Otomotivci, karbon vergisine karşı yeşil dönüşüme odaklandı

OİB Başkanı Baran Çelik, “Sanayi ve enerji stratejilerimizi Yeşil Mutabakat düzenine uyumlu olarak revize etmeli, karbon vergisiyle ilgili hazırlıklarımızı tamamlamalıyız” dedi.


 

Esra ÖZARFAT,18.04.2022

Avrupa Birliği, 2030 yılında sera gazı emisyonlarını yüzde 50 ila 55 düzeyinde azaltmayı, 2050 yılında iklim nötr olmayı hedefliyor. Otomotiv endüstrisinde ise 2035 yılından itibaren içten yanmalı motorlu araçların satışına yasak geliyor. Türkiye ise AB ile otomotiv ticaretinde geçiş döneminin sona erdiği 2026 yılından itibaren Emisyon Ticaret Sistemi kapsamında ilave vergilerle karşı karşıya kalabilir.

Dönüşümü zorlayan en temel etkenin AB’nin iklim politikaları olduğunu hatırlatan Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) Başkanı Baran Çelik, ana sanayilerin bu gelişmeler doğrultusunda elektrikli araçlara yönelmesinin sevindirici olduğunu vurguladı. Türkiye’nin en önemli pazarı olan Avrupa pazarını kaybetmemek ve otomotiv endüstrisinin rekabet gücünü koruyabilmek için yeni teknolojilere ve elektrikli araçlara yatırım yapılması gerektiğinin altını çizen Baran Çelik, “Geleneksel otomotiv üretimi ve ihracatında elde ettiğimiz başarılar, geleceğimizi garanti altına almıyor. Endüstride son yıllarda yaşanan dönüşüm endüstriyi mobilite ekosistemine dönüştürüyor. Sanayi ve enerji stratejilerimizi Yeşil Mutabakat düzenine uyumlu olarak revize etmeli, bu konuda yol haritamızı oluşturarak, karbon vergisine karşı hazırlıklarımızı hızla tamamlamalıyız. Otomotiv endüstrimiz iklim krizinin getirdiği risk ve fırsatların belirlenmesi, sera gazlarının azaltılması, düşük karbon ekonomisine geçiş, değişen iklim koşullarına uyum konusunda gerekli adımları şimdiden atmaya başladı” diye konuştu.

Yerlilik oranında düşme riski

Tedarik endüstrisinin pek çok alanda teknolojik ve rekabetçilik birikimine sahip olduğuna dikkat çeken Baran Çelik, yerlilik oranının binek araçlarda yüzde 70, ticari araçlarda yüzde 80’i bulduğunu ancak otomotivdeki dönüşümle birlikte ana sanayiinin ihtiyaç duyduğu aksam ve parçaların da değişeceğini, gerekli dönüşüm gerçekleştirilemezse yerlilik oranının yüzde 20’lere kadar düşme riski bulunduğunu söyledi. Bu kapsamda OİB olarak 18 firma ile Otomotiv Sektöründe Yeşil Dönüşüm UrGe Projesi’ni başlattıklarını anlatan Çelik, yine 2 milyon Euro’luk “Türkiye Otomotiv Sektörünün Karbon Emisyon Düzeyinin Değerlendirilmesi ve Sera Gazı Net Sıfır Emisyonuna Sahip Olmak İçin İyileştirme Alanlarının Belirlenmesi IPA III Projesi” başvurusunun da TİM’e iletildiğini aktardı.

“Savaş küresel ticareti olumsuz etkiledi”

Son iki yılda salgından kaynaklanan yarı iletken çip krizine maruz kaldıklarını, buna paralel hammadde tedarikinde yaşanan sıkıntılar, enerji fiyatlarının artması, konteyner bulmada yaşanan sorunlar gibi yeni krizlerle mücadele ettiklerine dikkat çeken Baran Çelik, şunları söyledi: “Tüm zorlu koşullara rağmen 2021 yılında otomotiv ihracatımızı bir önceki seneye göre yüzde 15 artışla tekrar 30 milyar dolar bandına taşımayı başardık. Yarı iletken çip krizinin geçen yıl otomotiv ihracatımıza faturası ise 3 milyar dolar oldu. Ancak bu alanda 2020 yılında başlayan yatırımların 2023 yılında devreye girmesi bekleniyor. Çip probleminin 2023’te sona ermesi öngörülüyor. Bu yıl ihracat hedefimizi 33 milyar dolar olarak belirledik. Ancak bu kez de 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa topraklarında yaşanan en büyük sıcak savaş ile karşı karşıyayız. Otomotiv endüstrimiz açısından Rusya’nın kritik hammaddelerde, Ukrayna’nın ise kablolar ve neon gazı gibi kalemlerde önemi bulunuyor. Dolayısıyla savaş nedeniyle bir yandan tedarik zincirindeki problemler devam ediyor, diğer yandan karşılıklı yaptırımlar nedeniyle küresel ticaret olumsuz etkileniyor.” Pandemi döneminde ‘yakın coğrafyadan tedarik’ konusunun önem kazandığına dikkat çeken Çelik, Türkiye’nin AB’ye yakınlığını ‘en büyük avantajımız’ şeklinde değerlendirdi. Baran Çelik, alternatif pazarlarda da güçlenmek için çalışmalar yürüttüklerini ifade etti.

Formun Altı