Üçüncü köprü inşaatı ve üç kurban

Meslek odaları ve bilim insanları Beykoz’da 3. Boğaz köprüsünün Çavuşbaşı viyadüğü inşaatında 5 Nisan 2014 tarihinde meydana gelen göçükte 3 işçinin ölmesi üzerine yaptıkları açıklamalarda, inşaat işkolundaki taşeronlaştırmanın, güvencesiz çalıştırmanın ve büyük projelerin iş programının Hükümet talimatıyla hızlandırılmasının yarattığı sorunlara dikkat çektiler.

Evrensel Gazetesi’nin internet sayfasına 6 Nisan 2014 tarihinde eklenen haberde, meslek odaları ve bilim insanlarının konuyla ilgili açıklamalarına yer verildi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kısa süre önce helikopterle denetlediği 3. köprü inşaatında meydana gelen göçükte,  Lütfü Bulut (48), Yaşar Bulut (50) ve Kahraman Baltaoğlu hayatını kaybetmiş, Sonay Bulut isimli işçi de yaralanmıştı. (http://www.evrensel.net/haber/81714/isciyi-de-dogayi-da-katlediyorlar.html)

Üçüncü köprü gibi büyük projelerin yapımının hükümetin talimatıyla öne alınmasının kazalara davetiye çıkardığını söyleyen İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Cemal Gökçe, “Örneğin bu tür projelerde, firmalar ihaleye giriyor. Yapılan ihale veya sözleşmede ‘Bu inşaat şu kadar sürede bitirilecekdeniyor. Ve işe yönelik tüm planlamalarda o süreye göre ayarlanıyor. Ama siz bu işin bitiminin öne alın derseniz, çalışma süresi kısalır, iş güvenliği önlemi almaz, gerekli planlama ve önlemleri almazsınız. Bitsin de nasıl biterse bitsin mantığıyla hareket edilir”  diye konuştu. Viyadükte yaşanan göçüğün de aynı iş hızının sonucu olduğuna vurgu yapan Gökçe, “Dünyada ve ülkemizde var olan inşaat mühendisliği ve teknolojileriyle ilgili bilgiler yetersiz değil. İstiyorsa  su içinde ya da bataklıkta olsun eğer siz gerekli teknik kuralları uyguluyor ve var olan mühendislik bilgi ve teknolojinizi gerekli yerlere yansıtıyorsanız hiçbir şekilde sorun yaşamazsınız” dedi. Mesai saatlerinin işçilerin çalışma kapasitesini aşan sürede olmaması gerektiğini kaydeden Gökçe, “Orada çalışanlar vardiyalı sistemle çalışmalı” diye konuştu. 3. köprü, 3. havalimanı projeleriyle İstanbul’un nefes alan damarlarının yok edildiğini sürekli olarak dile getirdiklerini anlatan Gökçe, “Hiç olmazsa insan sağlığı önemsensin. Sadece hızlı yapmak ve para kazanmak çerçevesinde düşünülmesin” diye uyardı.

BÜYÜK ŞİRKETLER AMA...

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Görevlisi  Yrd. Doç. Dr. Aslı Odman, ise “3. köprü inşaatı, doğa, tarih ve insanın ömrünün birbirinden ayrılmayacağını ne yazık ki bir kere daha gösteriyor. Üçünde de katliama dönüşüyor” dedi. İşçi ölümlerinin en çok ‘kalkınılan’ sektörlerde göz göre göre yaşandığına dikkat çeken Odman, “Kalkınma, insan öğütüyor, adalet aramak ailelere kalıyor. Tersanecilikte de bunu gördük, kalkınma ekonomisinin lokomotif sektörü inşaatta da bu böyle. En fazla ölümlü iş kazasının olduğu sektör inşaat” diye devam etti. 3. köprü ihalesinin verildiği İçtaş ve  Astaldi ortaklığına dikkat çeken Odman, “İçtaş Türkiye’nin enerji, inşaat ve tersanecilik gibi sektörlerinde başat. Yani dört bir sektöre ve devlete ilişkileriyle yayılmış. Astaldi ise bir İtalyan kökenli şirket. Kuruluş yılı 1926. Mussolini ile büyümüş. Faşist ve yayılmacı italya’nın İtalya’daki ve Afrika sömürgelerindeki ucuz işçi kullandığı büyük yol ve altyapı inşaatlarında sermaye biriktirmiş. 2. Dünya Savaşının yayılımcı İtalya’sının nadide şirketlerinden” dedi. Odman son olarak 3. köprü inşaatında yaşanan iş kazasının  kent hareketlerinin, iş kazalarına karşı adalet arayanların, işçi sağlığı ve iş güvenliği savunucularının ve inşaat işçilerinin örgütlenmelerinin baş başa vermesi gereken bir kayıp olduğuna vurgu yaptı.

