YENİ AR-GE DESTEKLERİ SONUÇ VERİR Mİ?

 

Mevcut koşullarda, 6676 sayılı Kanun ile AR-GE ve tasarım faaliyetleri için getirilen yeni desteklerden ne kadar sonuç alınabileceği üzerinde durmaya değer bir konu.

Araştırma ve geliştirmenin yanı sıra tasarımı da teşvik kapsamına alan 6676 sayılı “ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME FAALİYETLERİNİN DESTEKLENMESİ HAKKINDA KANUN İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN” 16 Şubat 2016 tarihinde TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek Mart ayı başında yürürlüğe girdi.

Bu düzenleme ile, 26/6/2001 tarihli ve 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununa ve 28/2/2008 tarihli ve 5746 sayılı Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanuna “tasarım” faaliyeti de eklenmiş oldu. Yeni düzenlemede İhtisas Teknoloji Geliştirme Bölgesi (İhtisas TGB) kurulması da öngörülüyor. Kanun ile esas olarak AR-GE merkezleri, İhtisas Teknoloji Geliştirme Bölgelerinde yer alan girişimcilere ve çalışan personele istisna, indirim, destek ve teşvikler getiriliyor. Siparişe dayalı olarak yürütülen Ar-Ge veya tasarım faaliyetleri de destek kapsamına alınıyor. Buna göre, siparişi veren gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri de indirimden yararlanabilecek. (http://www.verginet.net/dtt/11/Vergi-Sirkuleri-2016-34.aspx)

5746 sayılı Kanun’un 3. maddesine eklenen bir fıkra ile temel bilimlerden mezun olanların istihdamı şu şekilde teşvik edilmekte: “Temel bilimler alanlarında en az lisans derecesine sahip Ar-Ge personeli istihdam eden Ar-Ge merkezlerine, bu personelin her birine ödedikleri aylık ücretin o yıl için uygulanan asgari ücretin aylık brüt tutarı kadarlık kısmı, iki yıl süreyle, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bütçesine konulacak ödenekten karşılanır. Ancak bu kapsamda her bir Ar-Ge merkezine sağlanacak destek, ilgili ayda Ar-Ge merkezinde istihdam edilen toplam personel sayısının yüzde onunu geçemez.

Yeni Yasa ile Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununun 3. Maddesinin birinci fıkrasına eklenen bentlerde İhtisas Teknoloji Geliştirme Bölgesi ve tasarımla ilgili hususlar aşağıdaki şekilde tanımlanmakta:

v) İhtisas Teknoloji Geliştirme Bölgesi (İhtisas TGB): Aynı sektör grubunda ve bu sektör grubuna dâhil alt sektörlerde faaliyet gösteren girişimcilerin yer aldığı tematik teknoloji geliştirme bölgelerini,

y) AR-GE Projesi: Amacı, kapsamı, genel ve teknik tanımı, süresi, bütçesi, özel şartları, diğer kurum, kuruluş, gerçek ve tüzel kişilerce sağlanacak ayni ve/veya nakdî destek tutarları, sonuçta doğacak fikri mülkiyet haklarının paylaşım esasları tespit edilmiş ve AR-GE faaliyetlerinin her safhasını belirleyecek mahiyette ve bilimsel esaslar çerçevesinde gerçekleştirilen ve araştırmacı ve/veya yazılımcı personel tarafından yürütülen projeyi,

z) Tasarım Faaliyeti: Sanayi alanında ve Bakanlar Kurulunun uygun göreceği diğer alanlarda katma değer ve rekabet avantajı yaratma potansiyelini haiz, ürün veya ürünlerin işlevselliğini artırma, geliştirme, iyileştirme ve farklılaştırmaya yönelik yenilikçi faaliyetlerin tümünü,

aa) Tasarım Projesi: Amacı, kapsamı, genel ve teknik tanımı, süresi, bütçesi, özel şartları, diğer kurum, kuruluş, gerçek ve tüzel kişilerce sağlanacak ayni veya nakdî destek tutarları, sonuçta doğacak fikri mülkiyet haklarının paylaşım esasları tespit edilmiş ve tasarım faaliyetlerinin her safhasını belirleyecek mahiyette ve bilimsel esaslar çerçevesinde tasarımcı tarafından yürütülen projeyi,

bb) Tasarım Personeli: Tasarım faaliyetlerinde doğrudan görevli tasarımcı ve teknisyenleri,

cc) Tasarımcı: Tasarım faaliyetleri kapsamındaki projelerin gerçekleştirilmesi ve ilgili projelerin yönetilmesi süreçlerinde yer alan, üniversitelerin; mühendislik, mimarlık veya tasarım ile ilgili bölümlerinden mezun en az lisans derecesine sahip kişiler ile tasarım alanlarından herhangi birinde en az lisansüstü eğitim derecesine sahip diğer kişileri,

dd) Bölge Alanı: Arazi üzerinde, koordinat değerleriyle sınırları belirlenmiş Bölgenin müstakil her bir alanını,””

