Kırk akıllının çıkaramadığı.. Osmangazi köprüsü.. Geçiş ücreti.

Son yıllarda hesapsız, plansız yatırımları seyreder olduk. Seyrettikçe yatırımların ne kadar  karlı olduğunun kabullenilmesi, “cebimizden para çıkmadı” diyerek mutlu olmamız isteniyor.


Osmangazi köprüsü ve diğer bağlantı yolları karayolu inşaatında şöhretlenen firmaların kurduğu Otoyol A.Ş.’ ye araç geçiş ve diğer devlet garantileriyle yaptırıldı. Açılışın olduğu günlerde hepimiz “hiç harcama yapmadan, devletin cebinden de para çıkmadan köprümüz oldu” diye sevindik.

Bu ihalede günlük ortalama 40 bin araç için devletin garantisi olduğu söylendi. Aslında sayı yıllık olarak 14 milyon 600 bin olarak belirlenmişti. Garanti ücreti ise araç başına KDV hariç 35 dolar idi. Rakamları farklı olsa da benzer garanti diğer bağlantılı yollar için de söz konusuydu.

Garanti edilen rakamın hemen hemen yarısına ulaşılabildiği görülünce ( bedava geçişin yapıldığı bayramda da test edilince) görüntüyü kurtaracak bir çözüm bulundu. Geçiş ücretlerinde indirim yapıldı. Bu indirim yılbaşında, diğer köprü zamlarının üstünü örtmek için büyük bir lütuf gibi de sunuldu.

Öte yandan bilindiği üzere Osmangazi köprüsü aynı zamanda arabalı vapur geçişine alternatif bir seçenek olarak kullanılacaktı. Arabalı vapur geçiş hizmeti ise İstanbul Belediye Şirketi olan İDO tarafından yıllardır verilmekteydi. Ancak İDO  Nisan 2011 yılında 861 milyon dolara Tepe-Akfen-Souter Investment ve Sera Gayrimenkul ortaklığına satıldı.

Ulaştırma Bakanı Osmangazi köprüsü geçiş ücretlerinde  %26 indirim yaptığını açıklayınca IDO’da  %25’lik indirimi(araç başına 45 TL ve üstü) uygulamaya koydu.

İDO satış şartnamesi

İDO satışa çıkarıldığında alıcı şirketlerin şirket üzerinden kar edeceklerinin hesabını yapmaması mümkün değil. Alternatif olan Osmangazi köprü geçişinde belirlenecek ücret doğrudan İDO’ya  uygun görecekleri fiyatı da belirleyecekti. Bu gün nasıl ki köprüler ve yollar için  en az araç geçişi, finansman, Merkez Bankası ,v.b. garantileri veriliyor ise satışın organize edildiği o yıllarda da benzer garantiler vardı. İDO’ nun satışında garanti ise Osmangazi köprü geçiş ücreti oldu. Satış sözleşmesinde Osmangazi köprü geçiş ücretinin 42 dolar olması koşulu yer aldı. Diğer garantiler arasında İDO’nun çalıştığı rotalarda farklı şirketlere çalışma izni verilmemesi de vardı.  Bu koşulları hesaba katan ortaklık şirketi satın aldı.

Ancak Ulaştırma Bakanlığı Osmangazi köprü geçiş ücretini 64 TL’ye (17 dolar) indirince İDO zarara uğratıldığını ve satış sözleşmesine aykırı davranıldığını açıkladı.

Rekabet ve torbadaki turp.

Rekabetin ne kadar hayırlı olduğunu düşünenlere bu örnekte hayrın olmadığını baştan söyleyelim. Çoğunuzun biz bunu biliyoruz dediğini duyar gibiyim ama, biz yine “testi kırılmadan” kulağınızı çekelim. Ne de olsa bu yöntem binlerce yıl denenmiş ve doğruluğu kültür dünyamızın bir parçası olmuş.

Osmangazi geçiş ücreti de Eskihisar Topçular arabalı vapur seferleri indirimlerinin bu yolu kullananlar için ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Fiyat indiriminin birçok kişiye doğrudan ve dolaylı olumlu katkıları olacağı çok açık.

Ancak kazın ayağı öyle değil.

İlki Bakan köprü geçişini ne kadar ucuzlatır ise ucuzlatsın Devletin –bizlerin ödeyeceği ücret belli. Bu köprüden yılda 14,6 milyon araçtan daha az araç geçmesi durumunda aradaki fark bütçeden karşılanacak (bütçede para ayrılmadığıysa-ki öyle, İşsizlik ve BES gibi fonlardan) ve dolayısıyla tarafımızca ödenecek. Yapılan sözleşmeye göre 2009 yılında yapılan ihalede köprü geçiş ücreti 35 dolar olarak (KDV hariç)belirlenmişti. Örneğin 14,6 milyon yerine 14 milyon araç geçmesi halinde KDV hariç Şirkete bütçeden (!) ödenecek yıllık toplam bedel 21 milyon dolar.

