Kömür madenlerindeki ölümlü kazalara rağmen ATEX Yönetmeliğinin Uygulanması Neden Ertelenir?

 

AKP Hükümetinin yer altı kömür ocakları ile bunlara ait yerüstü tesislerinde ATEX Yönetmeliğinin uygulanmasını 2019 yılı sonuna ertelemesi meslek odaları tarafından tepki ile karşılandı.

 Kısa adıyla ATEX olarak bilinen, 30.12.2006 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan “MUHTEMEL PATLAYICI ORTAMDA KULLANILAN TEÇHİZAT VE KORUYUCU SİSTEMLER İLE İLGİLİ YÖNETMELİK (94/9/AT) ” in yer altı kömür ocakları ile bunlara ait yerüstü tesislerinde uygulanması 4 Ağustos 2015 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile 2019 yılı sonuna ertelendi.

 DİSK –AR’nın Mayıs 2014 tarihli bir çalışmasına göre, Türkiye madencilik sektöründe AB-27 ülkelerinin ortalama değerinden 16 kat daha fazla ölümlü iş kazası ile karşılaşmaktadır (EU 2013: 96, SGK 2010). (http://www.disk.org.tr/2014/05/disk-ar-turkiyede-is-cinayetleri-ab-ulkelerini-7ye-katladi/).  Bu durumdaki bir ülkede, Hükümetin söz konusu Yönetmeliğin uygulanmasını, siyasal belirsizlik taşıyan bir ortamda yangından mal kaçırırcasına neden ertelediği soru işaretleri uyandırdığı gibi, her madenci cinayetinden sonra televizyon ekranlarında “kederli başsağlığı” demeçleri verirken görmeye alıştığımız siyasal sorumluların sıra icraata gelince yetkilerini ne yönde kullandıkları bir kez daha açıkça görülüyor.

Meslek Odaları ne dedi?

Konuya ilişkin olarak Makine ve Elektrik Mühendisleri Odaları tarafından aşağıdaki açıklamalar yapıldı.

TMMOB Makina Mühendisleri Odası’ndan yapılan 10 Ağustos 2015 tarihli açıklamada, “Madenlerde Meydana Gelebilecek Patlamalarda Suçu İş Güvenliği Uzmanına Yıkma Çabası İnandırıcı Olamayacak! Suçlu, ATEX Yönetmeliği Uygulamasını 31.12.2019’a Erteleyenler Olacaktır” denilerek şunlar belirtildi: .

“Madenlerde yaşanan katliamlarla çok sayıda can kaybına yol açan iş cinayetlerinin bir kısmının görünür ilk nedeni Grizu patlamalarıdır. Ancak işyerlerinde ya da madenlerde meydana gelen patlamalar sadece grizu patlaması kaynaklı değildir.  “İşyerlerindeki yanıcı maddelerin gaz, buhar, sis ve tozlarının atmosferik şartlar altında hava ile oluşturduğu ve herhangi bir tutuşturucu kaynakla temasında tümüyle yanabilen karışımlar”  “patlayıcı ortam” oluşturmaktadır. Bu nedenle söz konusu patlayıcı ortamlarda kullanılacak teçhizatların (makine, alet, elektrik sistemi vb.) belirli özelliklerde olması gerekir. Nitekim teçhizatların üretimi, piyasaya arzı, montajı, kullanımı, onarımı kurallara bağlanmıştır. Avrupa Birliği mevzuatı çerçevesinde düzenleme yapılmış olan ülkemizde, söz konusu teçhizatın belgelendirilmesi, piyasaya arzı ve piyasa gözetimi Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın; işyerlerinin işçi sağlığı ve güvenliği üzerine denetimi de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın sorumluluğundadır. Bu sorumlulukların yerine getirilmesi için başka düzenlemeler de bulunmakla beraber başlıca iki yönetmelik esastır. Bunlardan “Muhtemel Patlayıcı Ortamda Kullanılan Teçhizat Ve Koruyucu Sistemler İle İlgili Yönetmelik (94/9/AT) (ATEX 95)”te, esas olarak, “teçhizatın ve koruyucu sistemlerin güvenli olarak piyasaya arzı için gerekli emniyet kuralları ile uygunluk değerlendirme prosedürlerine ilişkin usul ve esaslar” belirlenmektedir. Bu yönetmelik kapsamındaki görevler Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yerine getirilmektedir. “Çalışanların Patlayıcı Ortamların Tehlikelerinden Korunması Hakkında Yönetmelik” (ATEX 137) ise esas olarak “çalışanları sağlık ve güvenlik yönünden işyerlerinde oluşabilecek patlayıcı ortamların tehlikelerinden korumak için alınması gereken önlemlere ilişkin usul ve esasları” düzenlemektedir. Bu yönetmelik kapsamındaki görevler de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın sorumluluğundadır.

