FUKUSHIMA RADYASYON YAYMAYA DEVAM EDİYOR

Japonya’da 2011 yılında meydana gelen deprem sonrasında oluşan tsunami Tokyo’nun 240 km kuzeyindeki Fukushima nükleer santralını da önemli boyutta etkilemişti. Santral için yaşamsal önemde olan soğutma suyu sisteminin çalıştırılamaması sonucunda son çeyrek asrın  en büyük nükleer santral felaketiyle karşılaşılmış, devrede olan ünitelerde reaktör kalbinin erimesine kadar giden süreç sonucunda atmosfere radyoaktif maddeler yayılmıştı. Santral işletmecisi olan TEPCO firması üniteleri soğutmak için her gün miktarı yüzlerce tona varan su pompalamıştı. Yüksek radyoaktivite içeren,160 olimpik havuzun alabileceği miktardaki kontamine su 1000'i aşkın stoklama tankında tutuluyordu.Kıyı sularında ölçüm yapan bilim insanları bir yılı aşkın bir süredir tesisten radyoaktif madde kaçağı olduğuna dair veriler bulunduğuna işaret etseler de TEPCO firması ancak son dönemde bu durumu kabul etti. TEPCO tanklardan birinden 300 ton toksik su kaçağı olduğunu açıkladıktan sonra Japon nükleer kurumu tarafından alarm seviyesi uluslararası standartlara göre 3’e yükseltildi. Bu durum 2011 yılındaki erime olayından sonra en yüksek alarm seviyesini işaret ediyordu. Tesiste çok sayıda tank ve boruda kaçak olduğu süphesi de yaygın.TEPCO 27 Temmuz 2013 tarihinde 2. ünitenin deniz tarafında içinde 5000 m3 su bulunan bir toplama havuzunda 8.7 milyon bekerel/l trityum, 2.35 milyar bekerel/l sezyum gibi çok yüksek değerler tesbit ettiğini açıkladı. Dünya Sağlık Örgütüne göre içme suyunun bir litresinde 300 bekerel konsantrasyon güvenli kabul ediliyor. 2 Eylül’de ise başka bir tankın yanında 1 800 milisievert/saat (mSv/h) seviyesine çıkan ölçüm sonuçları elde edildi;  ertesi gün ölçümler 2 200 mSv/h düzeyine çıktı. Karşılaştırma için Almanya’da radyoaktif ortamlarda çalışanlar için müsaade edilen maksimum dozun 20 mSv/yıl olduğunu belirtelim.(İnanmakta güçlük çekilecek bir bilgi: TEPCO daha önce söz konusu yerde dozun 100 mSv/h olduğunu söylemişti; daha sonra ölçüm cihazının ancak bu seviyeye kadar ölçüm yapabildiğini açıklamak zorunda kaldı) Radyasyon dozunun yükselmesi üzerine Japon Hükümetinin kamu kaynaklarından TEPCO’ya  473 milyon $ yardım yaptığı da belirtiliyor. [1]Bazı uzmanlar çelişkili bilgiler veren TEPCO’nun geçen iki buçuk yıl içinde gerekeni yapmadığını dile getirirken Japon Hükümetinin sadece TEPCO’nun yaptıklarını bekleyen ve izleyen bir durumda olmaması gerektiği de vurgulanıyor. Muhtelif kaynaklar TEPCO’nun Japon Hükümeti üzerinde büyük etkisi olduğu, yeni bir nükleer program başlatmak isteyen Hükümetin nükleer felaketin  maliyetini halktan sakladığı yönünde savlar ileri sürüyor.[2]Nükleer felaketin gerçekleşmesinden ikibuçuk yıl sonra tehlike sürüyor; bundan sonra yapılacaklar da çok önemli. TEPCO’nun santralın durumunu stabilize etmek için yabancı uzmanlardan yardım alacağı da belirtiliyor. Uzmanlar radyoaktif suların temizlenmesi için en uygun yöntemin izotopların zeolit kullanılarak absorbe edilmesi olduğunu söylüyor.Bu konuların bizi doğrudan ilgilendiren yanları var: Nükleer santralı sadece megavat ve kilovatsaat, dolar ve sent gibi birimlerden ve rakamlardan ibaret gören, her kademede yönetim zaaflarıyla malul, nükleer güvenlik ile ilgili altyapısının yeterliliği kuşku uyandıran, bu nedenle güvenlik konularını santralın yapımcısı ve işletmecisine havale etmek durumunda olan ülkelerin ve konuyla ilgili yetkililerin bu gelişmelerden çıkaracağı dersler olur mu acaba? Her yerde olduğu gibi, herhangi bir kaza anında yaşamsal risklerle karşılaşacak olanlar yönetenler ve karar alıcılar değil, yönetilen ve süreçte söz sahibi olmayan halk olacak.http://edition.cnn.com/2013/09/04/world/asia/japan-fukushima-nuclear-crisis-explainer/index.html?iid=article_sidebarhttp://www.theguardian.com/environment/2013/sep/01/fukushima-radiation-levels-higher-japan[1] http://en.wikipedia.org/wiki/Fukushima_disaster_cleanup          [2] http://www.worldnuclearreport.org/CTV-News-Canada-Japan-s-Fukushima.html