Üniversite kontenjanlarında YÖK’ün ince ayarı

YÖK Yüksek Öğrenimi planlamak yerine, özel üniversitelerin önüne açan kararlara imza atıyor. 2015 yılında kontenjan artışında özel üniversiteler büyük ara önde.


Yeni YÖK Başkanı Prof.Dr.Yekta Saraç  göreve başlar başlamaz yeni iki uygulamaya adını yazdırdı.

Bunlardan ilki tıp ve hukuk fakültelerine giren öğrenciler arasında uçurumlara varan puan farkını azaltmak için taban puan uygulamasına gidilmesiydi.

İkincisi ise temel bilimler arasında yer alan fizik, kimya ve matematik bölümlerinde kontenjan sınırlaması getirmek oldu.

Bu uygulamalardan ilkine yönelik ayrıntılı bilgi vermeden bir hatırlatma yapalım. Tüm varlığı sorunlu olan YÖK’ün ana görevi, yükseköğrenimi ülkenin gerçeklerine ve toplumun ihtiyaçlarına göre planlamak. Bu, onun için yasal zorunluluk. YÖK öncelikle toplumun yetişmiş, eğitilmiş ve uzmanlaşmış insan gücü  ihtiyaçlarını belirlemekle görevli. YÖK bu amaçla ülkemizin gelecek yıllarına ilişkin insan gücü talep tahminlerini yapmak ve bunu toplumun bilgisine sunmak durumundadır. O nedenle YÖK insan gücü planlamasını mevcut veriler ve ülkenin gelecek hedefleriyle uyumlu olacak şekilde bilimsel çalışmalarıyla belirlemek durumunda. Önlerinde bilimsel unvanları olanların oluşturduğu bu kurumdan da zaten bilimsel çalışmalar yapması beklenmez mi?

YÖK izin verdiği her özel(vakıf mı?) üniversitenin bölümlerine yerleşecek gençlerin ilerde ülkenin hangi ihtiyacını karşılayacağını hesaplamış olmalıdır. YÖK yine her açılan kamu üniversitelerinden mezun olacak gencin hangi iş kolunda istihdam edileceğini şimdiden öngörmeli, işsiz kalan bir üniversite mezununun sorumluluğunu duymalıdır.

Ancak bugüne kadar ailelerin ve gençlerin umutlarını sömürmek ve sadece sisteme daha ucuz emek pompalamaktan öteye geçmeyen YÖK’ün uygulamalarına bakıldığında bu sorumluluktan uzak bir davranış sergilemekten öteye geçmediği görülmektedir. O nedenle ya YÖK kalkmalı ya da bugüne kadar ki işlevlerine uygun olarak özelleştirilerek işverenlere teslim edilmelidir!

TIP ve hukuk fakültelerinde kontenjan ve taban puan uygulaması

YÖK üniversite mezunu insan gücü ihtiyacı ile mevcut üniversitelerimizin kapasite ve diğer altyapı olanaklarını saptayarak konuyu bütüncül bakış ile ele almak yerine, bu iki bölümle sınırlı kalan bir çalışma yapmış. YÖK Başkanı, yapılan bu çalışma ile bu iki programa yerleşen öğrenciler arasında puan farklarının yıllar geçtikçe açıldığını görmüş. Ayrıca bu iki meslek programına kayıt yapan öğrenci sayılarında müthiş artışları da kayda geçirmiş. Örneğin 2010 ÖSYS’de 20.200 tıp öğrencisi kayıt yaptırırken, bu sayı 4 yıl içerisinde 5 kat artmış ve 2014’te 101.000 olmuş. Benzer şekilde hukuk programına katılım aynı yıllarda 177.000’den 366.000’e fırlamış.

Sadece bu iki veriden yola çıkarak YÖK’ün “Yeni üniversite kurulmasına ve gerektiğinde birleştirilmesine ilişkin “ bir önerisinin veya katkısının olduğunu söylemek mümkün mü? (http://mevzuat.basbakanlik.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=1.5.2547&MevzuatIliski=0&sourceXmlSon dört yılda bu süper kontenjan artışında bırakın bir planlama, öngörme veya bir bilimsel akıl bulmak mümkün mü? 

