Bakan da Bunu Söylüyorsa!

 

AKP Hükümetinin Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın, sanayi üretiminin milli gelirdeki payının düşmeye başladığını belirterek, "Bu, tehlikeli bir trend" demesi, söylenenler açısından yeni olmasa da söyleyen açısından demeci ilginç kılıyor.

Mesleki yaşamının sürdürülebilirliği önemli ölçüde ülkedeki sanayileşmenin düzeyine ve teknoloji üretimine bağlı olan kimya mühendisleri de dahil olmak üzere, Türkiye’ de sürdürülmekte olan ekonomik politikaları eleştirenler, ülkedeki üretimin ve sanayileşmenin yetersizliğine, neoliberal politikalar doğrultusunda kamu sektörü, diğer alanların yanı sıra, üretimden çekilirken özel sektörün bu işlevi üstlenemediğine yıllardır dikkat çekmekteydi. Bu açıdan, söz konusu politikaların mimarı olmasa da en gözü kara sürdürücülerinden biri olan ve on yılı aşkın süredir iktidarda olan AKP Hükümetinin Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın, sanayi üretiminin milli gelirdeki payının düşmeye başladığını belirterek, "Bu, tehlikeli bir trend" demesi, söylenenler açısından yeni olmasa da söyleyen açısından demeci ilginç kılıyor.

Ek olarak, Bakan’ın gayrimenkul sektörünün öne çıkması ile yapısal işsizlik ve "iş gücü piyasasındaki katılıklarla mücadele “(!)konusundaki söyledikleri de dikkat çekiyor. Sanki tüm doğal kaynakları, su havzalarını, ormanları, tarım arazilerini yok etme pahasına ekonomik büyümenin itici gücünü yapılaşma ve kısa erimli özel sektör karları üzerine oturtan bir Hükümetin üyesi ile karşı karşıya değiliz.  Bu temel sorunlar ve Bakan’ın diğer söylediklerine ilişkin değerlendirmeler saklı kalmak kaydıyla bu konuda Hürriyet Gazetesi’nde yer alan haberi veriyoruz:  

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, sanayi üretiminin milli gelirdeki payı düşmeye başladığını belirterek, "Bu, tehlikeli bir trend" dedi.

CNBC-e ve NTV'nin ortak yayınına katılan Babacan, gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra ekonomiyle ilgili bir reform ajanda olup olmadığının sorulması üzerine Babacan, çok köklü ve zor reformlar için 2015 genel seçimleri sonrasını beklemek gerektiğini söyledi.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden birkaç ay sonra Türkiye'nin genel seçim atmosferine gireceğini dile getiren Babacan, Orta Vadeli Programın (OVP) güncellenmesi ve 2015 yılı bütçesinin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra gündeme gelecek konular olduğunu ifade etti.

OVP'nin güncellenmesinin yapısal ayağı da bulunduğunu anlatan Babacan, önümüzdeki ilk yasama yılında daha çok acil konuların yasalaşabileceğini kaydetti.

Buna karşın gerekli ama zor reformların 2015 seçimleri sonrasına kalacağını bildiren Babacan, çok ayrıntılı bir reform gündemi hazırladıklarını belirtti.

10. 5 Yıllık Kalkınma Planı'nın ekine ilk kez öncelikli dönüşüm programlarını ilave ettiklerini ifade eden Babacan, 25 öncelikli dönüşüm programı bulunduğunu söyledi.

Her programın bir eylem planı olmasını istediklerine işaret eden Babacan, yerli kaynakların daha çok kullanılması noktasında enerjinin öncelikli alanlardan olduğunu kaydetti.

Daha yüksek tasarruf oranlarına ulaşmak için atılan adımlar bulunduğuna ve bunların güçlendirilmesi gerektiğine de dikkati çeken Babacan, "Sermaye piyasaları başta olmak üzere de bu alanın genişlemesi ile ilgili özel çalışmaları yapmak gerekiyor" diye konuştu.