4 Ağustos 2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 13.07.2015 tarihli 2015/7966 sayılı Kararnamenin Eki başlıklı Bakanlar Kurulu kararında; “Grizu gazı ve/veya yanıcı gazlar veya tozlar nedeniyle muhtemel patlayıcı ortama sahip yeraltı kömür ocakları ile bu tip madenlerin yerüstü tesislerinde bulunan teçhizat ve koruyucu sistemlerden, “Muhtemel Patlayıcı Ortamda Kullanılan Teçhizat ve Koruyucu Sistemler ile İlgili Yönetmelik (94/9/AT)”te belirtilen I. Grup Teçhizat kategorisine uygun olarak sertifikalandırılmamış olanlar en geç 31/12/2019 tarihine kadar alınan Yönetmelik hükümlerine uygun teçhizat ve koruyucu sistemlerle değiştirilir” hükmü bulunmaktadır. Birinci fıkrada belirtilen değişiklikler yapılıncaya kadar hali hazırda grizu gazı ve/veya yanıcı gazlar veya tozlar nedeniyle muhtemel patlayıcı ortama sahip yeraltı kömür ocakları ile bu tip madenlerin yerüstü tesislerinde bulunan ve “Muhtemel Patlayıcı Ortamlarda Kullanılan Teçhizat ve Koruyucu Sistemler ile İlgili Yönetmelik (94/9/AT) (ATEX 95)” kapsamında sertifikalandırılmamış olan teçhizat ve koruyucu sistemler iki yıl içerisinde bu alanda akredite uygunluk değerlendirme kuruluşlarına incelettirilerek, her türlü sorumluluğun işverende olması ve uygunluk değerlendirme kuruluşu tarafından ilgili mevzuat ve standartlara göre söz konusu teçhizat ve koruyucu sistemlerin temel güvenlik gereklerini karşıladığına ve işyerinde kullanılabileceğine dair “Durum Tespit ve Değerlendirme Raporu” verilmesi kaydıyla kullanılmaya devam edebilecektir.  İkinci fıkrada ise “Durum Tespit ve Değerlendirme Raporu” düzenleninceye kadar, “grizu gazı ve/veya yanıcı gazlar veya tozlar nedeniyle muhtemel patlayıcı ortamlarda kullanılmak üzere ulusal veya uluslararası standartlara uygun olarak imal edilmiş exproof (patlamaya dayanıklı) teçhizat ve koruyucu sistemleri kullanan yeraltı kömür işletmeleri her türlü sorumluluğun işverende olması kaydıyla faaliyetine devam edebilir” denilmektedir.Bu kararın 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanunun 5. maddesine göre, kararlaştırıldığı da belirtilmektedir.

Bu noktada aşağıdaki hususları kamuoyunun dikkatine sunmak gerektiğini düşünüyoruz.

 4703 sayılı Kanunun 5. maddesi ile Bakanlar Kuruluna verilen yetki, “Piyasaya arz edilecek yeni ürünlerin, kullanılmış olmakla birlikte değişiklik yapılarak piyasaya tekrar arz edilmesi hedeflenen ürünler ile Avrupa Birliği üyesi ülkeler dışındaki ülkelerden ithal edilen eski ve kullanılmış ürünlerin ilgili teknik düzenlemeye uygun olması”nı sağlamaya yöneliktir. Oysa kararname, işyerlerinde mevcut olan ekipmanlara ilişkindir, 4703 sayılı Kanun ile Bakanlar Kuruluna böyle bir yetki verilmemiştir.

Kanun ile verilen yetki ürünlerin güvenli olmasının sağlanmasını amaçlarken, kararname ileişyerlerinin en az dört yıl daha güvensiz olmasına izin verilmektedir.

Kararname ile getirilen, “Durum ve Tespit Değerlendirme Raporu”nun hiçbir anlamı ve geçerliliği yoktur. Zira Kararnamede sözü edilen “uygunluk değerlendirme kuruluşları”nın bu konuda yetkisi bulunmamaktadır. Bunun yanında, işyerlerinin en az iki yıl daha güvensiz koşullarda çalışması kabul edilmektedir.