Peki 35 dolar ile 64 TL (17 dolar) arasında ki fark ne olacak? Öncelikle bu farkın ne kadar olduğunu hesaplayalım. Yılda 14,6 milyon araç geçeceği ve aradaki farkın 18 dolar olduğu dikkate alınırsa yıllık fark 262 milyon 800 bin dolar ediyor. Bu da ödenecek.

İşte torbada ki esas turp bu.

Şimdi bu köprünün bedava yapıldığına sevinebilecek miyiz?

22 yıl işletme hakkını devrettiğimiz bu köprü için sadece yapılan indirimden dolayı (şartlar değişmez ise)tam 5 milyar 781 milyon 600 bin dolar ödeme yapacağız.

Dahası da var.

Şimdi gelelim yazının başındaki konuya. Ulaştırma Bakanı ucuzlattım diye ilan ettiği ücret ile İDO satış sözleşmesindeki koşul arasındaki ilişkiye.

İDO satış sözleşmesinde Osmangazi Köprüsü geçiş ücretlerinin 42 dolar olması koşulu var idi.

Bir çoğumuzun bayramlarda ücretsiz olduğu için sevinerek geçtiğimiz Osmangazi köprüsünde bu geçişler gerçekten bedava mı ?

Gazete haberinden öğrendiğimiz bir durumu aşağıda özetleyerek sizlerle paylaşalım.

Temmuz 2016 yılı bayramında Osmangazi köprüsü bedava geçişe açılınca İDO müşteri bulamadı. Belirtildiğine göre bayramlarda 20 bin aracın kullandığı Eskihisar Topçular hattında araç sayısı nerede ise sıfır imiş ve İDO’ nun bu nedenle 8 günlük kaybının 9 milyon lira (yaklaşık 3 milyon dolar) kadar olduğu hesaplanmış.

Anlaşılan o ki, gerek geçiş ücretlerindeki indirim ve gerekse bu bedava geçişler İDO sahiplerinin zarar hanesine yazılmış durumda.

Ama hiç te öyle olmadığını yine gazetelerden öğreniyoruz.

Tahkime başvuru

Yukarıda ortakları arasında bir yabancı şirketin bulunduğunu söylediğimiz İDO şirketi bu zararı karşılamak istemediğini ortaya koydu. Souter Investment  sözleşmeye aykırı davranıldığını ileri sürerek ABD’nin başkenti Washington’da tahkime gitmeye karar verdi. Bu başvurunun yapılacağı kararının verildiğini Türk ortaklar (Tepe –Akfen yöneticileri ) da doğruladı. Türk ortaklar,  İDO ihalesinde 42 doların garanti edildiğinin altını çizerek, “ihalede o fiyatı bu garanti nedeniyle verdik “ dediler.

Bu tahkim davası mahkemede mi sonuçlanır, yoksa anlaşılarak Şirket zararı farklı bir yolla mı ödenir? Bunu bugünden kestirmek pek mümkün değil. Ancak bir taraftan az geçen araç nedeniyle, öte yandan bir başka şirkete uğratılan zarar nedeniyle ödediğimiz vergilerden oldukça yüksek bir bedelin bu amaçla kullanılacağı anlaşılıyor.

Bu taşı çıkarmak mümkün.

Son yıllarda hesapsız, plansız yatırımları seyreder olduk. Seyrettikçe yatırım kararlarının ne kadar doğru ve karlı olduğunun kabul edilmesi, “cebimizden para çıkmadı” diyerek mutlu olmamız isteniyor.

Ancak bunun böyle olmadığını şu yukardaki örnekten de anlamak mümkün. Yapılan yanlışlıkların bedeli mutlaka ödeniyor. Bu geçmişte de böyleydi, bugünde böyle.

Bu gidişe dur demek mümkün.

İlk adım konuyu insanlarımıza anlatma ile başlamalı. Bildiklerimizi bıkmadan tekrarlamalı, yaymalı ve farklı farklı araçlar kullanılarak düşüncemizi fark edilir kılmalıyız.

Çünkü iktidarların hesapsız, sadece bazı çıkar çevrelerine ve müteahhitlere kaynak sağlayan bu tür yatırımlardan vaz geçmeyeceği anlaşılıyor.

Son örnek ise 500 bin civarında kişinin yaşadığı ve son 10 yıldır nüfusu artmayan iki ilimize hizmet vermek için (Rize ve Artvin) yapılacak hava alanından.

İhaleyi kazanacağı anlaşılan Cengiz inşaat yetkilisinin söylediği  "terminal binası, 3 milyona yakın yolcuya hizmet verebilecek şekilde yapılacak. Konu insan olunca insana hizmet olunca bizim önümüzde hiçbir şey duramaz."   sözüne ve bu ihaleyi hazırlayanlara dur demek zorundayız.

Bugünde, yarında bunun için yapabilecek çok şey var. Yeter ki 41 akıllıyı bir araya getirelim.

Ocak 2017