BEŞ GÜNDE 7 İŞÇİ YAŞAMINI YİTİRDİ

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, 3. Köprü inşaatında meydana gelen göçükte üç işçinin yaşamını yitirmesinden iktidarın sorumlu olduğunu belirterek köprü inşaatında iş cinayetlerinin artacağı uyarısında bulundu.

2014'ün ilk üç ayında tespit edilen 276 iş cinayetinde en az 80 kişinin inşaat işçisi olduğunun hatırlatıldığı açıklamada, Nisan ayının ilk beş gününde de 3. köprü işçileriyle beraber 7 inşaat işçisinin yaşamını yitirdiği belirtildi. "Bizler doğaya, tarihe ve insana yer olan bir kent istiyoruz" denilen açıklamada, "İşçi katliamlarının sorumlusu sermaye ve iktidarı AKP'dir. Uzun zamandır iş kazalarının önlenebileceğini, önlenebileceği halde yaşandığı için işçi ölümlerine iş cinayeti dediğimizi haykırıyoruz" denildi. Açıklamada son olarak İSİG Meclisi, Başbakan Tayyip Erdoğan, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan ve Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın istifa etmesi gerektiğini vurgulayarak, işçi ölümlerinin sorumlularının da yargılanmasını istedi. (DİHA)

“ SORUN BİZZAT YAĞMA HIRSIDIR”

Toplumcu Mühendisler ve Mimarlar Meclisi (TMMM) ise işçilerin can güvenliği için en basit önlemlerin dahi alınmadığına dikkat çekerek konuyla ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada, “İstanbul'daki en büyük yağma harekatlarından, köprü ve bağlantı yollarıyla halihazırda İstanbul’un kuzey ormanlarını tehdit eden, gayrimeşru 3. köprü inşaatı 3 işçi kardeşimizi aramızdan aldı. ….Olay yerindeki tespitler, işçi sağlığı ve iş güvenliğine aykırı imalat yapıldığını göstermektedir. Hızlı biçimde, gerekli önlemler alınmadan bu gibi riskli işlerin gerçekleştirilmesi, işçiler ve tüm şantiyede çalışanlar üzerinde sürekli olarak iş yetiştirme baskısı oluşturmakta, işçiler göz göre göre ölüme gönderilmektedir. Katliamın gerçekleşmesinde neden sonuç ilişkilerini iyi irdelemek gerekmektedir. Sorun bizzat yağma ve kar hırsıdır. Bu katliamın sorumlusu bellidir. Şantiye sahasında, beton dökümü gibi riskli bir işte, kalıp ve iskelelerde gerekli denetim ve gözetimi sağlamadan işe başlayanlar katildir. İşçileri, riskleri bile bile çalışma sahasına gönderenler, işçilere haddinden fazla iş yükleyenler, en basit önlemleri dahi almayanlar katildir. ‘3 yılda değil, 2 yılda bitecek’ diyerek, iş programını hızlandıran, hızlandırtan, yangından mal kaçırırcasına yağmaya devam edenler katildir. Doğamızı rant için yağmalamaya çalışanlar, bunun için tüm yağma projelerini bir an önce tamamlayıp ceplerini dolduranlar katildir. Tüm bu işçi ölümlerinde uygun illiyet bağı taşıyan hususun yağma politikaları değil, yalnızca dikkatsizlik, tedbirsizlik, denetimsizlik olduğunu söyleyenler ise suç ortağıdır.” ifadeleri kullanıldı. (CİHAN)

“EN YOĞUN İŞÇİ ÖLÜMÜ, AKP DÖNEMİNDE YAŞANDI”