ÜRETMEDEN LÜKS ALIŞVERİŞ TÜRKİYE'Yİ ÇIKMAZA SOKAR
Üretim yapısının değişmesinin de önemli konular arasında yer aldığının altını çizen Babacan, Türkiye'nin üretim ve ihracatının fason ağırlıklı olduğunu belirtti. Babacan, katma değerli ürün üretilemediğinde milli gelirin düşük, cari açığın yüksek gerçekleştiğini söyledi.

Sanayi üretiminin milli gelirdeki payının düşmeye başladığına dikkati çeken Babacan, şöyle devam etti:

"Bu tehlikeli bir trend. Özel sektörün sabit sermaye yatırımı harcamalarına baktığınızda trendler çok iç açıcı değil. Büyümenin kompozisyonuna baktığımızda özel sektörün sabit sermaye harcaması arzu ettiğimiz seviyelerde gitmiyor. Bu hem bugünkü büyümemizi biraz baskı alt tutuyor hem de geleceğin büyümesi hakkında da bizi kaygılandırıyor."

Sektörler arasında dengesizlik bulunduğunu kaydeden Babacan, özellikle gayrimenkul sektörüne ilginin yoğun olduğunu ifade etti.

Sanayide ciddi bir rekabet yaşandığını ve yatırım ortamı ile ilgili sorunların bulunduğunu dile getiren Babacan, bu konuda adım atıldıkça yeni sorunların ortaya çıktığını belirtti.

Buna karşın gayrimenkul alanında her bir projenin adeta yeni bir tekel olduğunu anlatan Babacan, bu alanda yüksek gelir ve getiri sağlamanın mümkün olduğunu ifade etti.

Daha lüks AVM'lerde alışveriş yapmak ve daha lüks konutlarda oturmak için öncelikle üretim yapmanın önemine işaret eden Babacan, "Üretmeden, hak etmeden, hele hele dışarıdan sağlanan krediyle lüks alışveriş, lüks konut... Bu, Türkiye'yi çıkmaza sokabilir" değerlendirmesinde bulundu.

Gayrimenkul alanında rekabetin artması için ve tekellerin önlenmesi ile ilgili özel bir gayret gerektiğini dile getiren Babacan, sektördeki haksız kazancı önleyici tedbirler alınması gerektiğinin altını çizdi.

İŞSİZLİĞİN 5 PUANI YAPISAL
Yapısal reformlar açısından iş gücü piyasalarının önemine işaret eden Babacan, iş gücü piyasasındaki katılıklara rağmen nisan ayı itibarıyla son 12 ayda 1 milyon 400 bin ilave istihdam yaratıldığını kaydetti.

Buna karşın yüzde 9 seviyelerindeki işsizlik oranının yüksek olduğunu belirten Babacan, "Bu yüzde 9-10 seviyelerindeki işsizliğin 5 puanı konjonktürel, 5 puanı yapısal" dedi.

Yapısal işsizliği çözme noktasında "iş gücü piyasasındaki katılıklarla mücadelenin gerekliliğini" vurgulayan Babacan, sosyal güvenceyi çalışanlar için korurken aynı zamanda esneklik unsurlarının da iş gücü piyasasına getirilmesinin önemli olduğunu belirtti.

Bununla ilgili strateji belgesi yayımlandığını anımsatan Babacan, bu belgede yer alan unsurların uygulanması gerektiğini söyledi. Babacan, doğru zamanlama ve güçlü bir siyasi irade ile sorunların çözülebileceğini kaydetti.

Bir başka soru üzerine Babacan, ekonomik programın üzerinde yükseldiği mali disiplin gibi önemli konular olduğunu dile getirdi. Babacan, cari açığın düşmesi ve özel sektörün dış borcunun sürdürülebilirliği açısından mali disiplinin önemli olduğunun altını çizdi.

Eğitim ve hukuk alanlarına yönelik reformların önemine de değinen Babacan, bu alanlardaki reformların devam etmesi gerektiğini ifade etti.”

http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/26871256.asp