Cabbar: Kimyanın gelişmediği hiçbir ülkenin sanayisi gelişmez

“Ana kimyasalları ülkede üretemiyorsak bizim alt uç ürünlerde muhakkak dışa bağımlılığımız devam eder”


 

Kimyanın girmediği hiçbir sektör olmadığının altını çizen ASO Genel Sekreteri Yavuz Cabbar, kimya endüstrisinin gelişmediği hiçbir ülkenin sanayisinin de gelişemeyeceğini kaydetti. Kimya sanayinde en büyük problemin dışa bağımlılık olduğunu söyleyen Cabbar, “Problemimiz dışa bağımlı olmak. Biz ana hammaddeleri üreten bir yapıda değiliz. Organik kimyasalların neredeyse tamamı petrol, doğalgaz esaslı. Biz petrol ithalatçısı bir ülkeyiz. Dolayısıyla organiklerde kullanacağımız hammadde sanayi kursak da dışa bağımlıyız. Bir teknoloji yoğun, iki sermaye yoğun. Yani çok para ve çok teknoloji gerekiyor. Hem teknoloji hem sermaye fakiri bir ülkeyiz. Ana kimyasalları ülkede üretemiyorsak bizim alt uç ürünlerde muhakkak dışa bağımlılığımız devam eder” ifadesini kullandı.

ÖTV meselesinin aslında kendiliğinden ortaya çıkan bir mesele olmadığını, 10 numara yağ problemini çözmek için devletin çıkardığını anlatan Cabbar, “10 numara yağ problemi çözmüyor. Burada, teknolojik olarak düşünemedikleri için '10 numara yağ sorununu çözüyorum' deyip ek vergi geliri elde etmek ve beraberinde de 10 numara yağla dizel yakıt arasındaki fiyat daralmasını sağlayarak problemi kısmi olarak çözüyor görünmek amacı taşınıyor. 10 numara yağ sebebiyle çözücülere diğer madeni yağlara ÖTV’nin konulması sadece kimya değil makine sanayini de etkiliyor” açıklamasını yaptı.

Temel problem sermaye ve teknoloji

Temel problemin ana kimyasalları üretecek teknoloji ve sermaye birikimine sahip olmamaktan geçtiğine işaret eden Cabbar, konuyu şöyle detaylandırdı: “Ana kimyasallarda, organiklerde öyle ya da böyle dışa bağlı kalmaya devam edeceğiz. Çünkü petrolümüz yok. Kömürden bunlar üretilebilir mi? Şüphesiz üretilebilir ama henüz ekonomik değil. Doğalgaz gibi petrol gibi prosesi daha kolay, daha az teknoloji isteyen ve daha ucuz bir hammadde kaynağı varken siz kömürü işleyip de ana kimyasallar, organikler üretmeniz zaten mantıklı değil. İnorganiklerde avantajımız var. Hammaddelerimiz var. En çok söylenen, bor. Borun uç ürünlerine gidebilecek, katma değeri daha yüksek ürünlere gidebilecek bir potansiyeli var ve yüzde 70’i de ülkemizde. Nikel, krom gibi diğer inorganiklerde de var. Biz ama çoğunu ya maden olarak satıyoruz ya da az bir katma değer üzerine koyarak, hafif zenginleştirerek satıyoruz. Dolayısıyla bizim kimya sanayinin hammaddesi daha çok ülkemizde olan ürünler için konuşmamız gerekir. Orada da problem var hem teknoloji hem sermaye yoğunluğu fazla. Bunun için muhakkak devlet desteklerinin olması lazım ya da büyük sermaye gruplarının özendirilmesi gerekir. İnorganiklerde de organiklerde de limana yakın ihtisas sanayi bölgelerinin kurulmasına ülkemizde ihtiyaç var.”

Ankaralı kimya sanayicilerinin belki de basit operasyonlarla inorganik kimyasallara yönelebileceğini belirten Cabbar, “Nedir Ankara’nın inorganik mineral kaynakları? Yakın civarımızda inorganik hammaddeler neler? O civarda bir şey yapılabilir mi? Biz boyacı arkadaşlarımızı o yöne götürebilir miyiz? Ankara tarımsal üretiminde bu tür kıymetli yağları çıkarabileceğimiz neler var? Bu yönde biraz çalışma yapabiliriz. Ankara’da çok iyi kimya ve kimya mühendisliği bölümleri var. Hacettepe’de, Gazi’de, ODTÜ’de Ankara Üniversitesi'nde, TOBB'un da Ankara’daki üniversitelerin kimya ve kimya mühendisliği bölümleri kuvvetli. Bunları sanayiyle buluşturalım” ifadesini kullandı.

6.09.2018,dünya