin bulamayıp yurtdışına gidiyorlar. Hedefimiz bu kitleyi Türkiye’ye getirecek fırsatlar sunmak” diyor.

Merck SUNUM Yaşam Bilimleri Uygulama Birimi’nde de biyoloji, moleküler biyoloji, kimya gibi bölümlerde eğitim gören doktora öğrencilerine tam da böyle bir fırsat yaratılmak isteniyor. Öğrenciler çalışmaları için burs alacaklar. Yeni ilaç ve formül gelişimi için araştırma ortamı sunulacak. Zayer, buraya kurulan laboratuvarı, farklı şirketlerin de çeşitli araştırmalarında kullanabileceğini, yeni ürün simülasyonlanı yapabileceklerini ifade ediyor.

2023 planları için önemli bir yatırım

Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde (SUNUM), TÜBİTAK’a bağlı çalışan bir bilim üssü. Şehram Zayer, burada yapılacak biyoteknoloji çalışmalarının Türkiye’nin 2023 hedefleri için de büyük önem taşıdığının altını çiziyor. Diyor ki, “2023 planlarında 23 milyar dolarlık biyoteknolojik değer yaratılması yer alıyor. Biz de bu kapsamda daha önce Fako İlaç’ın patronu olan Kaya Turgut’un kurduğu Turgut İlaç tarafından yürütülen biyoteknolojik ilaç gelişim çalışmalarına destek veriyoruz. Burada bir molekül geliştirilse Türkiye’ye katkısı büyük olur. Dünya biyoteknoloji yatırımlarının 3-4 milyarı gelse müthiş olur.”

MSD ile karıştırılıyor ama aslında kuzenlerin kurduğu iki farklı şirket

Almanya merkezli Merck, Amerika merkezli Merck Sharp&Dohme ile sık sık karıştırılıyor. Öyle ki kargo şirketleri bile gelen gönderileri yanlış firmaya getiriyormuş. Şehram Zayer, bu isim karışıklığının hikayesini de anlattı: “Merck, 1668’de Almanya’da Friedrich Jacob Merck tarafından küçük bir eczane olarak kuruldu. Odak noktası Avrupa idi. Bugün MSD olarak bilinen şirket ise yine aynı aileden Friedrich Jacob Merck’in kuzeni George Merck tarafından Amerika’da kuruldu. Amerika’ya göç eden George Merck’in orada da aile mesleğini sürdürmesi ve başarılı olmasıyla bugünkü şirketin doğduğu biliniyor.” Almanya merkezli Merck’in üç ana faaliyet konusu var: Sağlık Hizmetleri, Yaşam Bilimleri ve Performans Materyalleri. 2018 rakamlarına göre şirketin net satışları 14.84 milyar euro. Kendini “350 yıllık bir bilim ve teknoloji şirketi” olarak tanımlıyor.

 

30 Nisan 2019,dünya, Yasemin SALİH