Kararname ile işverenlere hem iki ile dört yıl süre verilmekte hem de “sorumluluk işverendedir” denilmektedir. Dolayısı ile işyerlerinin güvensizliği ve bunun sürekliliği kabul edilmektedir. Bu noktada, ileride yaşanacak sorunlarda sorumluluğun sadece işverenlerde değil, aynı zamanda bu kararnamede imzası olanlarda olacağı bilinmelidir. Ayrıca bu konu yalnızca sorumluluk bazında ele alınamaz; zira önemli olan patlamaların meydana gelmemesi, insanların hayatlarını kaybetmemesidir. Oysa Kararname ile patlamaya ve can kayıplarına razı olunmaktadır.

 Özel teçhizat sadece madenlerde değil, patlayıcı ortam oluşabilecek tüm işyerlerinde kullanılmaktadır. Ancak erteleme sadece maden ocaklarına ilişkindir. Kararnamenin arka planında yatan gerçek, teçhizatın uygun olmaması nedeni ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müfettişlerince kapatılan maden ocaklarının açılmasına ve sahiplerinin AKP’ye yakınlığı bilinen Amasra’daki maden ocağının Çin’den ithal ettiği teçhizata izin verilmesine yöneliktir.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesindeki İş Müfettişleri, konuya “6331 sayılı İş Sağlığı Güvenliği Kanunu”, “Çalışanların, Patlayıcı Ortamların Tehlikelerinden Korunması Hakkında Yönetmelik”, “İş Ekipmanlarının Kullanımında Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliği”, “Makine Emniyet Yönetmeliği”, “İşyerlerinde Risk Değerlendirmesi Yönetmeliği” başta olmak üzere yürürlükte olan mevzuat çerçevesinde yaklaşmak zorundadırlar. İş Müfettişleri, “patlayıcı ortamlarda kullanıma elverişli olmayan teçhizat kullanımı” nedeni ile kapatılmış olan maden ocaklarının açılmasına yönelik karar vermemeli, işyerlerinde yapacakları denetimlerde hiçbir geçerliliği olmayan dört yıllık geçiş süreci düzenlemesine göre davranmamalı; bu kararın alınmasında etkin olan “lobi faaliyeti yürüten kuruluşların” taşeronu konumuna düşmemelidir.

  •                Kararnamede imzası olanlar; madenlerde kullanılan teçhizatın uygun olmaması nedeni ile oluşabilecek patlamalarda sorumluluğu üzerlerine almaktadırlar.”

 

Elektrik Mühendisleri Odası: AKP iktidarı maden cinayetlerinin baş sorumlusu olduğunu ilan etti

TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası’ndan 11 Ağustos 2015 tarihinde yapılan açıklamada da şu görüşlere yer verildi:

“AKP MADEN CİNAYETLERİNİN BAŞ SORUMLUSU

2003 yılında çıkarılan yönetmeliğe 2015 tarihinde 2020 yılına kadar erteleme getiren AKP iktidarı maden cinayetlerinin baş sorumlusu olduğunu ilan etti.

Parlayıcı patlayıcı madde bulunan iş yerlerinde kullanılan aletlerle ilgili kısa adı ATEX olan 30 Haziran 2003 tarihinde çıkarılıp, yürürlük tarihi 31 Aralık 2003 olarak belirlenen yönetmelik 4 Ağustos 2015 tarihli Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile 2020 yılına ertelenmiştir. Bu kararname yönetmeliğin 12 yıldır uygulanmadığının itirafıdır ve yaşanan kazaların nedenlerine bakıldığında da yönetmeliğin uygulanmasını sağlamayan AKP iktidarının maden cinayetlerinden sorumlu olduğunun belgesidir. Bu süre zarfında hiçbir erteleme ve düzenleme yapılmaksızın madenlerin bu yönetmeliğe uymamasına göz yumulmuştur.

Soma ve Ermenek gibi büyük maden cinayetlerinin ardından toplumdaki duyarlılık nedeniyle yapılan denetimlerde madenler kapatılmak zorunda kalınmıştır. Bu da AKP iktidarına bir taraftan işsizlik, diğer taraftan kömür üretiminde sıkıntı ve kömür yardımlarında aksama olarak yansımıştır. Kömür madenlerindeki yandaş şirket örgütlenmesi nedeniyle de baskı altında kalan geçici hükümet eliyle, erken seçim öncesinde bu kararname ile bir taşla 3 kuş vurulmak istenmekte; ancak asıl vurulan yoksul ve emekçi kitleler olmaktadır.

