İş sağlığı ve güvenliği uzman sayısı yetersiz

İşçi sağlığı ve güvenliği alanında yeterli denetim mekanizmasının olmadığı ve en az 2 bin müfettiş açığı bulunduğu ifade ediliyor.


Bütün sektörlere hizmet sunabilen iş güvenliği ve sağlığı alanı, sektör ile ilgili 6331 sayılı yasanın 50’den az çalışanı olan işyerlerini de kapsaması ile canlandı. Sertifikalı uzman sayısının 80 bini bulduğu sektörde 40 bin kişi de sertifika için bekliyor. Hizmet verme sayısındaki hızlı artış, rekabet koşullarını da zorlaştırıyor. Bu alana ilgi her geçen gün artarken, adaptasyon süreci yaşayan sektörün, önümüzdeki dönem oturmuş altyapısı ile gelişimini hızlandırması bekleniyor.

Dünyada her yıl 250 milyon kişinin iş kazaları, 160 milyon kişinin ise meslek hastalıkları sonucu iş sağlığı ve güvenliği zararlarına maruz kaldığını belirten sektör temsilcileri, 2 milyon kişinin hayatını kaybettiğini aktarıyor. Avrupa Birliği ülkelerinde ise her yıl ortalama 5 bin 500 kişinin iş kazası ve meslek hastalıkları sonucunda hayatını bilgisini veren sektör temsilcileri, endüstrileşmiş ülkelerde iş kazaları ve meslek hastalıklarının toplam maliyetinin, ülkelerin gayri safi milli hasılalarının (GSMH) yüzde 1ila 3’ü arasında olduğuna dikkat çekiyor. Türkiye2de iş kazaları ve meslek hastalıkları toplumsal sorunların başında geliyor. Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) istatistiklerine göre 2011 yılında meydana gelen yaklaşık 69 bin 277 iş kazası ve meslek hastalığı sonucunda, bin 710 çalışan hayatını kaybetti. 2 bin 216 çalışan ise ‘sürekli iş göremez’ durumuna geldi.

Bu yıl Türkiye, iş sağlığı ve iş güvenliği açısından gelişmiş ülkelere oranla alt sıralarda olsa da gelişime açık, hedefleri bulunan bir noktada yer aldı. Henüz büyüme aşamasında olan sektöre, oyuncular tam anlamıyla entegre olamadı. Diğer taraftan yenilenen yasanın yeterli duruma gelmediğini kaydeden sektör temsilcileri,  bu değişime gerek işverenlerin gerekse çalışanların hazır olmaması sebebi ile yasanın yetersiz gibi göründüğünü söylüyor. Gerekli kültürün oluşturulmasının önemli olduğunu kaydeden sektör aktörleri, belli bir bilinç oluşabilmesi için sistemin önce ‘zorunlu’ olarak algılanması gerektiğini belirtiyor. Sektör temsilcileri, hizmet alıp fayda sağladıkça sektörün de yavaş yavaş gelişeceği tahmininde bulunuyor.

6331 sayılı yasa yürürlüğe girdi

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası ile iş yeri yönetmelikleri üçe ayrıldı. Yönetmelik gereği, firmalar C sınıfı-az tehlikeli, B sınıfı-tehlikeli ve A sınıfı-çok tehlikeli olarak sınıflandırılırken, yapılan yeni düzenleme kapsamında önemli bir değişiklik olarak 502den az çalışanı bulunan tehlikeli ve çok tehlikeli statüsündeki işletmelerin de iş güvenliği uzmanı çalıştırması gerekiyor. Öte yandan, sektördeki tehlike düzeyi arttıkça C sınıfı uzman belgesinin yeterli olmaması ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 6331 sayılı kanunun torba yasasına yeni bir madde ekledi. Eski yasa kapsamında yedi yıl deneyim ve üç sınav sonrasında A sınıfı uzman olma hakkına sahip olabilen C sınıfı uzmanlar; Aralık 2013’te yapılacak sınav ile A ve B sınıfı uzman olmaya hak kazandı. Önceki sistemde bir kişi eğitim alarak C sınıfı uzman olduktan sonra üç yıllık tecrübeyle tekrar sınava girip B sınıfı uzman olabiliyordu. B sınıfı uzmanlarsa dört yıl daha sektöre hizmet verip ardından aldıkları eğitimle A sınıfı uzmanlık sınavına girmeye hak kazanıyordu. Sektördeki A ve B iş güvenliği uzman açığını kapatmak için 2013 Aralık ayında düzenlenen sınav ile C sınıfı uzmanlar, tüm sektörlerde hayatlarının herhangi bir döneminde, bin 800 gün prim ödemişlerse eğitim almaksızın B sınıfı uzmanlık sınavına katılma hakkı kazandı.

3 bin gün prim ödeyen C sınıfı uzmanlar ise yine eğitim almaksızın A sınıfı uzmanlık sınavı için hak sahibi oldu. Öte yandan, bu açığın kapatılmasında üniversiteler de kendi yerlerini aldı. Birçok üniversite tezli ve tezsiz yüksek lisans eğitimi vererek sektöre iş güvenliği uzmanı yetiştiriyor. Yüksek lisans derecesine sahip kişiler, C sertifikası olmadan B sınıfı iş güvenliği uzmanlığı sınavına katılabiliyor. İş Güvenliği Uzmanları Derneği’nden (İSGDER) alınan bilgilere göre, Türkiye’de 2013 yılında Ortak sağlık Güvenlik Birimi (OSGB) sayısı 200 iken bu sayı 2014’te 700’e çıktı. Eğitim kurumu sayısı ise 220’ye yükseldi.

Denetim eksikliği var

İş güvenliği uzmanı ve iş yeri hekimlerinin maaşlarını işverenden alması sektörün en önemli problemleri arasında bulunuyor. İşverenden maaşını alan uzmanın işverenin istemi dışında davranmasının güç olduğu belirtiliyor. Bu konuda çözüme yönelik önerilerini de dile getiren sektör temsilcileri, iş güvenliği uzmanlarının ve işyeri hekimlerinin maaşlarının ortak bir ‘havuz sistemi’nden ödenmesi gerektiğini vurguluyor. Uzmanların ‘danışman’ görevini ancak bu şekilde gerçekleştirebileceğini söyleyen sektör temsilcileri, iş sağlığı ve güvenliği sektörünün de bu yolla ilerleme kaydedebileceğini anlatılıyor. Sektör temsilcileri, Türkiye’de sektörün yeterli denetim mekanizmasına sahip olmadığını ve en az 2 bin müfettiş açığı bulunduğunu ifade ediyor.

Aralık 2014,dünya sektör eki, Çağla Gül Saraç