YÖK Başkanı’na göre, yaptıkları çalışma sonucunda bundan sonra tıp programlarına başarı sırası en düşük 40.000’nci,hukuk programlarına ise 150.000’nci olan adayların kontenjan dahilinde yerleşmesine karar verilmiş. YÖK Başkanı, bu yeni uygulama ile  “bu bölümlerinin belli aralıktaki öğrencilerden oluşmasını sağlamak ve eğitim seviyesinin yükselmesine katkıda bulunmak”ın hedeflendiğini açıkladı.

Ulaşılmaya çalışılan hedefe yönelik cümlenin ilk bölümünün özgün bir yanı yok. Zaten kamuya ait üniversitelerde doğal olarak olan bir uygulama ile birbirine yakın puan alan gençler aynı bilim dalına kayıt yaptırmaktadırlar. Bu durumu temelden bozan ise özel-paralı üniversite modelinin kendisidir.

Cümlenin ikinci bölümü ise tam anlamıyla sakat, basit bir düşünce sistemine aittir. Adeta eğitim ve öğretimin anlamının yok sayıldığı bir düşüncenin ürünüdür. Eğitim ve öğretimin insanı geliştiren ve dönüştüren özünün yok sayılması anlamına gelir. Demek ki yakın puan alan öğrencileri aynı bölüme yerleştirme bilim dalının eğitim kalitesine önemli katkısı oluyor. O üniversitenin öğretim kadrosunu yetkinliği, eğitim alt yapı olanaklarının yüksekliği ve geçmiş birikimleri üzerine yenilerini ekleme yerine böylesi bir katkı YÖK için çok daha önemli olabiliyormuş.

Bu kararın altından Çapanoğlu çıkar mı?

2014 yılında ön lisans ve lisans bölümleri kontenjan sayısı 778.835 iken 2015 yılında bu rakam artarak 801.759 düzeyine çıkmış. YÖK verilerine göre ülkemizde 109’ u kamu,76’sı özel olmak üzere toplam 185 üniversite bulunmaktadır. Bu üniversiteler içerisinde kamuya ait olanların kapasitelerinin ve altyapı olanaklarının özellere göre çok yüksek olduğu başka bir gerçekliktir. Buna karşın lisans programları kontenjan artışında özel üniversitelere ayrılan pay 4.800 iken kamu için bu ancak 3.600 olabilmiş. YÖK Başkanı Prof.Dr.Yekta Saraç  bir gazeteye verdiği demeçte ilginç bir ayrıntıyı da ilave ediyor “Ön lisansta devlette 100 civarında bir artış planladık. Ancak vakıf üniversitelerinde 14.000’e yakın bir artış var”. (http://www.hurriyet.com.tr/egitim/29011780.asp)

Görülen o iki lisans kontenjanlarında ve özellikle ön lisans kontenjanlarında artışlarda özel üniversitelerin ağırlığı oldukça fazla olacak. Halkın çocuğunu ne pahasına olursa olsun bir yüksek öğretim programına yazdırma isteği özel üniversiteler tarafından şimdiden satın alınmış, bunun hukuki zemini de YÖK tarafından döşenmiş. Bu yapılırken sunumu ise “yenilik” olarak süslenmiş. Yukarıdaki bilgilerden yola çıkarak önümüzdeki öğretim yılında özel üniversitelere büyük bir öğrenci kitlesi yerleşeceği anlaşılıyor.

Peki bu düzenlemede başka ayarlamalar yok mu? Özel üniversiteler arasında bir özel ayıklama düşünülmemiş mi?

Bu konuda basında yer alan bilgilerden ilki TIP fakültesiyle ilgili. Bir özel üniversite yetkilisi;  YÖK, Haliç Üniversitesi’ne tıp kontenjanı vermedi. Üniversite yetkilileri de ‘YÖK bizi fişledi’ iddiasında bulundu.

Bir diğer haber ise “Yandaş üniversiteye kıyak kontenjan” başlığıyla bir gazetede ayrıntılı bir şekilde yer aldı.( http://www.birgun.net/haber-detay/yandas-universiteye-kiyak-kontenjan-84...)

 

Görünen o iki halk ve özellikle yükseköğrenim görmüşlerin meslek örgütleri bu duruma müdahale edemez ise, önümüzdeki yıllarda kamu üniversitelerinin kontenjan ağırlığı yüksek öğretimde giderek azalacak. Bunun yerine seçilmiş özel üniversitelerin kontenjanları ise hızlı bir şekilde artacak.

Bu duruma seyirci kalmak yerine öncelikle yüksek öğretim görmüş insan gücüne ihtiyacının belirlemesini YÖK’ten talep etmek gerekiyor.

12.06.2105