Çıkarılan kararname ile yalnızca 2020 yılına kadar yönetmeliğin uygulanmaması ertelenmemekte, aynı zamanda bu süre zarfında mevcut güvenlik açısından tehlikeli teçhizatlarla madenlerin çalıştırılmasına "sorumluluk işverende" olmak üzere izin verilmektedir. Öncelikle çalışanların can güvenliği, sorumluluk devriyle çözülebilecek bir konu değildir. "Madencileri ölüme göndermek" anlamına gelen böyle bir izni vermek hiçbir siyasal iktidarın yetki alanına da giremez. Tam tersine Anayasa`nın 49. Maddesi`nde; devlete çalışma yaşamını geliştirmek için çalışanları korumak, çalışmayı denetlemek için gerekli önlemleri almak ödevi verilmiştir.

Yine kararnamenin ikinci düzenlemesi ile sanki mevcut teçhizat denetleniyormuş görüntüsü yaratılarak, 12 yıldır zaten uygulanmayan yönetmeliğe maden işletmeleri için geçiş süreci öngörülmektedir. 2 yıl içinde maden işletmeleri durum tespit ve değerlendirme raporu alarak mevcut teçhizatlarını 2020 yılına kadar kullanacaklardır. Yani 2 yıllık süre bütünüyle denetim dışı bırakılmaktadır. Görüldüğü gibi yalnızca bir erteleme değil, denetimi bile ortadan kaldıran bir içerikle kararname hazırlanmıştır.

Exproof denilen bu malzemelerin çok pahalı olduğu ve sahtesinin de piyasada fazlaca bulunduğu dikkate alındığında, söz konusu 5 yıllık ertelemenin de uzatılacağına ne yazık ki kesin gözüyle bakılmaktadır. Çünkü ilk olarak 1994 yılında çıkarılan ATEX yönetmeliklerine yıllardır uyum sağlanamamıştır.

Bu pahalı teçhizatın, ülkemizde ucuz ve yerli üretimi için planlı bir adım atılmamıştır. Ülkemiz çoğu alanda olduğu gibi bu alanda da bir ithalat pazarına dönüşmüştür. Yerli üreticiler de uzun yıllar boyunca TSE belgeleri ile süreci yönetmeye çalışmışlar ama ithalatı engelleyecek bir girişim oluşmamıştır. ATEX alanında Türkiye Taşkömürü Kurumu`nun (TTK) malzeme üretme ve onanmış kuruluş yetkisi almak için verdiği çaba sonuçsuz kalmıştır.

Türkiye`de biri TSE olmak üzere akredite uygunluk değerlendirme belgesine sahip 5 şirket bulunmaktadır. Bu şirketlerin de personel yeterliliği tartışmalı durumdadır. Bu konuda TÜRKAK`a yaptığımız bilgi edinme başvuruları sonuçsuz kalmaktadır. TÜRKAK`ın da sadece akreditasyon ve belge yenileme aşamasında kontrol yaptığı ve dış uzman olarak adlandırılan muayene elemanlarının yeterlilikleri konusunda gerekli özeni göstermediği görülmektedir. Bu alanda parayla alınan raporlara ilişkin geçmiş dönemdeki eleştiriler dikkate alındığında; güvenilirlikten uzak yabancı muayene kuruluşlarından belge alma imkanı da bulunmaktadır. Yani bu belgenin güvenilir kuruluşlardan alınmasına yönelik bir sınırlamaya bile gidilmemiştir.

Bakanlar Kurulu`nun, 19 Aralık 2014 tarihinde Sanayi Bilim ve Teknoloji Bakanlığı`nda yapılan "Makina Teknik Komitesi (MAKTEK) 94/9/AT (ATEX) Alt Çalışma Grubu" toplantısında Amasra`da kömür madenleri olan bir firmanın Çin üretimi alet kullanımı nedeniyle kapatılmasını gündeme getirerek muafiyet talep etmesinin ardından bu kararnamenin çıkarılması da manidardır. AB, değiştirilen ATEX Direktifi için Nisan 2016 tarihine kadar üye ülkelere süre tanımıştır. Yani zaten Türkiye`nin söz konusu standartları da yenilemesi gerekirken, yönetmelik değişikliği bir kenara bırakılıp alelacele maden işletmelerini parasal yükten kurtaracak bir kararname çıkarılmıştır.

Derhal bu kararname geri çekilmeli, ATEX standartlarına uyumlu teçhizatın kullanımının sağlanması can güvenliği açısından vazgeçilmez bir zorunluluk olarak yaşama geçirilmelidir. Bu teçhizatın ucuz ve kaliteli olarak üretimi için de TTK başta olmak üzere ilgili kuruluşlar harekete geçirilmelidir.

ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI
YÖNETİM KURULU”