Konuyla ilgili olarak Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Başkan Yardımcısı Özgür Müftüoğlu yaptığı yazılı açıklamada, Cumhuriyet tarihinin en yoğun işçi ölümlerinin AKP iktidarı döneminde yaşandığını belirterek, " Diğer iş cinayetlerinde olduğu gibi bu üç işçi kardeşimizin ölümünün de sorumlusu sermayedir. Çünkü, sermaye işçileri daha fazla kâr hırsıyla güvenlik tedbirleri almadan, güvencesiz, düşük ücretle, uzun süreler, örgütsüz olarak çalışmaya zorlamaktadır. Hükümet iş güvenliğine ilişkin gerekli yasal düzenlemeleri ve denetlemeleri yapmadığı; çıkarttığı yasalarla esnek, güvencesiz çalışma düzenini teşvik ettiği ve emekçilerin örgütlenmelerini engellediği için iş cinayetlerinin ortağıdır. Cumhuriyet tarihinde en yoğun işçi ölümleri AKP iktidarları döneminde gerçekleşmiştir. Emekçileri yaşamları pahasına çalışmaya zorlayan esnek çalışma yasalarının mimarı AKP hükümetidir." dedi.

Müftüoğlu, Partilerinin, "AKP hükümetini, bir an önce iş cinayetlerinin önlenmesi için, başta taşeron sistemi olmak üzere güvencesiz ve esnek çalışma düzenini yasaklamaya, örgütlenme özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırmaya" çağırdıklarını belirterek, iş cinayetlerine karşı ortak mücadele yürütmek üzere tüm emek ve demokrasi güçlerini bir araya gelmeye çağırdı.

Evrensel  Gazetesi’nin haberinde, kazanın ardından şantiyenin dört bir tarafı özel güvenlik görevlileri tarafından tutulduğuna, kaza gecesinde basın mensuplarının görüntü aldığı alana, kazanın ertesi günü giriş izni verilmediğine, özel güvenlik görevlilerinin şantiye alanının değişik noktalarında bekletildiğine yer verildi.

 (ANKA) ( http://www.evrensel.net/haber/81695/en-yogun-isci-olumu-akp-doneminde-oldu.html)

"HENÜZ BELİRLENEMEYEN SEBEPLE..."

3. Boğaz Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu Projesini yürüten ICA Ortak Girişimi yönetimi ise Beykoz'daki viyadük inşaatında 3 işçinin ölümüyle sonuçlanan kazaya ilişkin yazılı açıklama yaparak,  “Söz konusu viyadükte başlık kirişi için beton dökümünün aynı yapım yöntemi ve iskele ile güvenli bir şekilde bugüne kadar birçok kez gerçekleştirilmiş olmasına karşın meydana gelen bu üzücü kazada söz konusu iskelenin neden çöktüğü ve kazanın sebepleri yetkililerce hassasiyetle ve tüm detayları ile araştırılmaktadır. Yaşanan bu elim kaza nedeniyle büyük üzüntü yaşamaktayız. Hayatını kaybeden çalışanlarımıza Allah'tan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı ve sabırlar dileriz. Kazanın neden meydana geldiği ile ilgili gerekli tüm bilgilendirme yatırımcı ICA ortak girişimi tarafından kamuoyu ile paylaşılacaktır.” dedi.( http://www.evrensel.net/haber/81677/3-kopru-insaatinda-gocuk-3-isci-oldu.html)

TEMEL SORUN İNŞAAT İŞKOLUNDAKİ TAŞERONLAŞMA

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu da 7 Nisan 2014 tarihinde konuyla ilgili bir açıklama yaptı. Oda Yönetim Kurulu açıklamada,

“Ne pahasına olursa olsun siyasi iktidar kentleri kendi yaklaşımına uygun tanzim etmek istemektedir. Bilim insanlarının, üniversitelerin, meslek odalarının itirazlarına kulaklarını kapatan siyasi iktidar sahipleri kentleri, AVM`lere, rezidanslara, gerekli gereksiz yapılan alt üst geçitlere, yanlışlığı konusunda kamuoyunun hemfikir olduğu boğaz köprülerine teslim etmektedir.
 
İş cinayetlerinin son dönemde gözle görülür artmasının tesadüf olmadığını belirtmek istiyoruz. Özellikle inşaat işkolunda taşeronlaşmanın geldiği boyutun, iş kazalarındaki artışın temel nedeni olduğu, işçi sağlığı ve iş güvenliği bağlamında yapılacak harcamaların maliyet artıcı unsur gibi görülmesinin kazaları tetiklediğini, iş güvenliğinin temel kabullerinin uygulanmasının yerine mukadderatçı yaklaşım sergilendiğini kamuoyunun dikkatine sunuyoruz.
 
Bu yaklaşım devam ettiği sürece, Türkiye, iş kazalarındaki dünya üçüncülüğü, Avrupa birinciliği değişmeyecektir.
dedi.