Kanun metnine aşağıda verilen bağlantıdan ulaşılabilir.

AR-GE destekleri sonuç verir mi?

AR-GE meselesinin ülkenin siyasal, ekonomik koşullarından, toplumsal ortamından ve hatta kültüründen, eğitimin niteliği, istikrar, Ar-Ge’ye talep, kurumsal altyapı gibi faktörlerden kopuk düşünülemeyeceği herhalde açıktır. Türkiye’nin bu konuda nerede durduğu hususunda bir fikir vermesi açısından Dünya Ekonomik Forumu tarafından Eylül 2015’te yayımlanan Rekabet gücü endeksine başvuralım. Rekabet Gücü Endeksi 2015-2016 Raporu’nda Türkiye bir önceki yıla göre 6 sıra gerileyerek 140 ülke arasında 51. sırada yer almıştır. Türkiye, rekabet gücünü belirleyen faktörler açısından en yüksek sıralamayı, pek de şaşırtıcı olmadığı üzere pazar büyüklüğü açısından alırken en büyük düşüşü “kurumlar” açısından yaşamış, bu faktöre göre 75. liğe gerilemiştir. Genel bir bilgi olarak, rekabet gücü endeksinin dayandırıldığı metodolojide “kurumlar” faktörünün neleri kapsadığı ise şu şekilde açıklanmaktadır:

“Kurumsal ortam, bireylerin, firmaların ve hükümetlerin refahı yaratmak üzere içerisinde birbirleriyle ilişkiye geçtikleri yasal ve idari çerçeve tarafından belirlenir. …..Kurumların rolü yasal çerçevenin ötesine geçer. Aynı zamanda hükümetlerin piyasalara ve özgürlüğe yönelik tavrı ve işlemlerinin verimliliği de çok önemlidir: aşırı bürokrasi ve kırtasiyecilik, aşırı düzenleme, yolsuzluk, kamu sözleşmeleri ile ilgili işlerde sahtekarlık, şeffaflığın ve güvenilirliğin eksik olması, iş dünyası için uygun hizmetleri sağlamakta yetersizlik, yargı sisteminin politik bağımlılığının iş dünyasına önemli maliyetler yüklemesi ve ekonomik kalkınma sürecini yavaşlatması.”

Dünya Ekonomik Forumu’nun temsil ettiği dünya görüşünü ve bu doğrultudaki değerlendirmeleri kabul etmek veya rezerv koymak ya da tümüyle reddetmek kuşkusuz ki tartışılabilir bir konudur. Ancak, siyasal iktidarın DEF tarafından temsil edilen politikalarla temelden herhangi bir çelişkisi olmadığı herhalde rahatlıkla kabul edilecektir. Bu durumda, özellikle kamu idarelerinin uygulamalarında şeffaflık ve güvenilirlik eksikliği, yargı sisteminin politik bağımlılığı gibi hususlarda içinde bulunduğumuz gerçeklik dikkate alındığında AR-GE, tasarım faaliyetlerinin Türkiye’nin rekabet gücüne katkısı bakımından beklentilerimiz ne kadar gerçekçi olabilir? Bunun yanı sıra, içinde bulunduğumuz şiddet ortamı ve siyasal-ekonomik-toplumsal belirsizlikler ve geleceğe yönelik umutsuzluk da eklendiğinde, Ar-Ge ve tasarım desteklerini ülkedeki koşulların durumundan bağımsız, parçacı bir bakış açısıyla, tek başına ele almak yeterli olabilir mi? Yoksa, başkanlık sisteminin “Türk usulü (?)” olanının gündeme sokulduğu günümüzde, bu teşvikler de yerli usul bir boşa kürek sallama girişimi olarak mı kalır?

                                                                                                                                           Mart 2016

https://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k6676.html

http://reports.weforum.org/global-competitiveness-report-2015-2016/econo...